Şamanizm

KAMLARIN DAVULU -
CANLI EVRENDE CANLARIN DAĞILIŞI
ATALAR çağında kam davullarının derisinin üzerine çizilen görüntüler İskandinavya'dan Orta Asya'ya kadar uzanan bir bölgede yaşamış olan Türklerin antropomorfik, demeli canlı bir evrenin tasvir ettiklerine tanık oluyoruz.
Tüm evrenin simgesi olan davulun yuvarlak yüzeyi üzerinde haç simgesinin biçimini alan EVRENSEL İnsan'ın kolları açık antropomorf imgesiyle kaplanmıştır. Şaman halkları davula vurarak üretilen titreşimleri doğanın en güçlü ve büyülü seslerin yankıları olarak algılıyordu. DAVUL gerçekten de şamanı üst veya alt dünyaya aktarmak gibi sihirli güçlerle donatılmıştı. Davul dünya, ay, bereket, yağmur, gök gürültüsü, kalp atışı ile ilişkilidir. Dünyanın göbeğinde, gökyüzünü yeryüzüne bağlayan “evrenin direği" olarak devreye giren yaşam ağacı bulunur.
DAVULUN ortasında kollarını yatay yöne uzatan Tengri simgesi evrenin bir kişi kılığına girmiş kozmik adam olduğu düşüncesini yansıtır.
KOLLARIN üzerindeki boşluk kosmolojik unsurlarıyla birlikte gökyüzüdür.
Kolların altında ise, davuluyla hareket eden kam da dahil olmak üzere hayvanların ve insanların devindiği yerküresi bulunur.
KAM DAVULU:
1) GÖGÜN DİREĞİ: Gök kubbeyi taşıyan kutsal direk. Direğin bir ucunda “uçmağ” diğer ucunda “kızıl tamu” bulunmaktadır.
2) YER-GÖK DİREĞİ: Gök ile yeri ayıran Yaşam ağacı
3) UÇMAĞ: Ya da “Yukarı Gök” yani cennetin olduğu yer, Gök Tanrı’nın bulunduğu yerdir. İyi kişilerin ve savaşta ölenlerin tinleri buraya yükselir.
4) KIZIL TAMU: “Aşağı Gök” yani cehennem olarak bilinen yer. Yerin yedi kat altındadır, Orada Erlik Han adındaki cezalandırıcı oturur. Kötü kişilerin tinleri, arınıncaya kadar Albız tarafından oraya götürülür.
5) ATLAR: Türk kültüründe önemli bir yeri olan varlıklar da kam davulunda tasvir edilmiştir.
6) SUNGUR: Pek çok Türk aşiretinin ongun hayvanı olan sungur kuşları.
7) ALAGEYİK: Yine Türk Kültüründe önemli bir yere sahip pek çok tamgada görülen ve bir çok boy tarafından ongun yapılan canlı.
😎 DOĞA ANA: Türklər icin doga kutsaldir
Doğanın bir ruhu olduğuna inanılır.
Doğa ana tasvirinin de kam davulu üzerinde neden bulunduğu açıkça anlaşılıyor.
9) TÜRK TURAN BİRLİĞİ: Turklerde birlik ve beraberlik çok önemlidir. Türk ve Turani topluluklar hangi devirde birleşmiş, birlik olmuşlarsa ortaya büyük devletler, büyük imparatorluklar çıkmış, birlik olan boylar yüksek medeniyetler kurmuşlardır. Bu sembolde de birliğin bir olmanın önemine dikkat çekiliyor.
10) GÖKYÜZÜ: Türkler tarafından kutsal sayılan ve Gök Bayrağa rengini veren, Türk’ün rengi olan mavilik.
11) GÜNEŞ VE YILDIZLAR: Türk kültüründe önemli bir yere sahip simgelerdir.

Umudun, barışın ve baharın adıdır Hıdırellez. Yeniden doğuşun müjdecisidir .Tüm umutlarımızın gerçekleşmesi dileğiyle, Hıdırellez Bayramımız Türk Dünyasına ve İnsanlığa kutlu olsun

Eski Bir Kam Duası: HIDIRELLEZ DUASI
Sevdiğim ve sevebileceğim kim varsa, kendim dahil sağlığı iyi olsun..
Teni sıcak kalsın, enerjisi dışarı taşsın...
Sevdikleriyle bir arada olsun...
Kolu koluna değsin, gözü gözlerinin içine baksın, lafları birbiriyle başlasın...
Nesi varsa bölüşecek birisi olsun, nesi yoksa bulup getirecek biri olsun...
Bu birileri az ama öz olsun, bazıları dünyada tek olsun...
Sevgisinin tamamını ona harcasın...
Sevmekten bıkıp usanmayacağı biri olsun...
Onun yeri ayrı olsun, ama yalan söylemesin...
O her şeyine, her haline tek tanık olsun; bir hareketiyle güldüren, bir hareketiyle ağlatan olsun...
Duyguların hepsi onda olsun, kalbi buna teslim olsun...
Bütün şarkılar ona olsun, aşık olsun...
Yapmaktan bıkıp usanmayacağı bir işi olsun...
İbadet eder gibi, kutlama yapar gibi, her gün bu işini yapıp dursun...
Yaptıkça daha iyi yaptığını görsün, daha iyi yaptıkça bunu başkaları da görsün...
Neşesi bol olsun, mutlu olsun, mutlu etsin; neşelenmek nedir bilsin, bildirsin...
İçindeki heyecan hep sürsün...
Duydukları, gördükleri ona kahkahalar attırsın...
Gürültü yapsın, saçma şeyler söylesin...
Çocuklukta en şımardığı ana gitsin-gelsin ama nereye gidip-geldiği bilinmesin...
Değiştirmek istedikleri değişsin, eskileri atsın, ruhunu havalandırsın...
Kapıda hep kamyonu dursun; istediği yere taşınsın...
Kendinden taşınmak isterse, içindeki güç ve dışındaki sevgi ona yardımcı olsun...
Her gün bir sürprizi ve mucizesi olsun...
Öyle tahmin edilmeyen şeyler olsun ki, bu hayatın zekasını anlatsın...
Bir hayali gerçek olunca; bir hayale gözünü yumsun...
Hayalini kendinden saklamasın, korkmasın...
Her anında sevgiyle olsun, sevgi versin...

🇹🇷 🇹🇲🇰🇿🇰🇬 🇹🇷🇦🇿🇹🇲🇺🇿🇰🇿🇰🇬🇭🇺🤘🐺🐎Hıdırellez-Orta Asya, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanlar'da kutlanan 5 Mayıs günü gecesi kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelen ve 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece Hıdırellez Hızır Atamızın kutsallaşan Şaman yaz Bayramıdır https://tr.wikipedia.org/wiki/Hıdırellez

Hıdırellez-Orta Asya, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanlar'da kutlanan 5 Mayıs günü gecesi kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelen ve 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece Hıdırellez Hızır Atamızın kutsallaşan Şaman yaz Bayramıdır https://tr.wikipedia.org/wiki/Hıdırellez

Şaman davulu ile Hun Türk kızı… Macaristan 🇭🇺 (Hungaria )

Xakasiyada şamanizm

Şamanizm həmişə Xakasiya cəmiyyətinin həyatında mühüm rol oynamışdır. Sənət qruplarına rəhbərlik etmək, xəstəlikləri müalicə etmək, doğmamış uşaqların ruhunu gətirmək və ya mərhumun ruhunu o biri dünyaya müşayiət etmək tətbiq olunur.

Xakas şamanizminin hədiyyəsi irsi olaraq keçir: Yerli rəvayətlərə görə, əcdadlar öz nəsillərindən birini seçib onlara təlimat verirlər. İtaətsizlik etməyə cəsarət edənlər xəstəlik, uğursuzluq və əzablı ölümlə şiddətli cəzalandırılacaqlar.

Xakaslar hər bir canlının ruhu olduğuna inanırlar. Xakas dünyagörüşündə insan həyatında tanrılar və əcdadların ruhları ilə yanaşı dağlar, çaylar, çöllər və səma iştirak edir.

Şamanlar inancları ilə bağlı səmimidirlər və bir çox insanın onların köməyinə ehtiyacı var: Hər il yüzlərlə insan Xakasiyada öz ayinlərinə şahidlik etmək üçün toplaşır.

“Epos qəhrəmanlarında qeyri-səlislik” adlı kitab işıq üzü görüb
AMEA Folklor İnstitutunun direktoru, akademik Muxtar Kazımoğlu-İmanovun “Epos qəhrəmanlarında qeyri-səlislik” kitabı çapdan çıxıb.
Kitabda “Dədə Qorqud” və “Koroğlu” eposları qeyri-səlis məntiq baxımından araşdırmaya cəlb olunub, həmçinin qeyri-səlis məntiq çoxluqları kontekstində epik şeir və epos, roman və epos səsləşmələrinə də müəyyən qədər diqqət yetirilib.
“Elm və təhsil” nəşriyyatında işıq üzü görən kitabın redaktoru akademik Kamal Abdulla, rəyçisi isə AMEA-nın müxbir üzvü Rafiq Əliyevdir.

ONGON-ONGUN
Ölmüş Ata Şamanların ruhlarını sembolize eden “Oyuncaklara” Ongun adı verilir. Oyuncak adı Oyun kelimesinden gelir ve Oyun Şaman demektir. Şamanlar bu Ongunları Ata Ruhları ile iletişime geçip, sağaltım yapmak için kullanır. Ongun “İyileştirici, Sağaltıcı” anlamına geldiği gibi “Tamamlanma, Bütünlenme” anlamına da gelir. Onmak, Onarmak, gibi kelimelerin kökenidir. Ongun Eril bir isimdir. Moğol dilinde Ongon, Saf, Arı, Temiz, Parlak Ruh anlamına gelir. Türkçede 3. Tekil Şahıs olarak kullandığımız “O ve Onlar” ve sayı olarak kullandığımız “On” kelimeleri ile de bağı vardır. Nuray Bilgili

BİR ŞAMAN ÖĞRETİSİ ŞÖYLE DER:
Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz...
Nehirler kendi suyunu içemez.
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez.
Güneş kendisi için ısıtmaz.
Ay kendisi için parlamaz.
Çiçekler kendileri için kokmaz.
Toprak kendisi için doğurmaz.
Rüzgar kendisi için esmez.
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz.
Doğanın anayasasında ilk madde şudur:
Her şey birbiri için yaşar!
Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur...
Eski çağlarda yürürlükte olan bir anlayıştı bu.
Bütünlüğü anlatırdı, özü iki cümleydi:
"Ben, biz olduğumuz zaman ben olurum."
"Ben, ben olduğum için sen, sensin."
Kam Davulu
TELEGRAM KANALIMIZA DAVETLİSİNİZ
https://t.me/bilgiselalesi

🇹🇲🇰🇿🇰🇬 🇹🇷🇦🇿🇹🇲🇺🇿🇰🇿🇰🇬🇭🇺🤘🐺🐎Resimdeki Saka Cumhuriyeti, Kuzeydoğu Sibirya'dan bir Saka-Türk KAM (şaman).
Saka-Türk toplulukları genellikle kısrak ve ren geyiği sütü, tereyağı ve at yağlı darı lapası ile beslenmektedir.

Şamanların inancına görə kainat 3 hissədən ibarətdir. Göy parlaqdır. Orada, yaxşılıq, gözəllik və xoşbəxtlik var. Hərfi mənada cənnət deməkdir. 17 mərtəbədən ibarətdir. Ən böyük Tanrı Ülgen, həyat yoldaşı və uşaqları və ona bağlı olan yaxşı ruhlar orada yaşayır.
Yer insanların yaşadıqları yerdir.
Yeraltı isə qaranlıqdır. Şərin, bədbəxtliyin, çirkinliyin hökm sürdüyü yerdir. Buna görə də cəhənnəm deməkdir. Ahmet Seyrekin hazırladığı bu kitabda türk sivilizasiyasından, qədim türklərin inancından, şamanizmdən bəhs edilir.

Od Başında oturur bir Kam
Alkışını yapar karanlıklarda
Kam Türe vurduğunda
Karanlık ruhlar kaybolduğunda
Gökbörü ulur ay ışığında
Bin selam olsun Atalara ..

Çok bilge bir Türk olan Abdulkadir İNAN'ıň iki betiğini aldım. Eň yakın zamânda okuyacağım.
(Şuna emînim ki şu ân Abdulkadir İNAN gibi değerli bir Türk bilgesini bile "O, hîçbir şey bilmiyor." deyip karalayanlar vardır. Zâten daha öňce de Başkurtlarıň başka bir bilgesini karaladıklarına tanık olmuştum. Neyse, o kişileri daha öňce önemsemediğim gibi yine önemsemeyeceğim.)

https://tr.wikipedia.org/wiki/H%C4%B1d%C4%B1rellez

Hıdırellez - Vikipedi Hıdırellez ya da Hıdrellez, Orta Asya, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanlar'da kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hakimi olduğuna inan...

Türklük siziň bedeniňizdir, bizimse hem bedenimiz hem rûhumuzdur.
Siz "Türklük bedenimiz, İslâmiyet rûhumuzdur dersiňiz." Bizse size tabiî ki de saygı duyarız. Ancak siz de ülkücü olduğuňuzu söyleseňiz de biz de ülkücü olduğumuzu söylesek de siziňle bizim ülkülerimiz farklıdır, yolumuz farklıdır, rûhumuz farklıdır.
Biz siziňle ülküdaş değiliz, yoldaş değiliz, ruhtaş hîç değiliz.
Sâdece biz Türkçüler değil Gagavuzlar da Hakaslar da Altaylar da Sahalar da Tuvalar da siziňle ruhtaş değil. Çünkü siz "İslâmiyet rûhumuzdur." diyorsuňuz. O soydaşlarımız Müslüman değil, o soydaşlarımızıň rûhu İslâmiyet değil; siziňse rûhuňuz İslâmiyet ve bu durumda soydaşlarımızla rûhtaş olmamış oluyorsuňuz...
Yaňlış aňlaşılmasın, kimseniň inancına ve görüşüne karışmıyorum. Sâdece kendi çözümlememi paylaşıyorum ve çıkardığım şu soňucu özellikle paylaşmak istiyorum:
"Ülkücüler" adı üstünde ülkücüdür. Türkçüler de ülkücüdür, yâni ideâlisttir. Ancak ülkücüleriň göňül verdiği ülkü "Türk-İslâmcılık" iken Türkçüleriň ülküsü "Türkçülük-Tûrancılık"tır.
(Bu arada belirtmek isterim ki Kızılkam kimseyle tartışmayacak ve "küfür, argo, hakâret, tehdit" içerikli yorumlarıň hepsini silecek, "suç sayılabilecek" yorumlarıň hepsini silecek, yazım ve noktalama kurallarına uygun olmayan yorumlarıň bâzılarını silecek ve bir de aňlatım bozukluğu olan yorumlarıň bâzılarını silecek.)

Asya-Avrupa Şaman Haritası
1. Saamlar
2. Samoyedler-Nenetsler, Enetsler.
3. On Ogurlar.
4. İtelmenler, Yukagirler.
5. Aleutlar.
6. Ayniler.
7. Nepalişler.
8. Moğol yarım grupları.
9. Hakaslar, Sahalar, Şorlar, Teleütler.
10. Evenkler.
11. Evenler.
Kaynak: Ana Hatlarıyla Türk Şamanlığı, Prof. Dr. Fuzūlî BAYAT.

ŞAMAN DAVULU
Eski Türklerde, Şaman (Kam)'ın yer altına iniş ya da gökyüzüne yükselme ayinlerinde kötü ruhları kovmak amacıyla kullandığı davulun ritüel bakımından önemli bir yeri vardır. Hatta ayinler için gerekli olan nesnelerin en önemlisi davuldur. Davulun sesi, şamanın transa geçmesini sağlar. Davul, şamanın dikkatini ruhun içsel yolculuğuna yönlendirirken onu yoğun ruhsal bir aleme sokar.
Eski Türk geleneğinde yalnızca üstat olan yaşlı bir şaman, genç şaman adayını belirler ve ona davul verir. Yaşlı şaman, genç şamanı bir dağa ya da bozkıra götürür ve ona şaman elbisesi giydirdikten sonra bir davul verir. Bu davul, Türk geleneğine bağlı kalınarak ata ruhlarından alınan ilhama veya şamanın hizmetinde bulunduğu ruhun isteğine göre yapılır. Şaman, hiçbir zaman kendi isteğiyle davul yaptıramaz ve koruyucu ruhların kabulü olmadan bir davulu kullanamaz. Üstat şamanlar davul yapma emrini şamana ömrü boyunca kaç davul kullanacağını söyleyen Mustağ (Buzdağ)'dan alır. Söylenen sayı tamamlanınca şamanın ömrü de tükenmiş olur. Şaman ölünce veya yaşlılık nedeniyle şamanlığı bırakınca davulu parçalanıp ormandaki bir ağaca asılır. Kam da öldüğünde bu ağacın altına gömülür. Ayrıca, derisi zarar gören davul yenilenir ve eski deri de ormanda bir ağaca asılır.
Davul derisi üzerine çizilen resimler simgesel nitelik taşır. Bu simgesel nitelikli betimlemeler, ayin sırasında gerçekleştirilen kurban törenlerini yansıtır. Şaman, davulun yüzeyindeki resimleri ezip toz haline getirdiği yumuşak taşlardan elde ettiği boyalarla çizer. Renklerde daha çok simgesel bakımdan önemi bulunan kırmızı ve beyaz kullanır. Davulun üzerine çizilen resimlerde kozmik alem yansıtılır. Davulu iki yatay olarak ikiye ayıran çizginin yukarısındaki baş kısmının iki yanında güneş ve ayı temsil eden iki daire ve ayrıca yıldızlar yer alır. Yay şeklindeki kalın çizgiler, ebekuşağını temsil eder. Ebekuşağının altında kutsal kayın ağacı ve geyikler sıralanır. Bunlardan başka dünyadaki ve yer altındaki kötü ruhları, kurbanlık hayvanların resimleri bulunur.

GÖK TANRI İNANCI
Şamanizm Adıyla Örtülen Tengricilik
Yazar: Arif Cengiz Erman
Gök Tanrı inancının Türklerin ve dünyanın en eski Tek Tanrılı inancı olduğunu ve sonradan türetilen bağnaz/doğmatik semitik dinlerin Gök Tanrı inancından bozulan kopyeler olduğunu kanıtlarıyla ortaya konuyor kitapta.
Türkler,Yaratıcıyı kişilikçi ,gökte oturan otoriter kral “ alllah /god/ yehova” gibi anlamamışlar.Sonsuzluğu kaplayan Gök/Evren ,Ulu TİN /ruh/enerji olarak anlamışlar.Sonsuzluğu kaplayan Ulu Tin/Gök ,her şeyin içinde ve özünde mevcuttur.Onun için Türklerde herşey canlı/tinlidir/enerjilidir.Ve herşeyin tini/ruhu vardır.
Dolayısıyla insan,yer ve gök arası herşey ,doğa ağaç,dağ ve ırmak kutsaldır.Onun için hepsine saygı göstermek ve zarar vermemek,insana ve doğaya hizmet en büyük sevaptır.Dünyada iyi yaşayan insan öte dünyada uçmağa,büyük ata tinlerine kavuşacaktır.Kötü insanın tini yükselemeyip aşağı tamuya gidecektir.
Tanrısal Varlık bir bütündür.GökTanrı demek; gökte oturan kişilikçi bir ilah,ötesel hayali,evren ötesi, ne olduğu belli olmayan bir yokluk tanrısı anlamında değildir. Tanrı=Sonsuz herşeyi kaplayan Gök,Sonsuz Evren ,Ulu Tin/ruh demektir.
Türk bilgilerine ve düşünürlerine göre Türk kültürlü ve inançlı insanın en önemli üç özelliği vardır.
1-Tüz /Düz /Doğru insan olmalı.
2-Bilge olmalı ;Aklı sonsuz tekamüle/gelişime açık olmalı,önyargılı ,katı inançlı ve bilincini sınırlayan olmamalı.
3- Alp /cesur /cesaretli ve atılgan tin olmalı.
KİTAPTAN (bitikten) ALINTI TÜMCELER
“Altaylı Türkler kitaplı bir toplumdu.Sudur Bitçiğ/Kutsal Türk Dilindeki kitabı hristiyanlar yoketmiştir.” (s.117)
-Şamanizm terimi, ilkkez , Rusya’nın 1552’de Hazan Hanlığını ele geçirmesinden sonra ortaya atıldı.
“Türklerde şaman sözünün yerine “Kam “ ve “Oyun “ sözleri yaygındır”.(s.11)
Türklerin Dünya'ya Tek Tanrı inancını yaydığını ve Sümer ,Etrüsk ,Zerdüşt,Mani ve bütün Semitik dinler olan Yahudilik-Hristiyanlık -İslamın kökeninde Türk inancının etki ve izlerini bu kitapta okuyabiliriz.
Tanrı inancındaki felsefi derinliği,doğmatik/bağnaz bir din olmadığını,yeniye ve bilime açık olduğunu,Türk'lerde İnsan-Doğa -Gök/Evrenin bir bütün olduğunu ve hepsinin UluTin(Sonsuzluğun Ruhu) olan Tanrı'yı oluşturduğu inancı vardır.
ATA'larımızın hanif ve Tevhit/Birlik inançlı olduğunu, yani biz sonradan dinle/inançla ve Tek Tanrı'yla tanışan bir millet değiliz.
Başka milletler putperest ve çok tanrılı din yaşarken, kadim tarihlerde Türk'lerde Tek Yaratıcı Tanrı inancı vardı.
Ayrıca, Ehli Beyte soykırım uygulayan,gerçek Muhammed'i Tevhit İslamını toprağa gömen ,zulüm,talan ,sömürü ve saltanatçı hilafet üzerine kurulmuş olan Arap Emevileri gözlerini zenginliğiyle bilinen Orta Asya'ya dikti.
Türk Kağan'lığının yıkılmasından sonra ortaya çıkan yönetim boşluğundan yararlanarak büyük bir vahşet içinde Türk yurtlarına saldırdılar.Türkler 70 yıldan fazla Arap işgalçilere direndi.Ama güçten düşmüş küçük boyların birleşmemesi sonucu gösterdikleri direniş başarılı olamadı.Uzun süren savaşlar sonunda cihat adı altında 100 BİN'in üzerinde Türk katledildi,50 binin üzerinde Türk genci köle ve cariye yapıldı,teslim olanlar çoluk çocuk demeden kılıçtan geçirildi,şehirler yıkıldı,zenginlikleri yağmalandı,Bilgin'leri öldürüldü ,kütüphaneleri ve bilimleri ortadan kaldırıldı.(Keskin dinci olan bir zihniyetin İslam/müslümanlık tarihine objektif bakıp değerlendirme yapması çok zor.Kurumsal ve tarihsel dinleri aşan beyinler ancak dinlere ve din tarihleri hakkında objektif bakış ve çıkarımlar yapabilir.)
Türk'ler Semitik dinleri severek ve isteyerek kabul etmediler diyor yazar.
Zaten gerçek derinsel ve sevgiye dayalı İslamı Türk'ler Halaçlı Mansur ve onun talebelerinden etkilenip öğrenmiştir.Hallacı Mansurun anladığı inanç Vahdet-i Vücûd/Varlığın Birliğine dayanıyordu.
Türklerin inancıda zaten İnsan-Doğa-Gök/Evrenin Tanrıyı/Varlığı/Birliği oluşturduğu inancına dayanıyordu.Zaten Mansur'unda İran'da Halaçlı Türklerin yaşadığı yerde doğduğu,Halaçlı olduğu için Halaçlı Mansur denmiş kendisine.Hallac değil.Mansurdan sonra Hoca Ahmet Yesevi,Türk Töre ve İnancı ile İslamın Sufi boyutunu karma ederek Türk'lere rehberlik yapmıştır.Türk diline çok değer vermiştir.Türk dilinin bugünlere gelmesinde ,Türk Tarikat Sistematiğinin(Yesevi-Bektaşi) çok hizmeti olmuştur.Ya değilse halkımız dil noktasındada dilini kaybedebilirdi.
Yine,kitapta ,Türklerin inancında ,dağ,ırmak ,ağaç ve bazı hayvanların kutsal olduğu ,doğayı koruma ve doğaya saygının yüksek olduğu ,kadın ve erkek birlikte ibadet edip semah yaptıkları,kadının kutsal olduğu ,hatta kadın ve erkek birlikte çok rahat ırmakta yıkana bildikleri,kadına zina ve sarkıntının olmadığı bilgileri mevcut.
"Türk Çocuğu Ecdadını/Atalarını (Geçmiş Türk Tarihini,inancını,kültürünü ve evrimini) Tanıdıkça Daha Büyük İşler Yapmak İçin Kendinde kuvvet Bulacaktır.” (Gazi M.K Atatürk)
🌀17.06.2020 / s’öz🌀

TÜRK KÜLTÜRÜNDE KADIN ŞAMAN (KAM)
Yazar:Prof Dr. Fuzuli Bayat
Bu kitabı almama ve okumama rahmetli kam/ocak enerjili/bilinçli Neriman Annem vesile olmuştur.Anamın Tini kutlu olsun ve ruhu sonsuzluğun uçmağında/cennetinde olsun.Annem köyde Ocak ve Otacıydı.Rahmetli Annemin Ebesi Zühre ninemde Tengi Ocağıymış.
Bir anlamda Şaman/Kam genetiği varmış Ninem ve Annemde.Bunları ben sonradan Ön Türk tarihini,inancını ve Şamanlığı araştırınca farkettim iyice.Annemin Topal Mehmet Dedemden kalma bir diz kemiği vardı beze sarılı.
Geçmişlerinden EL/enerji almış tini kutlu annem ve ninem.Bunun genetik ve tinsel yönüde var bu aktarımın.Köyde ağrısı ve sızısı olan ona gelirdi.Onları ,o kılıfa sarılı kutsal enerjili
kemiğiyle okuyarak masaj yapar, dokundurur ağrılı bölgelere gezdirir ,bunu bir müddet gel -git olarak yinelerdi.
Ben özellikle küçük yaşlarımda ,eve tedavi için gelen çok kimsenin anneme hayır duasını duyardım,kulağımda çınlar bu dua tınıları.”Allah razı olsun Neriman,eline sağlık,bizi sızıdan kurtardın” diyerek.
Ağrıyı ve sızıyı çekiyordu,hasta kişinin enerjisini nötrlüyor ve aurasal harmonisini düzenli hale getiriyordu kanımca kişinin.Bunu beyinsel /tinsel bir enerjiyle yapıyordu o kemik bir simgeydi odaklanma için.Sanırım enerjisinin düşmesi ve bazen çektiği kafa ağrıları bu enerji aktarımı ve negatif enerji çekiminden dolayı olabilir hatırladığım kadarıyla.
Bende sonradan açığa çıkan Ön Türk tarihi ve inancına merak sanırım onun genetiğinden kamlık/ocaklık enerjisinden dolayı kanımca.Annemden zahirde kemik /el alamadım ama genetik /bilinçsel/düşünsel bir enerji aktarımın geçişin olduğuna inanıyorum farklı zihinsel ve düşünsel boyutta.
Bu EL verme,ocaklık ve tedavi etmeye Türkler “Umay Ana’nın Eli” diyor.Sonradan müslüman olan Türk boylarına bu Şaman el verme geleneği “Fatma Ana’nın ELi olarak geçmiştir.Yani bu ruhların Eliyle tedavi hasıl oluyor; kendi benliklerine hasretmiyorlar bu yetiyi/gücü/enerjiyi ,haktan geliyor anlamında kullanılıyor,alçak gönüllülük göstergesi.Anadolu’da bu Şamanlık/Kamlık geleceği farklı adlarda Otacı,Ocak ,Ebe,Tengi ve Baksı anlamında yaşıyor.
KİTAPTAN (betikten ALINTI CÜMLELER
Şamanlık inancına göre ,ilk olarak kadın şamanlar vardı.Şamanların kamlık yaptıkları yerler dünyanın keşiştiği,ruhların buluştuğu yer olarak kabul edilen bölgedir /enerji hatlarıdır/çakralardır.
Şaman inancına göre bütün hastalıklar insana kötü ruhlardan gelir ;bütün olumsuzluklar var olan harmonininin bozulması sonucu ortaya çıkar.(98)
Şaman Türk inancına göre bütün doğa tinlerle(ruhlarla) meskundur/yerleşiktir.Ormanın ,suyun, pınarın,gölün ,dağın,hayvanın ,avın tek kelimeyle her şeyin koruyucusu ,hamisi vardır.
{Bu bilgiye bugün bile şirkçi/ayrılıkçı düşünen maddeci dünya bakışı daha hala uyanamamış,doğayı ve yeşili kendinden ayrı ve cansız /tinsiz gibi gördüğü için onu hırsla yoketmeye devam etmektedir.Bu enerji ve frekans çağında böyle düşünen çok insansı var.Doğa ve evren ötesi şirkçi/ayrılıkçı ve ötesel ,kişilikçi, otoriter kral gibi gökte oturan allah var düşüncesi ve miti; her zaman, istismarcılar tarafından bir "hipnoz objesi" olarak kullanılabilir; ve böylece de kitleler -uyutularak- olmadık yerlere ve hallere sürüklenebilir hale gelmiştir tarihten beri. }
Nitekim bazı kadın şamanlar ,hastayı iyileştirmek için çıplak kamlık yaparlar.Kadın şamanların eskilerden daha yaygın olan çıplak kamlık yapmalarına son dönemlerde Sibirya Tatar şamanı Çiçek -Ayın ve Ulçi kadın şamanın çıplak kamlık veya meditasyon yaptıkları hakkındaki verilere rastlıyoruz.(120)
Tıpkı diğer eski kültür fenomenleri gibi şamanlıkta Amerika kıtasında gerekse Asya monoteist/tek tanrılı dinlerin baskısıyla bitirilmiş veya çok zayıflamıştır.Her ne kadar ruhsal güçleri olduğuna inanılan kadınlar varsa da bugün klasik anlamıyla kadın şamanlar çok azdır. (15)
Şamanlık okumakla veya birinin rehberliği altında öğrenilemez,şaman ruhlar tarafından seçilmiş ,statü değiştirmiş şahıstır.(16)
Ritüel -mitolojik bağlamda şaman ,kozmosla
/evrensel düzenle kaosu/düzensizliği birleştiren arabulucu ,ikili zıtlıkları birleştiren ,zıtlıkları çözen,yaşamıyla kozmosla kaos arasında gidip gelen birisidir. (19)
Şamanlar kendilerine özgü uygulamalar aracılığıyla , yaşamın ,ölümün ,doğanın ve ölmüş insanların tiniyle/ ruhuyla iletişim kurabilir/rezonansa geçebilirler. (20)
Toplumsal cinsiyet kuralından bakıldığında ,(Ön) Türk kadının diğer Müslüman ve hatta Avrupa kadınlarına kıyasla sosyal alanda faal olduğu tesbit edilir.Eski çağ ve onu izleyen ortaçağda Türk kadınını belli bir mekana hapsetmek mümkün gibi gözükmüyor.(22)
Burada özellikle şunu belirmek gerekir ki ,Kore ve Japonya’da bugün faaliyet gösteren ,esasen kadın şamanlardır.Bu kadın şamanlar ,Türk kadın şamanları gibi ,ya ruhların seçimiyle ya da kalıtsal yolla şaman olurlar. (23)
Bugün eski kadın şaman figürleri Sibirya’da oymacılıkta , halıcılıkta halen de kullanılır. (44)
Güçlü şaman kadınlara öz Türkçe “ateşi koruyan” anlamına gelen utkan/udagan unvanı verilir. (50)
Türk mitolojik sisteminde erkek/eril enerji olarak tasavvur edilen Ülgen’in ,Gök Tinlerinin , Erlik’in ilk başlangıçta kadın/dişil enerji olmaları muhtemeldir.Bunu çok sonraları derlenmiş mitolojik bilgilerde kanıtlamaktadır.Ülgen ,başlangıçta kadın olmakla beraber Mitolojik Ana’nın kendisi olarak bilinmiştir.(75)
Şaman merasiminde olduğu gibi Hoca Ahmed Yesevi ‘nin tekkesinde de kadınlarla erkeklerin bir yerde ayin yapmaları , eski şaman inançlarının ve merasimlerinin tarikat adı altında korunduğunu gösterir. (149)

1850 . İllerinden qalan bir Şaman Davulu
Uzerine yaxşı Baxın

Kam (Şaman) Davulu ve Şaman İmleri
Ana yurtları Orta-Asya olan Türklerin eski inançlarına göre kâinâtı yaratan her şeyin hâkimi ilâhî güç Tengere Kayra Han’dır. Bundan başka diğer kutsal güçler de vardır. Denizler hâkimi Yayık Han, gökler hâkimi Bay Ülgen gibi...
Gök-Tanrı inancında kam, din adamı görevini görür fakat farklı kaynaklarda bu kişilerin büyücülükle uğraştığı geçmektedir. Ayin yapmak için gerekli olan nesnelerin en önemlisi davuldur.
Altaylılar ve Sahalar bu davullarına “tüngür” derler. Davul Türkler tarafından tarihin en eski devirlerinden beri kullanılmaktadır. Buna ait Çin kaynaklarında da kayıtlar mevcuttur...
Bir Yakut mitinde şaman, davulunu çevirir, elindeki sopayla üç kere vurur. Bunun üzerine davul üç ayaklı bir taya dönüşerek onu gökyüzüne ulaştırır...
Sembollerin Anlamı;
1. Yer ile gök arasındaki bağlantıyı kurar, Dünya’yı 2 parçaya, bu çizgiyle çakışık çizgi ile de toplamda 4 parçaya böler. Kimi arkeolojik kazılarda bulunan kam davullarında bu çizgi yerine dünya ağacı kullanıldığı görülmüştür.
2. Yer ile gök arasına girmiş çelik ya da çıngırak.
3. Uçmağ. İyi insanların öldükten sonra gittiği yer. Günümüz kullanımında Cennet.
4. Yer altı alemi, Erlik Han’ın söz sahibi olduğu, kötülükler alemi.
5. Gök 17 kattır, kam buraya ancak bir kurban ve ruh aracılığıyla çıkar. Atlar Gök-Tanrı inancında en önemli kurban hayvanıdır. Ayrıca, ruhları gök alemine atların çıkartacağına inanılır. Bu sebepten ölenlerin yanında birden çok at gömülür.
6. Türklerde kuşlar kutsaldır. Yine gök alemi ile yer arasında bağlantı kurabilen canlılar olarak anılır. Bu kuşlar k**a yardımcı ruh kuşlarıdır. Yapıldıkları boyların ongunu olan kuşlar ya da sungur kuşu olduğu varsayılır.
7. Geyikler, Gök-Tanrı inancında kutsal canlılardandır. Yine kamın en önemli kurbanlarındandır. Bu geyikler, kamı gökler alemine çıkartabilsin diye konulur.
8. 3 çizgi eğer ağacın altındaysa dağ demektir. Eğer gök alemine yakınsa gök kuşağı olduğu var sayılır. Burada ki üç çizgi, dağ ve üstündeki de ağaç da yaşam ağacı ya da ulu kayın ağacıdır.
9. Buradaki kişi sayısı, 6, 7, 8, 9 olabilir. Bunlar da k**a yardımcı ruhlardır. Bu figürdeki gibi 7 insan varsa bunlar Tanrı Bay-Ülgen’in kızlarıdır. Gök-Tanrı inancında bu kızların peri olduğuna da inanılmaktadır. Dolayısıyla bu kişiler kamlara göğe ulaşmakta yardımcı olacak ruhlardır.
10. Gök alemi, Bay-Ülgen’in oturduğu yer. Burada, Ay, Güneş ve yıldızlar vardır.
Derleyen: Sinan Acartürk
Kaynaklar: zdergisi-(Bilge Seyidoğlu), akademikkaynak-([1] Sadettin Gömeç, Şamanizm ve Eski Türk Dini, Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 4, s.43-[2] Yaşar Çoruhlu, Türk Mitolojisinin Ana Hatları, s.96-[3] Yaşar Çoruhlu, a.e, s.99),
Görsel: 1. Kam (Şaman) Davulu-zdergisi,
2. Davul üzerinde ki semboller-akademikkaynak
Benzer ve daha fazlası için; Grubumuzun resmi Telegram kanalına davetlisiniz.
https://t.me/+kcllHT0RlPBkNTM8