drozbilen

Ya Rab!

Şehadet parmaklarını kaldırıp öylece şehit olan yüzlerce çocukların hakkına,

Bizi kendimize getir!
Bizi uyandır!
Bizi bilinçlendir!
Ve bizi birleştir!

Senin bilinen/bilinmeyen nice orduların var.

Düşmanlarımızı kahreyle!
Hainleri bertaraf eyle!

Başkasını, kendine
Helali, harama
Bereketi, miktara
Beraberliği, bencilliğe
Mücadeleyi, rahatlığa
Rıza-yı İlahi’yi, dünyaya tercih etmedikçe..
Müslümanlara huzur gelmez.

.
Mutluluğu,

hep artırdığı özgürce davranışlarında sananlar ve
kendisine emanet edilen varlık hazinesini gafilce harcayanlar bilmeli ki,

akıl, kalp, hayal gibi duygularının sonsuzluk arzusunu asla susturamayacak.

Tesadüfe taparken son anlarında İlahi bir kudret arayacaklar. Ama…

İnsan,

-bilerek veya bilmeyerek-

tabiata ve tesadüflere inanarak
kendini ve içinde bulunduğu evreni değersizleştiriyor.

Ve insan,

bu haliyle
ömür dediği süreç boyunca

kendisini, değerini ve değer verdiği her şeyi
ölümü ile çöpe atmaya hazırlanıyor.

Değerli büyüğüm, hemşehrim ve meslektaşım Doç.Dr.Fatih Çiftçi abim geçirdiği kalp krizi neticesinde vefat etmiştir.

Allah rahmet eylesin.
Mevlam sevdiklerine sabr-ı cemil ihsan eylesin, sevenlerini ve sevdiklerini Cennetinde buluştursun.

Misafirliğimizi yeniden hatırlattın Fatih abim.

Ebed yolculuğun berk gibi,
menzilin rıza ve cemal-i İlahi olsun.

Allahım,
bugünümüzü fetheyle!

Dinimize, ülkemize karşı birleşenleri dağıt!

Davana sahip çıkanları bugün galip eyle!

Seni yüceltmek isteyenlerin kalplerini birleştir ve bugün seçimlerini hayr eyle!

Kabe ve Medine’den, Ayasofya ve Jakarta’ya kadar seni sevenleri sevindir bugün!

“Allahu Ekber”
Gafillerin taptığı, dokunulmaz zannettiği her şeyden sonsuz derecede büyük olan Allah’ın vasfedilmesidir.
Allahu Ekber!
Var edilişin ilk gününden bu yana ve dahi 1500 yıllık İslam tarihinin en belirgin sembolü olan cümledir.
Allahu Ekber!
Burası ve bundan sonrası için tek gerçek büyüğün sıfatıdır.
Allahu Ekber!
Üzüntü, mutluluk, hayret, sevinç, ümitsizlik ve ümit anlarında tüm duygularımızın doğru ve yegane tercümesidir.
Tüm varlıklar ve tüm olaylar ve tüm nimetler ve tüm zaman dilimleri adedince

Bizler o kadar aciziz ki,
depremin manevi elemi bizleri yakmaya devam ediyor.

Allahım, bizlere ve sevdiklerimize merhamet buyur.

Aramızdan aldıklarına çok daha güzel bir hayatı bağışla.

Allahım bizlere sabr-ı cemil ver.

Var Eden de Sensin ,
yanına alan da Sen.
Sensin herşeyin sahibi.

Sonsuz sevgin ve sonsuz şefkatinle acımızı dindir,
ümitlerimizi yeşert Allahım.

Bize öyle bir dünya hayatı ver ki,
ne ona kanmış, ne de onun yüzünden sonsuz ikramını kaybetmiş olmayalım.

Ruhlarımızı ve kalplerimizi ferahlat Allahım.

Bizleri bağışla.
Hatalarımızı affeyle.
Zatına yaklaştır.

Gururluyum,
Gururluyuz.

Emeği geçenleri yürekten kutluyorum.

Bu yıllara şahit eden ve bizlere bu üstün nimetleri nasip eyleyen Allah’ıma şükürler olsun.

Nice büyük başarılara Türkiyem!

.
Bu gece,
evrenin ilk çekirdeğinin meyve şeklindeki en kapsamlı sunumudur.
Sanatçının en güzel sanatının dünyayı teşrifidir.
Varlığı, var olmayı ve sonsuz var oluşu en doğru anlatan öğretmenin doğuşudur.
O (asm) ki, gül goncası, ümmet deyu büyük davasına bu gece sarıldı.

Bugün ülkemle bir kez daha gurur duydum.
Baykar başta olmak üzere tüm bilim ve savunma kurumlarımızla, üniversitelerimiz, hocalarımız ve öğrencilerimizle iftihar ettim.
Teknofest’in sadece geliştirilen İHA’lar ve bazı yarışmalarla ile ilgili olduğunu düşünüyordum.
Meğer çok büyük bir teknoloji fuarı ve koca yürekli gençlerin ufuklarının yeryüzüne sığmadığı yer imiş.
Ve değil Türkiye, dünya çapında derece/ödüller almış ürünlerin sergilendiği göğüs kabartan meydanmış.
Gitmeyen için gerçekten büyük bir kayıp. Hatta kendim dahi hayıflandım, “neden son gün gittim, iki-üç kere daha gelsem ancak bitirirdim” dedim.
Anadolu, sen ne evlatlar doğurmuşsun!
Ve sen Selçuk Bey, yaktığın meşale nice gencin, nice kurumların ufkunu aydınlatmış!