Uzman Klinik Psikolog Emin Dönmez
Contact information, map and directions, contact form, opening hours, services, ratings, photos, videos and announcements from Uzman Klinik Psikolog Emin Dönmez, Medical Service, Esentepe Mah Fsm bulvarı 96/3, .
📌 Depresyon, bireyin ruh sağlığını ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen ciddi bir durumdur. Depresyonla mücadele etmek, sabır ve kararlılık gerektiren bir süreçtir. Profesyonel destek almak, depresyonla başa çıkmak için en önemli adımlardan biridir. Bir uzmanla konuşmak, duygusal destek almak ve uygun müdahale planlarını oluşturmak, depresyonla mücadelede etkili olabilir. Ayrıca, sosyal destek ağı oluşturmak, sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları geliştirmek, düzenli egzersiz yapmak, meditasyon ve nefes egzersizleri gibi stres yönetimi tekniklerini uygulamak, depresyonla mücadelede yardımcı olabilir.
Unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta ise, depresyonun bir kişilik özelliği veya zayıflık değil, bir sağlık sorunu olduğudur. Herkes zaman zaman zor zamanlar geçirebilir ve destek ve yardım istemek tamamen normaldir.
📌Evlilik, birlikte yaşamak, sevgi, sadakat ve anlayış gibi güzel duyguların yanı sıra zorluklarla da dolu bir yolculuktur.
İletişim eksikliği, uyum sorunları, maddi sıkıntılar, ailelerle ilişkilerde çatışmalar, cinsel uyumsuzluklar ve zaman zaman güvensizlik gibi faktörler, evlilikte karşılaşılabilecek yaygın sorunlardır. İletişimdeki kopukluklar, çatışmaların daha da büyümesine ve çiftler arasındaki mesafenin artmasına neden olabilir.
Maddi sıkıntılar ise, evlilikte stresi ve gerilimi artırabilir.
Ayrıca, ailelerle ilişkilerde yaşanan sorunlar ve cinsel uyumsuzluklar da evlilikte önemli birer faktördür. Ancak, evlilikte yaşanan bu tür sorunlar, çiftler arasındaki bağı güçlendirebilecek fırsatlar da sunabilir.
Önemli olan, çiftlerin bu sorunları birlikte üstesinden gelme ve ilişkilerini güçlendirme konusunda kararlı olmalarıdır. Empati, anlayış, açık iletişim ve birlikte çalışma, evlilikte karşılaşılan zorlukların üstesinden gelmek için önemli adımlardır.
📌Sağlıklı bir ilişki, çiftler arasında güven, iletişim, anlayış ve uyum gibi temel unsurlara dayanır
İyi iletişim, sağlıklı bir ilişkinin temelidir. Çiftler arasında açık ve dürüst iletişim kurmak, duyguları ifade etmek ve karşılıklı olarak birbirini dinlemek ilişkinin güçlenmesine yardımcı olur.
Güven, ilişkideki en önemli unsurlardan biridir. Birbirine güvenen çiftler, ilişkilerinde daha sağlam bir temel oluştururlar. Güven, sadakat, dürüstlük ve bağlılıkla ilişkilidir.
Birbirini anlamak ve empati kurmak, ilişkide bağlılığı artırır. Partnerinizin duygularını anlamaya çalışmak ve onun bakış açısını görmek, sağlıklı bir ilişki için önemlidir.
Sağlıklı bir ilişkide, her iki partner de bireysel olarak gelişmeye ve kendi kişisel hedeflerine ulaşmaya teşvik edilir. Aynı zamanda, partnerinizin başarısına destek olmak ve onun yanında olmak da ilişkiyi güçlendirir.
Çiftler arasında uyum sağlamak ve esnek olmak, ilişkinin devamlılığı için önemlidir. Zaman zaman farklılıklar olabilir, ancak bu farklılıklara saygı göstermek ve uyum sağlamak ilişkiyi sağlamlaştırır.
İlişkide saygı ve sevgi, temel unsurlardır. Partnerinize saygı duymak, onun fikirlerine ve duygularına değer vermek ve sevginizi ifade etmek, ilişkinin sürdürülebilirliğini sağlar.
Sağlıklı bir ilişki, sürekli olarak üzerinde çalışılması gereken bir süreçtir. Ancak, yukarıdaki unsurlara dikkat ederek, çiftler arasındaki ilişkiyi güçlendirebilir ve mutlu bir birliktelik sürdürebilirsiniz.
📌Güvensizlik, bir ilişkide partnerlere duyulan güven eksikliğidir ve genellikle aldatılma korkusu, terk edilme endişesi veya değersizlik hissi gibi faktörlerle ilgilidir. Güvensizlik, ilişkinin sağlamlığını sarsabilir ve açık iletişim kurulmasını engelleyebilir.
Paranoya ise, temelde bir güvensizlik formu olup, mantıksız veya abartılı şüpheler ve kuşkular ile karakterizedir. Paranoid bireyler, partnerlerinin sadakatsizlik yapabileceği veya kendilerine zarar verebileceği yönünde gerçek dışı inançlara sahip olabilirler. İlişkide paranoya, partnerler arasında ciddi sorunlara, aşırı kıskançlık ve kontrol davranışlarına yol açabilir ve tedavi edilmediğinde ilişkinin sürdürülebilirliğini tehlikeye atabilir. İlişkilerde güvensizlik ve paranoya, bireysel veya çift terapisi yoluyla ele alınabilir.
📌Psikoloji alanında, bağlanma stilleri, bireylerin romantik ilişkilerde nasıl bağlandıklarını ve etkileşim kurduklarını tanımlamak için kullanılır. Psikolog Mary Ainsworth ve John Bowlby'nin geliştirdiği bağlanma teorisine göre, dört ana bağlanma stili vardır:
Güvenli Bağlanma: İlişkide güven hissedip, rahatça yakınlık kurabilme ve bağımsızlık hissi.
Kaygılı Bağlanma: Partnerin mevcudiyetine aşırı bağımlılık, terk edilme korkusu ve sürekli onay arayışı.
Kaçınmacı Bağlanma: Yakınlıktan ve duygusal bağlardan kaçınma, aşırı bağımsızlık ve duygusal mesafeli olma eğilimi.
Kaygılı-Kaçınmacı Bağlanma (dağınık bağlanma): İlişkide tutarsız davranış ve karışık duygular, hem yakınlık isteyip hem de bundan kaçınma.
Bu bağlanma stilleri, erken çocukluk deneyimlerinden etkilenir ve yetişkinlikteki romantik ilişkileri şekillendirebilir.
📌Öfke yönetimi, bir bireyin öfke duygularını tanımasına, anlamasına ve bu duygularla sağlıklı ve yapıcı bir şekilde başa çıkmasına yardımcı olmayı hedefleyen bir dizi strateji ve psikolojik tekniktir. Öfke, normal ve doğal bir duygudur, ancak kontrolsüz ve ya aşırı öfke, kişisel ilişkilere, iş yaşamına zarar verebilir ve hatta yasal sorunlara yol açabilir. Öfke yönetimi becerileri arasında derin nefes alma, sayım yapma, durumdan uzaklaşma, olumlu konuşma, problem çözme ve durumları yeniden değerlendirme gibi teknikler bulunur.
📌Tükenmişlik sendromu, kronik iş stresinin ve aşırı çalışmanın sonucunda duygusal, zihinsel ve fiziksel tükenmişlik hali olarak tanımlanır. Bu sendrom, iş performansının düşmesine, motivasyon kaybına ve genel olarak hayattan zevk alamama durumuna yol açar. Tükenmişlik sendromunun belirtileri arasında sürekli yorgunluk, işte verimsizlik, sinirlilik, uyku sorunları ve fiziksel rahatsızlıklar yer alır.
Tükenmişlik sendromunun nedenleri arasında aşırı iş yükü, sürekli stres, iş yerinde destek eksikliği, dengesiz iş-yaşam dengesi ve yüksek beklentiler sayılabilir. Kişinin kişilik özellikleri de tükenmişlik riskini etkileyebilir; örneğin, mükemmeliyetçilik ve hayır diyememe eğilimi bu durumu tetikleyebilir.
Tükenmişlik sendromunun tedavisi, iş ve yaşam dengesini yeniden kurmayı, stres yönetimi tekniklerini öğrenmeyi ve gerektiğinde profesyonel yardım almayı içerir. Düzenli egzersiz, yeterli uyku, sağlıklı beslenme ve kişisel zaman ayırma gibi yaşam tarzı değişiklikleri semptomların hafifletilmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, iş yerinde sınır koymak ve gerektiğinde iş yükünü azaltmak da önemlidir.
Tükenmişlik sendromu, ciddi sonuçlara yol açabilir, bu nedenle belirtileri fark etmek ve erken müdahale etmek önemlidir. Destekleyici sosyal ilişkiler ve profesyonel danışmanlık, kişinin bu zor dönemden daha hızlı ve sağlıklı bir şekilde geçmesine yardımcı olabilir.
📌Fibromiyalji, yaygın kas-iskelet ağrısı, yorgunluk ve belirli hassas noktaların varlığı ile karakterize kronik bir rahatsızlıktır. Bu durum, uyku bozuklukları, baş ağrıları, depresyon ve anksiyete gibi çeşitli belirtilerle de ilişkilidir. Fibromiyalji hastaları, genellikle sürekli bir ağrı hissederler ve bu ağrı vücudun farklı bölgelerinde dolaşabilir.
Fibromiyalji hastalığının gelişiminde kişilik yapısı, uyku kalitesi, öz yeterlilik ve ağrı ile ilişkili inançların etkili olduğu gözlenmiştir. Psikolojik stres, somatizasyon ve travmatik yaşam olayları ise tetikleyici faktörler arasında sayılabilir.
Fibromiyaljinin kesin nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Ancak, genetik yatkınlık, enfeksiyonlar, fiziksel veya duygusal travma gibi faktörlerin bu durumu tetikleyebileceği düşünülmektedir. Merkezi sinir sistemindeki anormallikler de fibromiyaljinin gelişiminde rol oynayabilir.
Fibromiyalji ile yaşamak zor olabilir, ancak destekleyici tedaviler ve yaşam tarzı değişiklikleri ile semptomlar yönetilebilir. Kişinin kendine iyi bakması, dinlenme zamanlarına dikkat etmesi ve gerektiğinde profesyonel yardım alması önemlidir.
Hipokondriyazis, diğer adıyla hastalık hastalığı, kişinin ciddi bir hastalığı olduğuna dair sürekli ve aşırı endişe duyması durumudur. Bu kişiler, vücutlarında normalde olan belirtileri (örneğin, hafif ağrılar veya kaşıntılar) ciddi bir hastalığın belirtisi olarak yorumlarlar.
Hipokondriyazis'in belirtileri arasında sürekli hastalık korkusu, bedensel belirtileri abartma, doktorlardan sürekli güvence arama, tıbbi bilgileri aşırı derecede araştırma ve sağlıkla ilgili konulara takıntı yer alır. Bu durum, kişinin sosyal ve iş yaşamını da olumsuz etkileyebilir. Hipokondriyazis'in nedenleri arasında genetik yatkınlık, ailede sağlıkla ilgili aşırı kaygı, çocukluk döneminde yaşanan hastalık deneyimleri ve bazı kişilik özellikleri sayılabilir.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), kişinin sağlıkla ilgili olumsuz düşüncelerini ve davranışlarını değiştirmeye yardımcı olabilir. Kişinin sağlık endişeleriyle başa çıkabilmesi için stres yönetimi teknikleri ve rahatlama egzersizleri de önerilebilir.
Hipokondriyazis, kronik bir durum olabilir, ancak doğru tedavi ve destekle yönetilebilir. Tedavi sürecinde kişinin duygusal destek alması ve güvenilir bir uzman ile işbirliği yapması önemlidir.
📌 Borderline Kişilik Bozukluğu (BKB), duygusal olarak dengesiz olma, kendilik algısında bozukluklar ve dürtüsel davranışlarla karakterize edilen bir kişilik bozukluğudur. BKB'li kişiler, genellikle yoğun ve değişken duygular yaşarlar, bu da ilişkilerinde tutarsızlığa ve kaosa neden olabilir. Bu bireyler, terk edilme korkusu ve yoğun boşluk duyguları yaşarlar, bu da zaman zaman intihar tehditleri veya kendine zarar verme davranışlarıyla kendini gösterebilir.
BKB'nin belirtileri arasında, ani ruh hali değişiklikleri, yoğun öfke, kronik boşluk hissi, kendine zarar verme eğilimleri, yoğun ve dengesiz ilişkiler, kimlik karmaşası ve paranoid düşünceler yer alır. Nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, çocukluk döneminde yaşanan travmalar ve aile içi düzensizlikler bu bozukluğun gelişiminde etkili olabilir.
Psikolojik destek, kişinin duygusal regülasyonunu geliştirmesine, sağlıklı ilişkiler kurmasına ve kendine zarar verme davranışlarını azaltmasına yardımcı olur.
Destekleyici sosyal ilişkiler ve yapılandırılmış bir yaşam tarzı, BKB'li kişilerin yaşam kalitesini artırabilir. Tedavi sürecinde sabırlı ve kararlı olmak önemlidir.
📌Narsistik Kişilik Bozukluğu (NKB), kişinin kendine aşırı hayranlık duyduğu ve empati yoksunluğu yaşadığı bir kişilik bozukluğudur. Bu kişiler, genellikle kendilerini diğer insanlardan üstün görürler ve sürekli olarak beğenilme ve onaylanma ihtiyacı içindedirler. NKB'nin belirtileri arasında, eleştiriye karşı aşırı hassasiyet, başarılarını abartma, başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını anlamakta güçlük, ilişkilerde manipülatif davranışlar ve aşırı kibir yer alır.
Nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerin birleşimiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Çocukluk döneminde aşırı övgü veya eleştirinin yanı sıra, dengesiz ebeveyn tutumları da bu bozukluğun gelişiminde rol oynayabilir. Psikoterapi ile kişinin kendini daha gerçekçi bir şekilde görmesi, başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurması ve empati geliştirmesi hedeflenir. Ancak, NKB olan kişiler genellikle tedaviye ihtiyaç duyduklarını kabul etmekte zorlanırlar.
Tedavi sürecinde destekleyici ve empatik bir yaklaşım büyük önem taşır. NKB'nin etkilerini hafifletmek ve daha sağlıklı bir yaşam sürdürmek için düzenli terapi ve kişisel farkındalığı artırıcı çalışmalar önerilir. Bu bozukluk, sadece kişinin kendisi için değil, çevresindekiler için de zorlu olabilir, bu yüzden doğru destek ve anlayışla ele alınması önemlidir.
📌 Çocuk ve ergenlerde davranış problemleri, genellikle duygusal sorunlar, dikkat eksikliği, hiperaktivite, agresif davranışlar, uyum sorunları ve okul başarısızlığı gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Bu problemlerin nedenleri arasında genetik faktörler, aile içi çatışmalar, travmatik deneyimler, arkadaş ilişkilerinde sorunlar ve zorlayıcı çevresel koşullar bulunabilir. Çocuk ve ergenlerde davranış problemleri, hem bireyin hem de ailesinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.
Bu tür davranış problemleriyle başa çıkmak için çeşitli stratejiler ve yaklaşımlar mevcuttur. Bunlar arasında duygusal destek sağlamak, etkili iletişim becerileri geliştirmek, sınırlar belirlemek, ödül ve ceza sistemleri kullanmak, problem çözme becerilerini öğretmek ve profesyonel yardım almak gibi yöntemler bulunur. Ayrıca, çocuk ve ergenlerin güvenli ve destekleyici bir çevrede büyümelerini sağlamak da önemlidir.
Bipolar bozukluk, breyin duygu durumundaki ani, aşırı ve keskin değişimlerin gündelik hayatını ve yaşam kalitesini ciddi anlamda etkileyen psikolojik-psikiyatrik bir rahatsızlıktır. Genellikle birbirine zıt iki duygu durumu olan ''mani ve deprsif'' duygu durumu ile karakterize bir rahatsızlıktır.
Kişi *mani halinde* daha coşkulu, taşkın ve kontrolü zor bir enerjik halinde iken sonrasında pişman olacağı kontrolsüz davranışlara yönelebilir. Bu dönemde konuşma ve hareketlerde hızlanma, kendini güçlü ve üstün görme, zihinsel süreçlerdeki hızlanmaya bağlı keskin sayılabilecek hayatın genel akışına uygun olmayan planlama veya atılımlarda bulunabilir.
*Depresif halinde ise* daha üzgün, karamsar, çökkün, ilgi ve istekte azalma, günlük aktivitelerde yavaşlama ve yorgunluk en sık görülen belirtilerdir. Ayrıca kişinin kendine yönelik değersizlik ve yetersizlik düşünceleri ön plana çıkarken intihar düşünceleri veya hayatın anlamsızlığı üzerinde fazlaca durabilir.
Bipolar bozukluğun gelişiminde genetik faktörlerin ve çevresel faktörlerin önemli bir rolü olduğuna dair güçlü kanıtlar vardır. Travmatik yaşam olayları, stresli durumlar, travmatik çocukluk deneyimleri ve yoğun stres altında kalma, bipolar bozukluğun ortaya çıkma riskini artırabilir.
Hormonal dengesizliklerin bipolar bozukluğun gelişiminde rol oynayabileceği düşünülmektedir. Ayrıca, biyolojik ritimlerin (uyku-uyanıklık döngüleri gibi) düzensizleşmesi de bipolar semptomların ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.
📌Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), kişinin maruz kaldığı travmatik bir olayın ardından ortaya çıkan ciddi bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Bu tür olaylar, savaş, doğal afetler, kazalar, cinsel saldırılar veya şiddet içeren durumlar gibi yaşamı tehdit eden veya kişinin fiziksel ve duygusal sağlığını ciddi şekilde etkileyen olaylar olabilir. TSSB semptomları, travma sonrası tekrarlayan kabuslar, anksiyete, depresyon, dürtüsellik ve travmayı hatırlatan uyaranlardan kaçınma gibi belirtiler içerebilir.
TSSB semptomları genellikle anksiyete (kaygı) ve korku duygularını içerir. Travmatik olaylarla ilişkili korkular, kişinin günlük aktivitelerini yapmasını engelleyebilir ve hatta evden dışarı çıkmak gibi basit görevleri bile zorlaştırabilir.
Bu durumu yaşayan kişiler genellikle uykusuzluk, kabuslar ve gece terlemeleri gibi uyku sorunlarıyla mücadele ederler. Bu durum, kişinin gündüzleri yorgun ve halsiz hissetmesine ve günlük işlerini yapmakta zorlanmasına neden olabilir.
Semptomlar arasında öfke, huzursuzluk ve irritabilite de bulunabilir. Bu duygular, kişinin etkileşimde bulunduğu insanlarla ilişkilerini olumsuz etkileyebilir ve çatışmalara neden olabilir.
📌Sınav kaygısı, birçok öğrencinin gündelik hayatını etkilediği gibi başarısının düşmesine yola açabilen önemli bir kaygı halidir. Sınav öncesi veya sınav sırasında ortaya çıkan bu kaygı, öğrencilerin performansını olumsuz etkileyebilir ve stres seviyelerini artırabilir.
Sınav kaygısının başlıca nedenleri arasında başarısızlık korkusu, değerlendirilme endişesi, zaman baskısı ve beklentilerin aşırı yüksek olması gibi faktörler bulunabilir. Bu durumda, sınavlara hazırlık süreci boyunca ve sınav anında öğrencilerin desteklenmesi ve yönlendirilmesi önemlidir.
Sınav kaygısının etkileri
• Sınav sorularını okuma ve anlama güçlüğü. Düşünceleri organize etmekte zorluklar. Kavram ve sözcüklerin anımsanmasında zorluklar. Konuya yeterli hazırlık yapılmış olmasına karşın sınavda başarısız olma
• Zihinsel ketlenme (blocking)
• Soruları yanıtsız bırakma. Sınavdan sonra doğru yanıtları anımsama
Sınavla ilişkili olumsuz düşüncelerinizi sorgulayın. Henüz girmediğiniz sınavla ilgili ne kadar olumsuz düşüncelere kapıldığınızı anlamaya çalışın. Daha gerçekçi alternatif düşünceler oluşturmaya çalışın. Sınav kaygısıyla baş etmek için çeşitli stratejiler ve teknikler mevcuttur. Bunlar arasında derin nefes almak, gevşeme egzersizleri yapmak, olumlu düşünme tekniklerini kullanmak, sınav öncesi etkili bir çalışma planı oluşturmak ve sınavla ilgili gerçekçi beklentiler geliştirmek gibi yöntemler bulunur. Ayrıca, sınav kaygısını azaltmaya yardımcı olan profesyonel destek almak da önemlidir.
📌Mutluluk, her bireyin yaşamında farklı anlamlar taşıyan ve farklı faktörlere bağlı olarak şekillenen bir kavramdır. Kimileri için mutluluk, sağlıklı sosyal ilişkilerle, kimileri için başarı ve maddi refahla, kimileri için ise içsel huzur ve kişisel gelişimle ilişkilidir.
Mutluluğu anlamak ve sürdürmek, bireyin kendi değerleri, hedefleri ve kişisel tatmin düzeyine odaklanmasını gerektirir. Kendi iç dünyamızı keşfetmek, yaşam amacımızı bulmak ve bu amacı gerçekleştirmek, kalıcı mutluluk için temel unsurlardır.
Her günün getirdiği anları kaçırmamak için şu anı değerlendirmek önemlidir. Anın tadını çıkarmak için bilinçli bir çaba sarf etmek, yaşamın güzelliklerini fark etmek anlamına gelir.
Bir fincan kahve, güzel bir manzara veya sevdiklerinizle geçirilen bir an... Hayatın tadını çıkarmak, minik zevkleri fark etmekle başlar. Günlük yaşamın içindeki küçük mutlulukları keşfetmek, genel mutluluğunuzu artırabilir.
Hedefler belirlemek ve geleceği planlamak, hayatınıza yön verir. Kendinizi geliştirmek ve amaçlarınıza doğru ilerlemek, mutluluk duygusunu güçlendirebilir.
Aslında, gerçek içsel mutluluğu ''yaşadığı hayatın içinde kendini var edebilen kendini gerçekleştirebilen insan bulur.
📌Narsist kişilik bozukluğu, bireyin kendisini sürekli olarak büyük, benzersiz ve anlaşılmaz biri olarak görmesi, aşırı bir özsaygıya sahip olması ve diğer insanları sürekli olarak küçümsemesi ya da onlara duyarsız olmasıyla karakterizedir. Narsistler genellikle dikkat çekmeyi, beğenilmeyi ve özel bir muamele görmeyi arzularlar.
Bu kişilik bozukluğu, ilişkilerde zorluklara neden olabilir. Narsist bireyler genellikle empati eksikliği gösterir ve çatışmalara eğilimlidirler. Kendi ihtiyaçlarına aşırı odaklanma eğiliminde oldukları için ilişkilerde denge sağlamak zor olabilir.
Narsisizmle yüzleşmek, kendi davranışlarını ve düşünce kalıplarını objektif bir şekilde gözden geçirmeyi gerektirir. Bu, içsel bir keşif yolculuğudur ve kişinin kendi güçlü ve zayıf yönlerini anlamasıyla başlar.
Narsistik eğilimlerle mücadele etmek, ilişkilerde sorumluluk almayı gerektirir. Hataların ve zorlukların üstesinden gelmek için samimi bir çaba sarf etmek, ilişkileri güçlendirebilir.
Kendi ihtiyaçlarını ve sınırlarını bilmek, sağlıklı ilişkilerin temelidir. Narsistik eğilimler, sınırların ihlaliyle ilişkileri zorlayabilir. Sınırları net bir şekilde belirlemek, ilişkilerde dengeyi sağlayabilir.
📌Her iki partnerin de bireysel hayatlarına ve hedeflerine saygı göstermeleri, ilişkilerini daha zengin ve derin kılar. Bu, birbirine destek olurken kendi hayallerini yaşama özgürlüğünü korumak anlamına gelir.
Bağlılık, güven ve destek içeren bir duygusal bağ oluşturmayı ifade eder. Birbirine duygusal olarak bağlı olmak, zor zamanlarda birbirine destek olmayı ve birlikte büyümeyi içerir. Ancak bu bağ, bireylerin kendi hedeflerini ve kimliklerini unutmalarına neden olmamalıdır.
Bağımsızlık ise bireyin kendi alanına, ilgi alanlarına ve sosyal çevresine sahip olmasını ifade eder. İki partner de birbirinden bağımsız olarak kendi gelişimine odaklanmalı ve birbirlerinin bireysel mutluluklarına destek olmalıdır.
Bu dengenin sağlanması, bir ilişkideki çatışmaları azaltabilir, iletişimi güçlendirebilir ve her iki taraf için de tatmin edici bir ilişki ortamı yaratabilir.
Birey olmadan birliktelik yaşandığında biz bilincinin oluşması zorlaşabiliyor. Sağlıklı birliktelikler için öncelikle birey olmayı başarabilmemiz gerekiyor.
📌Evlilikte yaşanan sadakatsizlik, çiftler arasında büyük bir duygusal yıkıma neden olabilir. Aldatma, güvenin sarsılmasına, duygusal yıkıma ve ilişki dinamiklerinde derin etkilere yol açabilir. Bu zorlu durum, çiftler arasında iletişim eksikliklerinden, duygusal ihtiyaçların karşılanmamasından veya kişisel sorunlardan kaynaklanabilir.
Evlilikte Sadakatsizlik ve Aldatma Güven İnşası:
Yaşanılan süreci şeffaf ve dürüstçe ifade ederek benzer durumun tekrar yaşanmaması adına karşılıklı beklentilerin veya eksikliklerin konuşulabilmesi gerekir.
Güven sarsılması veya duygusal kırılmalar nedeniyle oluşabilecek ani çıkışların sağduyuyla karşılanması ve karşılıklı empati yapılarak gereken anlayış gösterilmelidir.
Özellikle haklı çıkmanın kıskacından çıkarak ilişkideki sınırların ve esnekliklerin karşılıklı konuşulabilmesi çok önemlidir.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB), modern yaşamın getirdiği stres ve belirsizliklerle baş etmeye çalışan birçok insanın karşılaştığı bir durumdur. Bu bozukluk, sürekli endişe, gerginlik ve huzursuzluğun hakim olduğu bir tabloya işaret eder.
Kişi, olası tehlikelere karşı aşırı endişeli hisseder ve bu durum günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir.
Anksiyete ile başa çıkmanın yolları arasında şu adımlar bulunmaktadır:
--Yaşadığınız anksiyetenin veya olumsuz düşüncelerinizin sizde ne tür belirtilere yol açtığını fark edin.
--Otomatikleşmiş olumsuz düşüncelerinizin farkına varın ve onların gerçeklikle ilişkisini sorgulayın.
--Olumsuz düşüncelerin yerine daha gerçekçi alternatif düşünceler oluşturun.
--Benzer durumda olan diğer insanların bu gibi durumlarda neler yaptığını gözlemleyin.
📌İlişkilerde ilgi ve anlaşılma, sağlıklı bir bağ kurmanın temel taşlarıdır. Partnerler arasındaki duygusal bağ, birbirlerine duyulan ilgi ve anlayışla şekillenir. İlgili olmak, karşılıklı olarak birbirine zaman ayırmak, ilgi göstermek ve birbirinin dünyasına saygıyla yaklaşmak, bağlılığı güçlendirebilir. Anlaşılmak da ilişkide derin bir bağ oluşturur; duyguların, düşüncelerin ve ihtiyaçların açıkça ifade edilmesiyle birlikte anlayış, bağlılık ve sevgi artar.
Bu durumu aşmanın bazı yolları:
Yeni şeyler denemek ve birlikte vakit geçirmek.
Duygusal bağın güçlendirilmesi ve şefkatli davranışlar.
Açık iletişim, duyguları ifade etme ve anlama.
Sürprizler, küçük jestler ve romantik anlar.
İlişkide ilgi ve anlaşılma, bağlılığı pekiştiren ve kaliteli bir birlikteliği destekleyen unsurlardır.
📌Somatizasyon Bozukluğu, kişinin sürekli fiziksel şikâyetler yaşadığı ve bu şikâyetlerin tıbbi bir açıklamasının bulunamadığı, genellikle psikolojik faktörlere dayalı fizyolojik reaksiyonlar içeren bir durumdur. Bu bozukluk, kişinin yaşadığı psikolojik sorunlar ve hassasiyetlerle bağlantılı olarak ortaya çıkan ağrı, yorgunluk veya mide-bağırsak sistemi gibi organlarda oluşan fiziksel semptomlarla kendini gösterir.
Belirtileri:
Kronik fiziksel şikayetlerin varlığı
Tıbbi testlerin sonuçlarının normal olması
Şikayetlerin sürekli değişmesi veya yer değiştirmesi
Şikayetlerin şiddetinin kişinin dikkatini çekme amacı taşıması
Ruhsal stresin veya travmanın somatik semptomlara yol açtığına inanma
Somatizasyon bozukluğunun kesin nedenleri bilinmemekle birlikte, psikolojik stres, kişilik özellikleri ve çocukluk dönemi travmalarının rol oynadığı düşünülmektedir.
📌Yeme bozuklukları, kişinin yemek alışkanlıklarının, vücut algısının veya yeme davranışının anormal şekillerde etkilendiği psikiyatrik hastalıklardır. Bu bozukluklar, hem fiziksel hem de psikolojik sağlık üzerinde ciddi etkilere sahip olabilir.
Anoreksiya Nervoza: Kişi, aşırı kilo kaybı için kendini aç bırakır veya aşırı egzersiz yapar. Vücut imajı ile ilgili saplantılıdır.
Bulimia Nervoza: Kişi, büyük miktarlarda yemek yer ve ardından kusar veya laksatif kullanır. Kontrolsüz yeme atakları ve ardından kompansasyon davranışları vardır.
Binge Eating Bozukluğu: Kişi, kontrolsüz yeme nöbetleri yaşar ve bu nöbetler sırasında aşırı miktarda yemek yer. Ancak, ardından kusma veya aşırı egzersiz gibi kompansasyon davranışları yoktur.
Yeme Bozukluğu Belirtileri: Kişi, yeme alışkanlıkları ve vücut algısı ile ilgili sorunlar yaşar, kilo alımı veya kaybı ile mücadele edebilir ve psikolojik sıkıntılar yaşayabilir.
Toplumsal baskılar, medya etkisi ve aile geçmişi gibi faktörler, yeme bozukluklarının ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.
📌Özgüven eksikliği, bir kişinin kendine güvenmekte zorlandığı bir durumdur. Bu, yeni insanlarla tanışmak, kendini ifade etmek veya zorlu durumlarla başa çıkmak gibi günlük yaşamda karşılaşılan birçok durumu olumsuz etkileyebilir.
Geçmişte yaşanan olumsuz deneyimler, özgüven eksikliğine neden olabilir.
Sürekli eleştirilme veya aşağılanma, özgüveni sarsabilir.
Kişinin kendi yetenekleri hakkında olumsuz inançları, özgüven eksikliğine yol açabilir.
Toplumsal normlar veya beklentiler, özgüveni zedeleme potansiyeline sahiptir.
Özgüven eksikliği, kişinin potansiyelini tam anlamıyla kullanmasını engelleyebilir. İş ve kişisel ilişkilerde başarıya ulaşmayı zorlaştırabilir.
Bu durum, kişinin kendine güvenini artırmak ve olumlu bir özsaygı geliştirmek için çalışması gereken bir alanı ifade eder.
Kendini kabul etme ve kişisel sınırlarını koruma konusunda çalışmak da özgüveni artırabilir.
📌İstemediğimiz veya kabul etmediğimiz durum veya olaylara karşı kendi düşüncemizi veya yapmak istediklerimizi ortaya koyamayıp, karşıdakinin takdirini kazanma, uyum sağlamak, rencide etmemek veya reddetmemek adına hayır diyemediğimiz bir kabul görme yaklaşımıdır. Kendimizden çok başkalarının beklentilerini daha önemli görüp kendi ihtiyaçlarımızı geri plana attığımız bir yaklaşımdır.
Bazı insanlar, başkalarının onayını kazanma ihtiyacı duyarlar ve bu nedenle hayır demekte zorlanabilirler.
Hayır demek, çatışma yaratabilir ve bazı insanlar çatışmadan kaçınma eğilimindedir.
Kendine güvensizlik veya düşük özsaygı, hayır demeyi zorlaştırabilir.
Bazı insanlar, başkalarının duygusal durumlarını anlama ve empati gösterme isteği nedeniyle hayır diyemeyebilirler.
Hayır diyememe sorunu, kişinin kendi ihtiyaçlarını ihmal etmesine ve zamanla tükenmeye yol açabilir. Ayrıca kişisel sınırların aşıldığı ve ilişkilerin zarar gördüğü durumları da beraberinde getirebilir.
Hayır demekte zorlanan insanlar için çözüm, kişisel sınırları belirlemeyi, özsaygılarını geliştirmeyi ve iletişim becerilerini artırmayı içerebilir.