Çiğli Emine Sultan Camii

Çiğli Emine Sultan Camii

Camii merkezli bir hayat yaşamak

21/08/2023

TA’DÎL-İ ERKÂN’A RİÂYET
Peygamber Efendimiz, bazı sahâbîleri ile birlikte mescitte otururken ensardan Hallâd b. Râfi' isimli bir sahâbî içeri girdi ve alelacele namaz kıldıktan sonra Hz. Peygamber'e yaklaşarak selam verdi. Hallâd'ın namaz kılışını göz ucuyla takip eden Resûlullah (s.a.s.), onun selamını aldıktan sonra, "Dön ve namazını yeniden kıl, çünkü sen namaz kılmış olmadın!" buyurdu. Bunun üzerine Hallåd namazını tekrar kıldı ve Hz. Peygamber'in yanına gelerek selam verdi. Resûlullah, selamını aldıktan sonra yine, "Dön ve namazını yeniden kıl, çünkü sen namaz kılmış olmadın!" buyurdu. Bu durum üçüncü defa tekrar ettikten sonra Hallad, "Seni hak ile gönderen Allah'a yemin olsun ki bundan daha güzel yapamıyorum. Bana doğrusunu öğretir misin?" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.) usulüne uygun olarak kılınması gereken namazı şöyle tarif etti:
"Namaz kılacağın zaman (önce) tekbir getir. Sonra Kur'an'dan kolayına gelen yerlerden oku. Ardından rüküa git ve yeterli olduğuna kanaat getirinceye kadar bekle. Sonra tam olarak doğrul. Peşinden secdeye git ve yeterli olduğuna kanaat getirinceye kadar bekle. (Secdeden) kalktığında belini iyice doğrult ve yeterli olduğuna kanaat getirinceye kadar bekle. Sonra tekrar secdeye var ve yeterli olduğuna kanaat getirinceye kadar bekle. Sonra namazın tamamını bu şekilde kil." (Buhârî, Ezân, 122)
Not: Sözlükte “doğrultmak, düzgün hale getirmek, iyileştirmek” anlamındaki ta‘dîl kelimesiyle “bir şeyin en güçlü ve sağlam yönü” mânasına gelen rüknün çoğulu erkândan oluşan ta‘dîl-i erkân terkibi fıkıh terimi olarak namazın kıyam, rükû ve secde gibi rükünlerini yerli yerinde, acele etmeden ve sükûnet içinde yerine getirmeyi ifade eder.(İslam Ansiklopedisi)
(Asr-ı Saadet’ten 365 Güne, s. 743)

18/08/2023

YASİN SÛRESİ NEDEN KUR’ÂN-I KERİM’İN KALBİ?
Vaazda genel olarak insanların ihtiyaç duyduğu konuları gündeme getirmeye çalışıyorum. Halkımız Yasin Suresi’ni çok sevdiği ve her fırsatta okuduğu için vaaz kürsüsüne taşımak istedim. İki haftada hızlı bir şekilde özetleyerek bitirdim.
Benim sûre anlatımım, insanların anlayabileceği şekilde yorumlamak ve mesajlar çıkarmak şeklinde oluyor. Bu konuda başarılıysam, -ki öyle olduğunu söyleyenler var- çağı, çağın insanını, sorunlarını, bilimi takip etmem ve cemaati iyi tanımamdır. Zira tefsirlerden hareketle ayrıntıya boğulursanız ne kimse dinler, ne de faydalı olur. Meali okur, bunu cemaatin anlayacağı şekilde yorumlarım. İnanmayacaksınız vaazda geçenlerde izlediğim karadeliklerle ilgili belgeselden malumatlar verdim. Bu açıdan vaazda karadelikleri anlatan ilk kişi olabilirim.
Vaazda diğer takip ettiğim yöntem ise insanların psikolojilerine hitap etmek.. Mesela kıyamet günü “Ey mücrimler, bugün şöyle bir ayrılın bakalım” mealindeki ayeti, cennetliklerin melekler tarafından karşılanması ile karşılaştırılarak anlatıldığında müthiş bir etki bırakıyor, en azından ben çok etkileniyorum.
Yasin Suresi’nin çok okunması ve sevilmesinde kuşkusuz surenin faziletine dair hadislerin rolü çok büyük. “Kalbü’l-Kur’an”, yani Kur’an’ın kalbi kabul edilmesi ve peygamberimizin “Ölülerinize okuyun” tavsiyesi çok etkili olmuş görünüyor.
Surenin Kur’an’ın kalbi olması ile ilgili birkaç yorum okudum ancak en çok Râzî’nin yorumunu beğendim. Bakın nasıl anlatıyor:
"O sırada(ölüm sırasında) lisanın kuvveti zayıftır, dermandan düşmüştür. Fakat kalp bütün varlığıyla Allah'a yönelir. Öyleyse bu esnada ona, kalbinin kuvvetini artıracak, tasdikini kuvvetlendirecek, iman gücünü artıracak bir şey okunmalıdır. İşte Yasin suresinde bütün bu özellikler bulunmaktadır. Çünkü onda yeniden dirilme, Kıyamet halleri, eski milletlerin durumları, sonlarının beyanı, kaderin ispatı, kulların üstünlüklerinin Allah Teala'ya dayandığı, Allah’ın birliğinin ispatı, Allah'ın zıddı, ortağı bulunmadığının açıklanması, kıyamet alâmetleri, yeniden dirilme ve haşrin gerçekleşmesi, Arasat'ta Allah’ın huzurunda toplanma, hesap, ceza, hesaptan sonra dönülecek yerler gibi bir çok konu vardır. Bütün bu ve benzeri özelliklerin bulunduğu Yasin Suresinin okunması, kişide bütün bu hallerin hatıratını yeniler ve dinin temel konularına karşı uyarıda bulunur, kabir ve kıyamet hallerinden kendisini bekleyen şeyleri hatırlatır."
Bana ilginç gelen diğer bir yorum da Yasin kelimesini oluşturan Ya ve Sin harflerinin ebced hesabı ile toplamı, kalp kelimesindeki harflerle aynı olması.. Açıkçası bunlara ne ilgim var, ne de merak ediyorum, ancak ilginç bir tespit olduğunu kabul etmek isterim.
Kalp meselesi ile ilgili etraflıca araştırma yapmadığım için kendi yorumumu yazmayı doğru bulmuyorum.
“Ölülerinize okuyunuz” tavsiyesi de üzerinde durmaya değer. Yasin’i ölmek üzere olanlara mı, yoksa ölenlere mi okunması gerektiği ihtilaf konusudur. Mesela Kur’an Yolu Tefsiri ilkini tercih etmiş.. Ben ölmek üzere olan birkaç kişiye Yasin okudum. Bir keresinde adam ertesi gün ölünce espri konusu oldu. “Hocam adamı öldürdün” diye.. Bunun şakası olmaz ama bizim insanımız yapıyor maalesef..
Ölmek üzere olana Yasin okunmasının şöyle bir mantığı var: Sen ölüyorsun ancak hayat bitmiyor, yeniden diriliş var. Bak bu bu sure bunu anlatıyor. Maneviyatını güçlü tut, inşallah öldükten sonra rahat bir hayat yaşayacaksın..
Diğer taraftan ölmek üzere olan bir insana “rahatça ölsün” diye sure okumak da üzerinde durulması gereken bir konu.. Muhtemelen modern insan bunu çok moral bozucu olarak bulacaktır. Ben bir ara müftülüğümüzün Manevi Destek/Rehber sorumlusu idim. Bu konuda çok fazla seminere katıldım. Bu vesile ile epeyce malumat sahibi oldum. Psikologlar bize ölümcül hastaların yanında ölümden bahsetmeyin, daha güzel, moralini yüksek tutmaya yönelik şeyler söyleyin dediler. Bir de işin bu tarafı var.
Öldükten sonra sevap amaçlı olarak okunması konusu ise epeyce sıkıntılı.. Zira surenin bir ayetinde Kur’an’ın hayatta olanlar için uyarı olmasından bahsediliyor, ancak biz tam bir tezat teşkil edecek şekilde kalkıp bu sureyi ölülere okuyoruz. Ölüler için Kur’an okunması ve bağışlanması peygamberimizin bir uygulaması olmasa da ehli sünnet alimleri cevaz vermişler. Bunda amaç tabii ki insanları Kur’an okumaya teşvik ve ölenlerin hatırlanması.. Kötü bir şey değil ancak din adına sadece bunu yapanların olması insanı üzüyor. Benden çok fazla ölüler için Yasin okumamı istiyorlar. Başlangıçta hem maaşımız düşük olduğu, hem de cemaatle ters düşmeyi göze alamadığım için okumak zorunda kalıyordum, ancak uzun süredir okumuyorum. Okumak zorunda kalırsam para almıyorum. Benim bir şartım var: Dinleyeceksen okurum.. Bunu bir keresinde sosyetik bir bayana söylediğimde bir dövmediği kalmıştı. Ne yani, ben senin geçmişine Kur’an okumak zorunda mıyım? Dinlersen belki fayda verir, onu da yapmak nefsine ağır geliyorsa kusura bakma..
İslam Ansiklopedisi’nde Bekir Topaloğlu hoca bu rivayet için zayıf demiş.. Yani ölülerinize Yasin Suresi okuyun rivayeti zayıfmış.. Alimlerimiz zayıf hadisle de amel edilmesinin uygun olacağını söylüyor. Vaazda da söylediğim gibi ölülere şarkı türkü söyleyecek halimiz yok, ya dua okuyacağız, ya da dua niyetine sure okuyacağız. Keşke bunları anlayarak okusak da ölmeden önce kalplerimiz dirilse.. Başkalarının duasına kalmadan kendimiz için güzel ameller yapsak.. Ben Yasin Suresi’ni anlatarak üzerime düşeni yaptım, gerisi cemaate kalmış..

17/08/2023

AHİRET: EBEDİ YURDUMUZ
Muhterem Müslümanlar!
Geçici olan şu dünyada hepimiz birer yolcuyuz.
Rabbimizin takdir ettiği kadar bir ömür sürüp, sonra
da ebedi olan ahirete göç edeceğiz. Ahiret, dünyada
yapıp ettiklerimizin karşılığını bulacağımız ebedi
yurdumuzun adıdır. Ahirete iman ise altı iman
esasından biridir.
Aziz Müminler!
Kıyamet mutlaka vuku bulacak, dünya hayatı
bütün çekiciliği ve cazibesine rağmen bir gün sona
erecektir. Bütün insanlar mahşerde Cenâb-ı Hakk’ın
huzurunda toplanacak, günahlarımız ve sevaplarımız
Mîzan adı verilen şaşmaz terazide tartılacaktır. Amel
defterimiz önümüze açılacak,
ْ
!oku Kitabını
Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin
yeter.”1 denilecektir. Dünyada iman edip salih amel
işleyenler ve güzel ahlakı düstur edinenler, Allah’ın
rahmetine nail olacak ve cennete gireceklerdir. Bu
hayatta sorumluluklarını ihmal edenler ise
karşılığında cehennemde cezalarını çekeceklerdir.
Kıymetli Müslümanlar!
Ahirete iman, dünya hayatımıza yön vermelidir.
Hesap bilinci, bizi kötülüklerden alıkoymalı,
iyiliklere yönlendirmelidir. Ebedi bir hayat
düşüncesi, özümüzle, sözümüzle ve yaşantımızla bizi
iyi bir insan, ideal bir mümin kılmalıdır. Peygamber
Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde şöyle
buyurmaktadır: “Allah’a ve ahiret gününe iman
eden, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret
gününe iman eden, misafirine ikramda bulunsun.
Allah’a ve ahiret gününe iman eden, ya hayır
söylesin ya da sussun!”2
Değerli Müminler!
Ahirete iman eden mümin, kendisiyle, ailesiyle,
çevresiyle, canlı cansız bütün yaratılmışlarla barışık
yaşar. Onun elinden ve dilinden hiç kimseye zarar
gelmez. O, bir başkasının malına, canına, iffet ve
onuruna kastedemez.
Hesap gününe inanan mümin, eşine iyi
davranır. Evlatlarından şefkat ve merhameti
esirgemez. Anne-babasının duasını almanın ve
rızalarını kazanmanın gayretinde olur. Akraba ve
komşularının hakkını gözetir. Yetime, yoksula, dara
düşene el uzatır.
Ebedi hayata iman eden mümin, kötülüklerden
uzak durur. Kin, ihtiras, haset ve düşmanlık gibi
olumsuz duygularla hareket etmez. Kul ve kamu
hakkı yemez. Kazancına haram bulaştırmaz. Huzuru
ve mutluluğu, mal ve mülkte, makam ve mevkide,
şan ve şöhrette değil, Allah’a imanda, ibadetlerin
hazzında ve ahlakın güzelliğinde arar.
Aziz Müslümanlar!
Bu dünyada ne ekersek ahirette onu biçeceğiz.
Dünyada iyilik adına ne yaparsak ahirette onu
göreceğiz. Dünyada hayır ve sadaka adına ne
verirsek ahirette onu bulacağız. Öyleyse dünya
hayatının geçici hevesleri bize ahireti unutturmasın.
Rabbimizin, “Ey insanlar! Şüphesiz Allah’ın vaadi
gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın…”3
uyarısı aklımızdan çıkmasın. Ahirette bizi mahcup
edecek her türlü söz ve davranıştan sakınalım.
Unutmayalım ki, Rabbimiz, bizleri yaptıklarımızdan
ve yapma imkânına sahip olduğumuz halde
yapmadıklarımızdan da hesaba çekecektir.
Hutbemi bir ayet mealiyle bitiriyorum:
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten
sakının ve herkes, ahirete önceden ne göndermiş
olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten
sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan
hakkıyla haberdardır.”4
1
İsrâ, 17/14.
2 Buhârî, Edeb, 3.
3 Fâtır, 35/5.
4 Haşr, 59/18.

11/08/2023

CENAZE NAMAZINDA NEDEN “VE CELLE SENÊKE” DUASINI OKUYORUZ?
Subhaneke duası benim anlamakta güçlük çektiğim ve zaman içinde anladığım bir duadır. Bugün bu konuda yeni bir bilgi daha öğrendim. Fırsattan istifade önce kısaca anlamını vereyim, daha sonra öğrendiğim bilgiyi aktarmak istiyorum:
• Allah'ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın.
• Seni daima böyle tenzih eder ve överim.
• Senin adın mübarektir.
• Varlığın her şeyden üstündür.
• Senden başka ilah yoktur.
Anlamı kısaca böyle.. Ancak birçok insanın merak ettiği bir konu var. O da şu: “ve celle senêüke” ifadesini neden namazlarda okumuyoruz da cenaze namazında okuyoruz? Bazen imamlarımız da özellikle bu ifadeyi okumamız konusunda hatırlatma yaparlar. Benim bunu öğrenmem kolay olmadı. Eskiden internet çok yaygın değildi. Çevremdeki insanların dini bilgisi de ilmihalin ötesine geçmiyordu. Ben ise çok meraklı idim. Araya araya, sora sora doğrusunu öğrendim. Sebebi şuymuş: Hanefi mezhebi “ve celle senêüke/senin şanın yücedir” ifadesi mütevatir ve meşhur rivayetlerde geçmediği için namazlarda söylememenin daha doğru olacağı kanaatine varmış.. Ancak cenaze namazı gerçek bir namaz olmadığı, dua olduğu için burada okumanın bir sakıncası yoktur demişlerdir. Bunu daha önce yazmıştım, belki denk gelenler olmuş olabilir.
Buna bugün yeni bir bilgi daha eklendi. Bursa’dan bir dostum arayıp söyledi. Kendisi Arapça konusunda üstad olan Prof.Dr.Mehmet Yalar hocaya sormuş.. O şu mealde bir bilgi vermiş: “Vecelle senêüke”, yani senin şanın yücedir demek, cenaze namazına çok uygun bir duadır. Zira yakını ölen bir kişi yaratan, yaşatan ve öldüren varlığın Allah Celle Celelühü olduğunu bir kez daha iyice anlar. Ve “senin şanın çok yücedir Allahım” diye bunu kabullenmiş olur. Gerçekten çok etkileyici bir yorum. Demek ki cenaze namazında özellikle vurgulanmasının bir sebebi varmış.. Bize ayrıntı, hatta gereksiz gibi görünen bir cümlenin altında büyük bir felsefe ve teslimiyet yatıyormuş.. Bazı modernistler Kur’an’da olmayan her şeyi değersizleştirmeye çalıyor ama biz atalarımızın ruh inceliğinden ve anlayışından gittikçe uzaklaşıyoruz maalesef..
Bakalım Subhaneke ile ilgili daha neler öğreneceğiz, gördüğünüz gibi öğrenmenin sonu yok.

14/02/2023
02/01/2023

Ashab-ı Suffa'nın izinden giden, kalpleri mescidlere bağlı gençlerin sayılarını ziyadeleştir Allah’ım(cc)..

30/12/2022
Photos from Diyanet TV's post 30/12/2022
27/12/2022

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla...
İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.
Âl-i İmrân Sûresi, 104

17/12/2022

ÖNEMLI NOT
Namazın olmazsa olmaz rukunları vardır. Mesela,kıyam, ruku, secde vs. bunlar keyfi terkedilip de sandalye, tabure gibi eşyaların üzerinde mazeretsiz olarak namaz kılmak caiz değildir. Bu yüzden camilerimizin çoğu tabure, sandalye doluyor... Keyfi olan bu hadise caiz değildir (geçerli mazeret, hastalık, sandalyeye bağımlılık, hareketsiz yolculuk vs. zorunlu durumlar hariç). Hem Cami cemaatinin huşusunu bozuyor, hem de mescidi mescit hükmünden çıkartıyor.Dolayısıyla hadisin içeriğinde sandalye vs. de yoktur. Ancak İslam kolaylık dinidir. Zorunlu sebepler müstesna tabure ve sandalyeden kaçınmalıdır. Hadisin gereği olarak İhtiyace binaen ayakları uzatarak yerde namaz kılınmalıdır...

16/12/2022

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla...⠀
Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan rabbinize
kulluk edin ki, sakınabilesiniz. ⠀

Bakara Sûresi, 21

Photos from Türkiye Diyanet Vakfı's post 13/12/2022
03/12/2022

Engelli olmak eksiklik olmadığı gibi sağlıklı olmak da üstünlük sebebi değildir. Hayatın tüm alanlarında yer alarak toplumumuzun göz bebeği olan engelli kardeşlerimize göstereceğimiz ilgi ve farkındalığın, toplumsal huzura vesile olması dileğiyle.

30/11/2022
26/11/2022

Geçtiğimiz günlerde Japonya'da açılışı yapılan "Tsushima Ayasofya Camii ve Külliyesi"nin daha önce kumarhane olarak işletildiği ve Müslümanlar tarafından satın alınıp camiye çevrildiği öğrenildi.

Daily İslamist

26/11/2022

Dede ile torun camide ☺️

24/11/2022

“Ben muallim olarak gönderildim” buyuran Hz. Peygamberimizin varisleri ve şuurlu gençlerin yetiştirilmesi konusunda ulvi görevi ifa eden tüm öğretmenlerimizin 'nü tebrik ederiz.

15/11/2022
15/11/2022

Hz. Ömer (r.a) cemaatle namaza dururken, “Ey insanlar! Saflarınızı düzeltin; Allah, sizin meleklere benzemenizi istiyor” dedikten sonra 165. ayeti (ve innâ le-nahnu’s-sâffûn) okuduğu, safların iyice düzeltildiğini görünce namaza başladığı rivayet edilir.

13/11/2022

04/11/2022

➡️ Cuma Hutbesi: ❝Hayat Rehberimiz Kur'an❞ - 04 Kasım 2022

Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Şüphesiz bu Kur’an en doğru olana iletir; dünya ve ahiret için yararlı işler yapan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.”1

Okuduğum hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Sözlerin en doğrusu, Allah’ın Kitabı; hâl ve tavrın en güzeli ise Muhammed’in hâl ve tavrıdır.”2

Aziz Müminler!

Rahman ve Rahim olan Allah, insanı yarattı. Ona okumayı ve öğrenmeyi nasip etti. Kullarının aklını ve kalbini, vahiyle, imanla, ahlâkî öğütlerle besledi. İslam’ın iyice kavranabilmesi için son peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’i ve hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’i lütfetti.

Kıymetli Müslümanlar!

Kur’an, hidayettir; dünyada yolunu kaybetmek istemeyenlere, dine uygun yaşamaya çalışanlara, muttakîlere bir rehberdir. Kur’an, beyandır; insanlara Yüce Allah’ın isim ve sıfatlarını, dinimizin hükümlerini açıklayan bir kılavuzdur. Kur’an, Furkân’dır; doğruyla yanlışı birbirinden ayıran, gerçeklerin fark edilmesini sağlayan Kelâmullah’tır. Kur’an, şifa ve rahmettir; dertli gönüllere deva, suya muhtaç iklimlere bolluk ve berekettir.

Değerli Müminler!

Kur’an, geceyi ve gündüzü, karayı ve denizi, doğumu ve ölümü birer ibret kaynağı olarak düşünmemizi ister. “Hayvanlarda sizin için elbette ibret vardır”3 buyurarak, karıncadan, arıdan, örümcekten ve diğerlerinden ibret almamızı tavsiye eder. Geçmiş ümmetlerin başından geçen hadiselerden çarpıcı kesitler sunar bizlere. Peygamberlerin yaşadığı zorlukları ve Allah’a yakarışlarını anlatarak şöyle buyurur: “Onların kıssalarında akıl sahipleri için elbette ibret vardır.”4

Aziz Müslümanlar!

Kur’an-ı Kerim’i okuyan Müslüman, Hz. İbrahîm’in emsalsiz tevhid mücadelesini görecek ve Allah’ın birliğine iman ettiğine bir kez daha sevinecektir. Karşılaştığı her türlü zorluk ve eziyete göğüs geren Hz. Mûsâ’nın azmini örnek alacaktır. Yûsuf aleyhisselâmın kendisini haramdan nasıl koruduğunu, Îsâ aleyhisselâmın Allah’ın verdiği mucizelerle insanlığı nasıl müjdelediğini öğrenecektir. Allah Resûlü’nün vahiyle yoğrulan hayatından, ayetlerle şekillenen ahlâkından muazzam dersler çıkaracaktır.

Saygıdeğer Müminler!

Ecdadımız, Allah kelâmının en üstün tutulması uğruna ömürlerini vakfettiler. Bütün dünya nimetleri ellerinin altında olsa da, Mushaf-ı Şerîf’i baş tacı kıldılar. Evlatlarının eğitimine Allah’ın adıyla, kitabının Fatiha’sıyla başladılar. Her gece yatmadan önce okuduğumuz Âmenerrasûlü’nün ilk cümlesini oluşturan “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene inandı; müminler de inandılar”5 ifadesinin sırrına mazhar olmaya çalıştılar.

Kıymetli Müminler!

Kur’an-ı Kerim ile bağlarımızı diri tutalım. Okuduğumuz ayetlerin anlamlarını da öğrenmeye çalışalım. Çocuklarımızın yazın öğrendiklerini kışın unutmamaları için onlara yardımcı olalım. Kur’an okuma ve anlama becerilerini tekrar ettirelim onlara. "Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerdir”6 buyuran Peygamber Efendimizin sözünden ibret ve ilham alalım. Kur’an öğrenmeye ve öğretmeye ayrılan her saniyenin, hatta her anın, Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olduğunu unutmayalım. Hutbeme son verirken, Cenâb-ı Hakk’ın bize bahşettiği imandan ve Kur’an’dan kıyamete dek nesillerimizi de mahrum etmemesini niyaz ediyorum.

1 İsrâ, 17/9.
2 Nesâî, Îdeyn, 22.
3 Nahl, 16/66.
4 Yûsuf, 12/111.
5 Bakara, 2/285.
6 Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 15.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

30/10/2022

Soru: Müslüman kadın gayrimüslim bir erkekle evlenebilir mi?
Cevap: Müslüman bir kadının müşrik ve dinsiz erkeklerle evleneneyeceği Kur'an Kerim'de açık bir şekilde vurgulanmıştır:"... İman etmedikleri sürece, Allah'a ortak koşan erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. Allah'a ortak koşan hür erkek hoşunuza gitse de iman eden bir köle ondan daha hayırlıdır." Müslüman kadınların Ehli kitap erkeklerle evlenmesi konusunda ise; İslam alimleri, Mekke'den Medine'ye hicret edip gelen kadınlar hakkında nazil olan Mümtehine suresinin 10. ayetinden hareketle, Müslüman bir kadının gayrimüslim erkekle evlenemeyeceğini ifade etmişlerdir.
Günümüze kadar İslam bilginleri arasında Müslüman kadınların gayri müslim erkeklerle evlenemeyecekleri konusunda herhangi bir görüş ayrılığı olmamış, aksine bu konuda icma oluşmuştur.
Din İşleri Yüksek Kurulu Fetvalar Kitabı sayfa 416

Photos from Çiğli İlçe Müftülüğü's post 25/10/2022

Videos (show all)

Şehri Kur'an hoşgeldin..
Şimdi ikindi vakti haydi kurtuluşa......
Eğitime devam...

Website