Ömer ŞAN

"...gölgede
hep puştluk,
karanlığın içine içine...
bilgidir
gölgeyi yırtar,
üstüne
karanlığın üstüne
doğar
güne aydınlıkla
aklı
ışıta ışıta
ışıta aklı
ışıta..."
***Ö.Şan-26Mys'21-Koşuyolu..
Sağlıkla, huzur ve umutla...

Hak ve hukukun
Emeğin hakkı,
Yarının aydınlığında,
Hak ederek yaşanan her an kadar doluca,
Sağlıklı, huzurlu, güpgüzel...
Puştluğun, yavşaklığın olmadığı,
Yalansız, dolansız, riyasız;
Çocuk gözbebeklerindeki gülüşlerin umuduyla,
Musmutlu ve
Şeker tadında Kutlu Bayramlar!
🌼🌾🍀🌼
Ömür Çağlar & Filiz & Ömer ŞAN

Cemre Düşe Yüreğe!..

***(Ömer ŞAN-Yayınlanmamış 'Geleceğe Notlar Biriktirmesi'nden...)..
Hem yüreğe, hem beyne, hem akla fikre düşse cemre...

Yüzlerce yıldır toplumlar, özellikle de Doğu geleneksel inanışında insanlar, cemre düşmesi olayında sıraya göre önce havanın ısındığına, ardından suyun ve en sonunda da toprağa düşmesi ile yerin ısındığına inanagelmişlerdir.

Aslında düşen bir şey yok!..

İnanılan durum baharın gelişini simgeleyen mevsimsel etkileşim. Düşmek, bu etkileşimi tanımlamanın ifadesi...

Halk takvimi ve inanışına göre, ‘Kasım Günleri’nin 100. gününden 5 gün sonra’, yani 105. gün değil, yüz gün tamamlandıktan sonraki 5 gün sonra cemre düşmeye başlıyor. Bahar kapısı açılıyor!

Doğal olarak bu inanış coğrafi bilgilerle çatışır çünkü ilme göre güneş ışınları önce toprağı ısıtır, bu suyu etkiler, yerden yansıyan ışınlar da havanın ısınmasına yol verir...

Nitekim bugün kullanılan anlamda cemre, Arapça kökenli bir kelime olup, ‘kor halindeki ateş’ anlamına gelir. İnanışa göre, ikisi Şubat’ta, biri de Mart başında olmak üzere, 7 gün veya bir hafta arayla önce havada, sonra suda ve daha sonra da toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi olarak bilinir.

Türk ve Altay halk kültürü ile mitolojisinde de yer alan cemre, ‘imere veya emire' olarak belirtilir.

Bu kültürde emire, baharın gelişini temsil eder. Bulgarlarda ise bu zemire olarak adlandırılır.

Zemre ise Kumuk Türkçesinde nem, buhar gibi anlamlara gelir.
Tasavvuftaki ‘kor ve ateş’ kavramlarının mecazi anlamları vardır ki; bu da 'temizlenmeyi ve yeniden doğuşu' temsil eden ‘ateş-aşk’ kavramlarının yakıcılığıyla da ilgilidir!

Bu inanış ve kültürlere göre ilk cemre 19-20 Şubat'ta havaya düşer ve bununla birlikte hava bir miktar ısınır.

Cemrelerin ikincisi ise 26-27 Şubat tarihlerinde suya düşer ve suyun da ısındığı kaydedilir.

Üçüncü ve son cemre ise 6-7 Mart tarihlerinde toprağa düşer ve toprak ısınır.

Baharın kapılarını tamamen açmasıyla toprak işlenir, doğa filizlenir!

Bugün havayı ısıtan ilk cemre düştü... İnsana değen bütün yüreklere de düşmesi umut edilir.

Memleketin bir köşesinde yaşanan zelzele felaketi yaralarının bir an önce sarılarak bolluk ve bereketle, huzurlu ve mutlu günler getirmesi umuduyla...

Hem yüreğe, hem beyine, hem akla fikre düşse cemre!

(Ömer ŞAN-Yayınlanmamış 'Geleceğe Notlar Biriktirmesi'nden...)

Söz ONda - Ahmet Hüsrev ÖZKARA - Canlı Söz ONda - Ahmet Hüsrev ÖZKARA - Canlı

Ankara Büyükşehir Belediyesi bünyesinde ilk kez bir 'Uğur MUMCU' anması gerçekleştirildi!
Ankara Kent Konseyi, SözONda etkinlikleri kapsamında, Gazeteci Ömer ŞAN moderatörlüğünde, Gazeteci/Yazar Mustafa BALBAY; 'Uğur MUMCU'dan Sonra Türkiye'yi anlattı...
👇
SözONda YouTube Kanalını da, takip eder misiniz?

https://youtu.be/b1hGjysE6Dg

Söz Onda - Mustafa Balbay Söz bu kez, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı, 24-25-26.Dönem İzmir Milletvekili Mustafa Balbay'daydı. "Uğur Mumcu'dan Sonra Türkiye" başlığıyla deneyimlerini AKK M...

Mustafa Balbay: Uğur Mumcu ile uzun yıllar çalışarak gazetecilik aşkına yakından tanıklık ettim Ankara Kent Konseyi tarafından düzenlenen "Uğur Mumcu’dan Sonra Türkiye” başlıklı etkinliğin konuğu Mustafa Balbay oldu.

Aydınlıklar aksın
hep yüzlere,
çiy damlası gülüş
güne doğarken
güneş,
aya bakarken
gün...
Sıcaklığında
yürekte sevgi
kadar sağlıkla,
huzurla,
umutla gelsin
her yeni gelen...
Günaydınlıklar sarsın
her yanı
Gül!..
***Ö.Şan-2Arlk'21
🍀🤗💐

la vie est bréve — hayat kısacık..
un pen de reve — azıcık hayal,
un oen d’amour — sevgi, azıcık..
et puis bonjour — derken merhaba…
la vie est vaine — hayat anlamsız..
un pen de peine — biraz ıstırap
un pen d’espair — ve umut yalnız
et puis bonsoir — derken elveda…
(Mustafa Kemal,1914-Sofya)
***
Sözler Mustafa Kemal’e ait, evet Atatürk’e...

Mustafa Kemal, Sofya’da geçirdiği yıllarda yaveri Salih Bozok’a bir mektup yazıyor ve arasına da aslen Leon Montenaeken’e ait olan La Vie Est Breve adlı şiiri Fransızca’dan Türkçe’ye bizzat kendisi çevirip ekliyor...

Şarkının devamındaki sözleri, yani mektup kısmında, Mustafa Kemal’in ileri görüşlülüğüne dair o kadar güzel kısımlar içeriyor ki hayranlık duymamak elde değil.
Mesela, bir Bulgar köylüsünün Mustafa Kemal’in oturduğu pastanede hakkını istemesi üzerine: “Ben de köylüden yana çıktım, benim de köylüm böyle olmalı” dedim, diyor.
Keza o dönemki aşkı Dimitrina’yla olan konuşmalarından bahsettiği:
-Kadın erkek eşitliği derdim Dimitrina… Seçim hakkı, seçilme hakkı, kadınların her türlü özgürlüğü olmalı
-Dimitrina: “Bu Avrupa’da bile yok ki Mustafa Türkiye’de ne zaman olur?”
-Çok yakında Dimitrina…
Evet...
Yıllardan 1914, 1. Dünya Savaşı patlak verirken Mustafa Kemal köylüye, kadına değer verilmesini konuşuyor ve idealindeki Türkiye’nin planlarını yapmaya başlamış bile...

Kim bu Dimitrina?
Bulgar ordusu Generalinin kızı Dimitrina Kovaçeva ya da kısa adıyla Miti.
İsviçre’de eğitim görmüş, üç dil bilen, piyano çalan hem güzel hem de kültürlü Miti’nin lakabı diplomatlar arasında Balkan Gülü olarak da geçiyor. Mustafa Kemal, Miti’yle Sofya’da askeri elçilik yaptığı yıllarda katıldığı bir baloda tanışır ve Strauss’un ünlü valsi Mavi Tuna/The Blue Danube eşliğinde dansa kaldırır.

Miti yıllar sonra abisine olayı şöyle anlatıyor:
“Ben ne zaman piyanonun başına geçsem, Kemal Bey, salonun en uzak köşesine gider ve yapayalnız beni dinlerdi.”
Bu şekilde tanışan çiftin aşkları ilerlemiş, beraber buz pateni bile yapmışlar..

Ailelerle tanışmaya geçtiğinde ise Bulgar generalin bir Türk subay damadının olması fikri sıkıntı yaratır ve ilişki çıkmaza girer. Bazı kaynaklara göre Mustafa Kemal, Miti’yi babasından birden fazla kez istemiş ancak reddedilmiştir. Ardından Mustafa Kemal Çanakkale’ye atanır, Dimitrina da babası tarafından Bulgar bir avukatla evlendirilir ancak vefat ettiği 7 Ağustos 1966 yılına kadar Mustafa Kemal’i hiç unutmaz.
Miti’nin kardeşi Todor Kovaçev’in anlattıklarına göre Miti, ölmeden bir gün önce “Dün gece rüyamda Kemal’i gördüm” demiştir. Mustafa Kemal’in de yıllar sonra Ankara’da bir muhabbette, “Gençliğimi bıraktım Sofya’da, bir kızı sevdim ama bana vermediler” dediği de söylenir.

Genç Mustafa Kemal’in sözü edilen mektubu ise şöyle:

"Sofya’da hayat güzel geçiyordu
Fransızca’mı geliştirmiştim
Ne de olsa davetli sürgün hayatı
Diplomatik misyonların davetleri, ziyafetler, açılışlar, akşam yemekleri
Memleketim için ne gerekiyorsa, buradan yapmaya çalışıyordum
Arkadaşlarımla yazışmayı hiç aksatmadım
Zaman, bizim zamanımızı bekliyordu
Bir gün, Sofya’nın müzikli bir çay bahçesinde
Birden yanıbaşıma bir bulgar köylüsü geldi
Garson, onunla ilgilenmekten hoşlanmadı
Köylü: “Bulgaristan, benim çalışmamla yaşatılıyor.
Bulgaristan benim tüfeğimle korunuyor.
Verin çayımı pastamı, alın parasını” dedi.
Ben de köylüden yana çıktım,
“Benim de köylüm böyle olmalı,” dedim,
“İşte böyle olmalı!”
Dimitrina, General Ratçov Patrov’un kızıydı.
Onunla sık sık beraber olmak durumundaydık.
Babası Bulgar Müdafaa Vekiliydi...
Davet eder, her seferinde gelirdim.
Kızıyla dans ederdik.
Ondan çok hoşlanırdım.
Konu dönüp dolaşıp siyasete gelince,
“Kadın erkek eşitliği” derdim Dimitrina…
Seçim hakkı, seçilme hakkı, kadınların her türlü özgürlüğü olmalı...”
Dimitrina da, “Bu Avrupa’da bile yok ki Mustafa,
Türkiye’de ne zaman olur?”
“Çok yakında, Dimitrina” derdim…
Hem de çok yakında…
Kadınlar, yeniden doğuracaklar kendilerini...”

"Bu ne kindir
Bu ne kin...

Ormanı yak
Oteli yak
Evi yak
İnsanı yak
Kurdu yak
Kuşu yak...

Denizi doldur
Golü kurut
Yaylayı düz et
Dereyi yut
Ne kindir?

Bu ne kindir
Bu ne kin...

Suya kin
Toprağa kin
İnsana kin
Cana kin
Canlıya kin
Yaşama kin
Yaşama ulan
Yaşama
Yaşama be yaşama!"..
*Ö.Şan.26.Ekm'21-Doğuş..
Ve Günaydın yaşama!
( Yalnız Değil)

...
Bunca katliamın yaşandığı bugünde, kutlama yerine anma yapsam olmaz mı?
Dedim...

https://t.co/OthJYeKfBr

Ömer ŞAN on Twitter “ ... Bunca katliamın yaşandığı bugünde, kutlama yerine anma yapsam olmaz mı?”

Bir kez daha uyardık ama...
Teşekkürler Murat Büyükyılmaz!

Sellere bağlı kayıpları önlemek mümkün mü? İzmir, Türkiye, Dünya'dan Güncel Haberler

Cosmodia'da her hafta yayınlanmakta olan, Veli Beysülen 'in hazırlayıp sunduğu 'EMEK VE TOPLUM' programının bu haftaki konuğu olarak,
Başta Karadeniz olmak üzere ülkemizin koruma öncelikli doğal alanları ve doğal yaşam alanlarına geri dönüşümsüz zararlar veren, tahrip eden ve adına proje denen çalışmalarla, HES'lerin vadileri gasp edişlerini, selleri, heyanları ve Karadeniz'de yaşananları, yapılması gerekenleri konuştuk.

Derelerin Kardeşliği Platformu

KARADENİZDE SON DOĞA OLAYLARI VE YANLIŞLAR, YAŞANANLAR! Derelerin Kardeşliği Platformu SözcüsüÖmer ŞAN ile KARADENİZDE SON DOĞA OLAYLARI YANLIŞLAR, VE YAŞANANLARI koşnuşuyoruz.Proğramı sunan: Veli BEYSÜLEN; Gazet...

"bayram cana gelse
yürek şenlense
dünü, bugünü
geçtik yarını,
kurban edenin günü de günse
can nedir, nerede gezer.
*
yazdan bahar çıkmaz
güze dönerken
puşttan dost da olmaz
kuytuluktayken,
hazan düşmüş yollarına
gün, aydına düşerken,
bir yanı seyranda
bir yan gün akşam..."
***ö.şan.19.7.21..
Bayramlık yaşanası güzel ve mutlu günlerimiz olsun!..
Ömür Çağlar&Filiz&Ömer ŞAN

Doğu Karadeniz, yeşilin ve yağmurun, sert mizaçlı insanların memleketi!
Olmayan iklim ve çevre politikaları, ranta sunulan doğal alanları ve sele-heyelana kurban hayatlar...
Her afet sonrası sözlerde kalan acil eylem planları...
***
Bu Aksam 18.00'da 'de, .in.ce 'in hazırlayıp sunduğu, 'Ekolojik Odak' programında, Karadeniz'in karasına dönüşen sel ve heyelanlarda taşocakları, HES'ler, gelişigüzel yollar, dere ıslahları, deniz dolguları ve doğaya yapılan siyasi müdahalelerin etkilerini konuşacağız...
***Siz de sözünüzü yazın buraya, söz söyleyin!

*Ama kimseye söz vermeyin!
Saat 18.00'da, Pelin Cengiz ile
https://artitv.tv/ 'ta...

'Suya Saygı Buluşmaları'nın 2.'sinde 'Kuraklık-Su Yönetimi' konu başlıklı,Su ve İklim Değişikliği Çalışmamız başladı.
Etkinliğimizi aşağıdaki linkten canlı takip edebilirsiniz.
👇 https://t.co/bObYEFmDBo

Suya Saygı Buluşmaları

Çevre ve Sıfır Atık Çalışma Gurubu olarak, Halk Sağlığı ve Kırsal Kalkınma Çalışma Grupları ile ortaklaşa planladığımız
'Suya Saygı Buluşmaları'nın 2.'si,
'Kuraklık-Su Yönetimi' başlığıyla,
18 Haziran 2021 Cuma günü,
Saat:14.00-17.00 arasında,
Gençlik Parkı AKK Etkinlik Alanında yapılacaktır.
Sizleri de aramızda görmekten onur duyarız...

Bu akşam 18.00'da
Artı Tv Ekolojik Odak’ta,
Pelin Cengiz ,
’de yapılmak istenen taşocağına karşı köylülerin direnişini konuşuyor.


Köylülerin avukatı Yakup Okumuşoglu ve Derelerin Kardeşliği Platformu Derelerin Kardeşliği Platformu Sözcüsü Ömer ŞAN değerlendiriyor.
Pelin Cengiz ile Ekolojik Odak, bu akşam 18.00’da ArtıTV'de...

22 Nisan'da Durum!

'Uçurumun kenarında bir ülke' ve ülkeyi, topraklarını emperyalizme teslim edip, kendisi de biat edip teslim olan bir Sultan/Padişah!

Ve 23 Nisan...
Türkiye Büyük Millet Meclis'nin kuruluşu ile Yurt Egemenliğinin, 'bila kayduşart' vurgusuyla 'tek adam' olan sultandan alınarak Millete verildiğinin ilanı...

Saltanatı kaldırıp, Cumhuriyeti kuran halk iradesinin vücut bulduğu TBMM'nin açıldığı, Millet/Ulus/Halk Egemenliğinin sonsuza dek padişahtan alınıp Türk halkına verildiği gün!
23 Nisan 1920, yani 'Hakimiyet-i Milliye'nin ilanı...
Bu ülkenin ve Dünyanın geleceği olan dünyanın bütün çocuklarına yine, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığı ve Halk Egemenliğinin yegane temsilcisi TBMM tarafından, Bayram olarak armağan edildiği gün!
O nedenledir ki 23 Nisan, önce egemenliğinin 101. yılında Ulusa/Millete/Halka ve sonrasında ülkenin ve Halk egemenliğinin, geleceğin teminatı Çocuklara Kutlu Olsun!..


Bu ülkenin ve bu toprakların En Büyük Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Kutlu ve Mutlu olsun!

"aydınlansın diyedir
gecenin yırtılışı
güne...
aysın diye
can
varsın diye
sen."
***öş.20.Nsn.'21...
Güzel ve aydınlık, sağlıklı ve huzurlu, bereketli günler...
(F:Ö.Ş.-Bülbülderesi)

"Örtüsü suyun
toprağa sardan
uykusu kışın
bahara dardan
sarılır gibi
ah ile zardan
turna göğünü
kucaklar gibi..."
***ö.ş.14.Nsn'21-Yaprak..
Güzellikler dolsun evreninize, sağlık, bereket ve huzurla...
(F:Ö.Şan-Sarı Kış Yasemini-AÜ Ziraat Fak.Fidanlığı)

"Hep güne
hep güne
hep güzele
güle karanfile
güne hep
yürek güle
gün güle
aydın güne
aydın güne
vargit güneşe..."
***ö.ş.12.Nsn.'21..
Sağlıklı bir hafta dileğiyle, huzur ve bereketle, umutla...
(F:E.Aksu.Fındıklı)

"Ve kucaklar gibi
baharda kar kokusunu
suya toprağa,
'ak ana', aruna kimi
kimi kongo'da bunzi
ille de yaprağa
yosun denizi
bir tutam nefes gibi..."
***ö.ş.11.4.'21..Huzur ve sağlıkla, yaşanası güzel günlere!

"Nisan darda
dal havada
yağmur dalda
bulut askıda
darda nisan
Ankara karda
toprak kavuşmada
kanat çırpınmada
can hayata
kar Ankara'da
nisan darda
darda insan
insan darda..."
***ö.ş.9.Nsn.'21.. Merhaba güne, sağlığa ve berekete, umuda en çok da, huzura...

Günaydın,
kar beyazı aydınlıklara...
Ve penceresinden
Mart karına baktıran
Ankara'nın,
yeşile doymaya ant içmiş
griliklerinden,
sımsıcak yüreklere...
Günaydınlıklar memlekete,
suya,
toprağa,
dağa taşa
ve ateşteki
bütün canlara...
***
ö.ş.24.Mrt.'21.
Seyranbağları

Gonca Ertuğrul'un sunumu ile 'nin düzenlediği "Ortak Akıl" programının bu haftaki konuğu AKK Çevre ve Sıfır Atık Çalışma Gurubu Sözcüsü ve Gazeteci Ömer ŞAN;
'Çevre ve Sıfır Atık Duyarlılığı' çerçevesinde gündemi ve 'Ortak Akıl' çalışmalarını değerlendiriyor!
5 Şubat Cuma günü (Yarın) Saat 16:00'da ABB TV'de...
ABB TV👇

https://youtube.com/c/ankarabbld

Yeni başlangıçlara
yüklerken bir yılı daha...
Ve göğüslerken yarını, beklentiler yumağında...
Umuda açarken ki ateş laleleri,
yaşamak ıslık sesinde.
Ve tam da ortasında
illegal eylemlerin...
topyekûn
omuz omuza
yürek yüreğe...
Sağlıklı, mutlu ve umutlu bir yıl olsun!
***
Filiz&ÖmürÇağlar
Ömer ŞAN

Ekosisteme verilen geri dönüşümsüz zararların dönüşümü olmaz!
Hedef,ekosistemi kendi kendine bırakmak olmalı!
Durum ortada👇
Yaşam mücadelesinin omuzdaşları
Yakup Okumuşoglu ve Sinan Erensü ile birlikte Yeşil Gazete HES Dosyasında değerlendirdik!
Sevgili Murat Büyükyılmaz yazdı...Emeğine bereket!

https://yesilgazete.org/hes-dosyasi-tahrip-edilen-ekosistemin-rehabilitasyonu-mumkun-mu/

HES DOSYASI: Tahrip edilen ekosistemin rehabilitasyonu mümkün mü? - Yeşil Gazete Dosya Haber: Murat Büyükyılmaz

Ömer ŞAN updated their business hours.

Ömer ŞAN updated their website address.

BAĞIMSIZLIĞIN TAMI...

Emperyalizm,
dönemin Osmanlı İmparatorluğu ve padişahının çağrısı, izin ve onayıyla, paylaşım hesapları doğrultusunda parsellediği Anadolu'nun bütün topraklarını işgal ederken...

19 Mayıs'ta atılan 'İlk Adım'la Samsun'dan başlayıp;
22 Haziran'da, 'Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir' vurgusuyla resmen 'Kurtuluş Savaşı'nın' ilan edildiği Amasya Genelgesi...

Ardından 23 Temmuz 1919'da Erzurum Kongresi ve "Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz..." kararlılığı...

Ve Çağdaş, Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı, 4 Eylül 1919 Sivas Kongresi...
***
Öyle ki, 101. Yıldönümünde bir kez daha hatırlatmak gerekiyor...

Sivas Kongresi'yle;
* Kongreler dönemi kapandı ve Misak-ı Milli esasları belirlendi...
* Kongreye katılan Heyet-i Temsiliye, bütün vatanı temsil eder hale geldi ve Milli birlik ve beraberlik büyük oranda sağlandı...
* Bununla birlikte Ulusal örgütlenme tüm vatanı kapsadı ve 'Gücünü' halktan alan yeni bir otorite ortaya çıktı...
* Hepsinden önemlisi Mustafa Kemal, Lider olarak benimsendi ve Erzurum Kongresi kararları ulusallaştı...
* Mondros Mütarekesi reddedildi ve Sivas Kongresi, milleti temsil eden tek kurul oldu.
* Tam Bağımsızlık ve Milli Egemenlik ilkeleri temel prensip olarak kabul edildi ve Mandacılık kesin olarak reddedildi...
* Kuva-yi Milliye cepheleri arasında kumanda bir­liği sağlandı...
***
Neden hedeflerinde hep Sivas oldu, anlaşılıyor mu?..

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere...
Tam Bağımsızlık uğruna bu topraklarda soluk soluğa, kan ter içinde emek ve can verenlere rahmet, kıymetini bilip sahip çıkanlara selam olsun...

Sivas Kongresi'nin 101. Yıldönümü kutlu olsun.

Ömer ŞAN
Gazeteci/Muhabir

BARIŞ'A!

1 Eylül 1922...1.Dünya Savaşı'nın ardından emperyalist paylaşımcı ülkelerin saldırılarına karşı verilen Kurtuluş Savaşı'nın;
Dumlupınar Zaferinden sonra,
"Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri..." Emrini veren ve yıllar sonra,
20 Nisan 1931'de,
"Yurtta Sulh Dünyada Sulh" ilkesini Dünyaya kabul ettiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün naaşının,
1 Eylül 1953'te açılışı yapılan Anıtkabir'e nakli...
***
1 Eylül 1939'da, Almanya'nın Polonya'yı işgali ile başlayıp;
ABD'nin 6 Ağustos 1945'te Hiroşima'ya attığı atom bombası ile 2 Eylül 1945'de sonlanan 2.emperyalist paylaşım saldırısı olan 2.Dünya Savaşı'ndan yıllar sonra Doğu Bloğu ülkelerince ilan edilen 1 Eylül Dünya Barış Günü!

Buna karşılık, eldeki verilere göre 7 Eylül 2001'de kendi açılış ve Genel Kurul günü olan 21 Eylül'ü Barış Günü olarak ilan eden Birleşmiş Milletler kararı...

Ve hala... "Yurtta ve Dünyada Barış" adına verilen mücadeleler... Yitirilen canlar, sönen hayatlar!

Töreye ve Teröre kurban giden düşler... İnsan yaşamına Doymak bilmeyen emperyalist güçler...
***
Ve bir de 1 Eylül'de ne oldu, biliyor musunuz?..

1920'de Fransızlar, başkenti Beyrut olan Lübnan devletini kurdu.

1927'de Türkiye'de Medeni nikah zorunlu hale geldi.

1939'da Japonya, Kuzey Çin'de Moğol Özerk Hükûmeti (Mengjiang) adında bir devlet kurdu.

1969'da Muammer Kaddafi, Libya'da askeri darbeyle Kral 1.İdris'i devirdi.

1974'te Kıbrıs Mağusa'ya bağlı Muratağa ve Sandallar köylerinden 88 Türk'ün öldürülüp, yakılarak bir çukura gömüldükleri (Muratağa, Sandallar ve Atlılar Katliamı) anlaşıldı.

1979'da ABD'nin Pioneer11 adlı uzay aracı, Satürn'ü ziyaret eden ilk uzay aracı oldu.

1980'de Türkiye'nin çeşitli yerlerinde, aralarında CHP Zile ilçe başkanının da bulunduğu 19 kişi öldürüldü.

1991'de Özbekistan bağımsızlığını ilan etti...
***
Umudumuz var, umudumuz tükenmeyecek...

Ve Savaşlardaki insani kıyımların anısına Japonya tarafından yaptırılan, dünyanın tüm kıtalarından çocukların bağışladıkları bozuk paralarla üretilen, Birleşmiş Milletler Merkezi’ndeki 'Barış Çanı'nın üzerinde yazdığı gibi:
“Çok Yaşa Mutlak Barış!..”

Güne gerek yok...
Barış Yaşasın...
Barış Yaşasın...
Yaşasın Barış!
Barış Yaşasın ki, Çocuklar Yaşasın!

Ömer ŞAN
1Eylül2020
Çankaya/Ankara

30 Ağustos...

Emperyalizm ve Sömürüye karşı verilen mücadelenin varoluşa dönüştüğü Zafer'in Bayramı!

Ki 30 Ağustos...
Bir yandan da, esarete başkaldırının
Zaferidir.
Başını dik tutabilenlere Kutludur!

HES'ler Kimleri Besler?

Bizler,
SU’dan sebeplerle HES'lere karşıyız!
Doğal yaşam alanlarına geri dönüşümsüz zararlar verip, doğal yaşamı katleden HES'ler, hiçbir koşulda çevreci sayılamaz!
Doğayı yok eden ‘Doğal’ olamaz.
İyi HES yoktur.
HES'ler çözüm değil, sorundur!
Doğu Karadeniz'deki iklimsel değişikliğin de, sel ve heyelanların da müsebbibi HES'lerdir!
Yüzyıllardır üreterek var ettiğimiz yaşam alanlarımızdan, geçmişimiz ve coğrafyamızdan koparıp yurtsuzlaştıran, suyumuza, toprağımıza havamıza göz koyan hiçbir girişime sessiz kalmayacağız.

Bizler;
Tamamen bağımsız yerel bir halk hareketi olan Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) ve bileşenleri olarak, yurt genelindeki bütün HES ve benzeri rant projeleri durdurulup, iptal edilinceye kadar, ayrımsız olarak tüm HES ve rant projelerine karşı Anayasal, yasal, hukuki, demokratik ve yaşamsal haklarını sonuna kadar kullanacağız.

Yeşil yol gibi yayla yolları, taşocakları, maden aramaları, nükleer ve termik santrallere, deniz dolguları, dere ıslahları karşısında da aynı kararlılıkla duracağız.

Biline!

DEKAP Yürütme Kurulu

"var elbet bildiği
birden çok
taşa can, toprağa can
suda hava
canda ten...
sonsuz galaksilerde
ışığın milyar yılı
noktasız sen..."
***öş.27.8.20..
Sağlıkla, huzur ve bereketle... Umutla, sevgi yüceliğinde...
Güzel günler!