Aydemir Kaplan

Aydemir Kaplan

İZMİR AŞIGI

04/04/2023
01/04/2023

1,5 B takipçiye ulaştım! Devam eden desteğiniz için teşekkür ederim. Sizler olmadan bunu asla başaramazdım. 🙏🤗🎉

09/12/2021

MAMA LÜKS DEĞİL, İHTİYAÇTIR. %18 KDV
KALDIRILSIN

03/06/2021

BOŞNAKLARA SON 5 BÜYÜK SOYKIRIM 1912-1995 ARASI 20. YÜZYILDA YAPILDI !

Boşnaklara yönelik soykırımlar daha çok 1912 ve 1913 yılkarında Balkan Savaşları, 1914-1918 yılları arası Birinci Dünya Savaşı, 1941-1945 yılları arası İkinci Dünya Savaşı ve son olarak Bosna-Hersek'e yönelik saldırı sırasında 1992-1995 yılları arası gerçekleşti.

Son soykırım; Yugoslavya Halk Ordusu (JNA), Sırbistan, Karadağ ve Bosnalı Sırp çetnik işbirlikçileri ile 1993'te Hırvat düzenli ordusu ve Bosnalı Hırvat (Hırvat Savunma Kınseyi) HVO gücü tarafından çok sayıda ve farklı yerlerde katliamlar halinde yapıldı.

Sırp tarafının Bosna Hersek'e yönelik tüm saldırıları, 1389'da kaybedilen Kosova Savaşı'nın intikamını almak için sözde Müslüman Türklere gerçekte ise Boşnaklara yönelikti.

Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi Sözleşmesindeki 9 Aralık 1948'de Cenevre'de çıkardığı bir karara göre soykırım; "Ulusal etnik grupların kısmen veya tamamen fiziksel olarak ortadan kaybolmasına neden olmak amacıyla yaşamlarının kasıtlı olarak yok edilmesi şeklinde formüle edilmiş bir suçtur. Boşnaklara karşı bu suçur" şeklinde tanımlanmıştı.

Birleşmiş Milletlerin soykırım tanımına uyan 20. asırdaki katliamlar 1878 yılında başlatılmış ve binlerce insanın öldürülmesi isen 1912 yılından Arnavutlar dahi 1999 yılına kadar sistemli ve planlı bir şekilde gerçekleştirilmiştir.

Sadece 11 Temnuz 1995'te Srebrenica'da yapılan katliam Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırım olarak resmen kabul edilmiştir.bu resimde görülen kişiler boşnaklara ve arnavutlara katliam yapılmasını emrini veren acımasız zalim katil çetnik liderleri

30/05/2021

"Atatürk, Dinlenmek İçin Gittiği İstanbul’daki Florya Köşkünden, Yanında Yalnızca Şoförü ile Küçükçekmece’ye doğru giderken Tarlasında Sabanla Çift Süren Bir Çiftçi Görür. Çiftçinin Sabanında Koşulu Olan Öküzün Yanında, Koşulu Bir de Merkep Vardır. Şoförüne;

— Arabayı Durdur, Der.

Arabadan İner. Tarlaya Doğru yürür. Çiftçi Kendisine Doğru Geleni Görmüştür. Sabanında Koşulu Olan Öküzü ve Merkebi Durdurur. Atatürk, Yanına Gelince,

— Kolay Gelsin Ağa, der.

— Sağolasın Bey! Hoşgeldin.

— Hoşbulduk Ağa. Yoldan Geçerken Dikkatimi Çekti. Öküzün Yanına Merkep Koşmuşsun. Hiç Öküzün Yanına Merkep Koşulur mu? Bunlar Denk Değil.

Köylünün Canı Sıkkındır. Biraz da Alınmıştır. Bezgin Bir Ses Tonuyla,

— Merkeple Öküzün Yan Yana Koşulmayacağını Bilmiyom mu Sanıyon Bey. Sen Bunu Bana mı Söylüyon?

— Kime Söylemeliyim Ağa?

— Sen Bunu Git Vergi Memuruna Söyle.

— Vergi Memuruna mı?

— He ya! Bu Sene Ürünüm Kıt Oldu. Vergi Borcumu Ödeyemedim. Dört Gün Önce Vergi Memurları Öküzün Eşini “Vergi Borcunu Karşılar” Diyerek Alıp götürdüler. Sattılar. Benim Öküzün Eşi Sizin Gibi Beylerin Sofrasına Et, Sucuk Oldu Bey.

Atatürk, Çok Sinirlenmiştir. Alışkanlığı Gereği Kızdığı Zaman Kaşlarını Çatmaktadır. Onun Bu Halini Gören Köylü,

— Bana Niye Kaş Çatıyon Bey. Yalan Söylediğimi mi Sanıyon? Sana Ne Söylediysem Hepsi Doğru. Ben Küçükçekmece Köyündenim.Muhtara Sor İstersen.
Atatürk,

— Neden Kaymakam Bey’e Gidip Durumu Anlatmadın Ağa?

— Gittim Bey.

Köylü Duraksamıştır. Bunu Anlayan Atatürk, Devam Eder.

— Kaymakam ne dedi?

— Git borcunu öde, dedi.

— Sen de Vali Bey’in yanına gitseydin.
Köylü Atatürk’ü bir müddet süzer. Atatürk, konuşmadan dinlemektedir. Köylü konuşmaya devam eder.

— Sen hiç Vali’nin yanına gitmemişsin bey. Halından belli oluyor.

— Halimden belli mi oluyor?

— He ya! Hem gitseydin bilirdin.

— Neyi bilirdim?

— Kapıdaki Jandırmaların adamı içeri koymadığını, bey.
Atatürk,

— Başvekil İsmet Paşa’ya telgraf çekip, durumunu niye izah etmedin?, diye sorar.
Köylü gülümseyerek,

— İnsanı güldürme bey. Başvekilin kulağı sağır, duymaz diyola, der.

Atatürk, kızmıştır.

— Peki! Gazi Paşa’ya niye telgraf çekmedin?,diye sorar.

— O’nunda bir gözü kör, görmez diyola. Hem, sen zenginsin. Tomofilin bile var. Bunları heç duymadın mı?

Atatürk, cüzdanından elli lira çıkarır.

— Bunu kabul et ağa. ĎÖküzün yanına bir eş alırsın, der.

Elleri titreyen köylünün, elini sıkar. Yanından ayrılır. Hızlı adımlarla arabasına doğru yürür. Florya köşküne döner. Başbakan İsmet Paşa’ya şu telgrafı çeker.

—“ Derhal Heyeti Vekileyi (Bakanlar Kurulu’nu) topla, İstanbul’a gel.”

Başbakan başkanlığında Bakanlar Kurulu Florya köşküne gelirler. Atatürk, şoförünü köylüyü alıp gelmesi için yollamıştır. Arabanın içinde sıra sıra dizilmiş Jandarmaların arasından Florya Köşküne gelen köylü “Eyvah ben ne yaptım” diye için için dövünmektedir. Kendisini kapıda karşılayan şık giyimli bir beyefendi nazik bir sesle “ beni takip edin efendim” deyince içi biraz ferahlasa da çok korkmuştur. Adamı takip ederek büyük bir toplantı salonuna girerler. Salon kalabalıktır. Ortada büyük bir masa, etrafında sandalyelere oturmuş şık giyimli insanlar ile ayakta duran iki kişi daha vardır. Gözleri karamış, ayakları bedenini taşımakta zorlanmaktadır. Heyecandan kalbi fırlayacak gibidir. Tanıdık bir ses duyar.

— Hoşgeldin ağa. Gel yerin burada.
Diyen Atatürk, sağ tarafında, yanında ayırdığı boş sandalyeyi eliyle işaret etmektedir. Köylü, zorlanarak yürür ve yığılırcasına sandalyeye oturur. Durumunu anlayan Atatürk,

— Sakin ol ağa. Korkacak hiç bir şey yok.

— Sağol bey! Sağol.

Köylünün soluklanmasını ve rahatlamasını bekleyen Atatürk, bir müddet sonra,

— Seni buraya niye çağırdım biliyor musun ağa?
— Hayır bey, bilmiyom.

— Dün bana anlattıklarını, bu gün burada anlatmanı istiyorum. Ama; bir tek kelimesini dahi atlamadan, eksiksiz olarak anlatmanı istiyorum. Haydi başla, seni dinliyoruz.
Köylü başından geçenleri bir bir anlatır. Daha önce söylediklerinin eksik olanlarını Atatürk, tamamlar. Köylünün konuşması bitince Atatürk, masada oturanları tek tek tanıtır. Kendisinin de Gazi olduğunu söyler. Sonra ayağa kalkar. Elini masaya sertçe vurarak, öfkeli bir sesle;

— Beyler, ben çiftçinin koşumluk hayvanını sattıran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tohumluk buğdayını sattıran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tarım aletini, sağımlık hayvanını sattıran kanun istemiyorum. Ankara’ya dönecek ve bu işi hemen halledeceksiniz.

Bu olaydan sonra aşağıdaki kanun bir gecede hazırlanıp yasalaştırılmıştır.

İcra İflas Kanunu Madde 82/4.: Borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer teferruatı ve tarım aletleri haczedilemez..."

"KÖYLÜ MILLETIN EFENDISIDIR"

-Mustafa Kemal Atatürk-

Bakalım kaç kişi yazıyı sonuna kadar okuyacak.
Paylaşacak...

19/05/2021

Emel Sayın anlatıyor;

O zamanlar tığ gibi delikanlı, cepte para çok. Oyuncu bir de, Mavi Boncuk filmini cekiyoruz. Bir gün setten çıktık eve gidiyoruz. Ben Laleli'de oturuyorum. Kemal, benden önce çıktı. Herkes yevmiyesini almış, taksiyle giden gitti, kendi arabasıyla giden gitti. Ben baktım ki Kemal yürüyerek gidiyor; üç kilometre var gideceği yere. Her gün yürüyerek gidip geliyor. Merak ettim, nereye gidiyor bu adam böyle diye.

Uzun süre yürüdü,sonra bir bankta bir adam yatıyordu. Kaldırdı adamı, bir şeyler konuştular, sonra cebinden para çıkarıp verdi. Şaşırmıştım. Sonra biraz daha ilerde bir lokantaya girdi, bir şey yemeden çıktı, oraya da para verdiğini görmüştüm...

Bıraktım takibi, banktaki adama yaklaştım: 'tanıyor musunuz o az önce size para veren adamı?' dedim.

'Adını bilmem, sormam da, her gün para verir bana..' dedi.
Teşekkür ettim.
Az ilerdeki lokantaya gittim: 'Az önce gelen beyin borcu mu var size?'dedim. tanımadılar beni: 'Kemal abi'nin mi, yok hayır bize her gün evsizler uğrar, yemek yediririz, o da sağolsun, onların yemek masrafını öder...'
dedi..

Ertesi gün Kemal'in yanına gittim.
'Sen ne güzel bir adamsın ya..'
dedim, ne olduğunu anlayamadı, sarıldım ağladım..

'Ölme sen benden önce..' dedim, ama dinletemedim...

HALKLA BÜTÜNLEŞMİŞ SANATÇIYDI KEMAL SUNAL. MEKANI CENNET OLSUN.

18/05/2021

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun..🇹🇷

28/04/2021

Bu ülkede; 3 yıl evinden çıkmasa aç kalmayacaklar da var,
Yarın sabaha ekmek alacak parası olmayan on milyonlarca insan da var...
Ah benim canım Milletim...

28/04/2021

Hırsızlıkla rüşvetle avantayla Torpille hiç bir yer kalkınmaz Millet açlıktan ölürken bin kişi sefa sürer
Bu Güzel yürekli Milleti Bataklıktan kurtarmak için Ayağa kalkıp Seçime girmek şart olmuştur bize

28/04/2021

Eşeği Okul müdürü yaparsan dersaneleri ahır yapar
Hiç şikayet etme kendin ettin kendin buldun...

28/04/2021

Birinize değil Allayınıza söylüyorum Milli bir şuurla okusaydınız
Okuduğunuzu anlasaydınız Devlete Liyakatla bağlı olsaydınız
Şimdi Modern medeniyetlerin en önündeki Devlet biz olurduk ilimde irfanda en büyük güç olurduk fakir bir ekmeğe muhtaç hiç bir vatandaşımız kalmazdı...
Yazık ediyorsunuz beyler Bu Cennet Vatana Bu kutsal devlete Bu Güzel Millete...
Aydemir kaplan...

26/04/2021

*EŞEK*

Cambazın biri, eşeği yularından çekip gelmiş pazara. Bir başka cambaz yanaşmış:

“Kaça bu eşek?”
“Bin lira!”
“Aldım gitti, ver elini helalleşelim!”

Birkaç kişi alıcının kulağına fısıldamış:
“Yahu görmüyor musun, bu eşek topal. Onun için ucuza verdi!”

“O eşek topal değil, tırnağının arasına taş kaçmış. Bu nedenle topal sanıp ucuza elden çıkarmaya bakıyor!”

Eşeği satana koşmuşlar:
“Yahu bu eşek topal değilmiş, tırnağına taş kaçmış!”
Satıcı gülmüş:
“Eşek topal olmasına topal da, öyle sansınlar diye taşı tırnağına ben koydum!”

Alıcıya koşmuşlar:
“Yahu bu eşek gerçekten topalmış, taşı o koymuş. Seni de kandırdı, parayı aldı!”

Alıcı dövünmeğe başlamış:
“Vay namussuz vay! Eğer verdiğim para sahte olmasaydı, beni kazıklayacaktı!”..

Çağımız insanının ahlâk yapısının özeti...!

Yalan söylediklerini biliyoruz.
Yalan söylediklerini biliyorlar.
Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar.
Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz.
Ama hâlâ yalan söylüyorlar.

25/04/2021

Vatan kavramını arsaya benzettiğinize göre, ABD’ye hakettiği cevabı kadastro genel müdürlüğü mü verecek?
!

25/04/2021

Neye sahip olursan ol, sevgi dolu bir yüreğe sahip değilsen, hiçbir şeye sahip değilsindir...! ♥

24/04/2021

Nerde o güzel siyasetçiler nerde o güzel sanatçılar

LEVENT KIRCA’DAN
BİR SÜLEYMAN DEMİREL ANISI.🙏😀
Levent Kırca anlatıyor:
Süleyman Demirel Başbakan.
‘Gereği Düşünüldü’ isimli bir müzikal oynuyoruz.

Yer yerinden oynuyor. İnanılmaz ilgi görüyor.

Yenikapı'daki Hürriyet çadırında
günde 3.500 kişiye oynuyoruz.

Sert bir kış, çok kar yağdı.
Çadırın bir kısmı çöktü. Oyunlar durdu.
Çadırı onarıp yeniden başlamam lazım.!

Ancak para gerekiyor.
Kredileri de bankalar
bu kadar kolay vermiyor.’

Hatta hiç vermiyordu.😀

Başbakan
Süleyman Demirel'den randevu aldım.
Kendisiyle Başbakanlık konutunda buluştuk.

Durumu anlattım.
Yardımcı olun da
bir bankadan kredi çekeyim’ dedim.!

Dedi ki, ‘Kredi çekersen ezilirsin, üzülürsün.

Müsaade edersen
bu parayı sana ben ödeyeyim.

Geri vermene de gerek yok.’
Telefonu kaldırdı, Kalem-i Mahsus Müdürü'ne
‘Bana çek defterimi getir’ dedi.

Söz konusu paranın miktarı, o günkü
1 trilyon ( bu günün 1 milyonu) civarında İdi.

Süleyman Bey'le karşılıklı oturuyoruz.
Çaylarımızı yudumluyoruz ve çek defterinin
gelmesini bekliyoruz.

Ben düşünüyorum.!
Ve kararımı verdim Süleyman Demirel'e
dedim ki,;
‘Eğer darılmazsanız
ben bu parayı sizden alamam.

"Neden?’ dedi.
‘Ben sizinle aynı görüşte değilim. Üstelik
böyle bir para sizi eleştirmeme mani olur..!

Demirel bana,
‘Bugüne kadar oynadın.
Beni yerin dibine soktun beni,
sana mani mi olduk?

Al parayı git gene oyna’ dedi.

Nezaketine teşekkür ettim.
Parayı almadan Başbakanlık konutunu terk ettim.

Kardeşi Hacı Ali Demirel'i
arayıp bu davranışımdan ötürü,
bana hayran kaldığını belirtmiş.

Daha sonraki yıllarda eşi Nazmiye 
Hanım'la gelip bütün oyunlarımızı seyretti.

Açtığım tiyatroların
açılışlarını yapıp kurdelesini kesti.

Farklı bir hoşgörüye sahipti.
Birkaç kez hastalanıp hastaneye yattım.
Beni ilk arayan o oldu.

Oynadıklarım, ona karşı
eleştirilerim nedeniyle ne bana
dokundu ne de yasaklama getirdi.

Dahası Cumhurbaşkanıyken,
‘Olacak O Kadar’ programı için ‘Türkiye'nin
gerçeklerini yansıttı ve ülke gündemine katkı
sağladı’ diyerek beni ‘Devlet Sanatçısı’ yaptı..

Levent Kırca anılarından alıntıdır.

Sözün Özü:
İnsanlar birbirlerine, fikirlerine,
düşüncelerine karşı olsa da siyasetçi,
sanatçı olmak bence işte böyle bir şey olmalı.

Süleyman Demirel'i, Levent Kırca'yı da
Rahmet ve Minnetle ANIYORUM. Mekanları
Cennet olsun. Allah Rahmet Eylesin.
Hayırlı akşamlar Selamlar

23/04/2021

Üretim olmayan hammade olmayan bunları işleyecek fabrika olmayan her yerde Ekonomik kırızde olur
Çalarak rüşvet alarak veya rant çevirerek ne çiftçi ne memur ne esnaf ne işçi ne bakan ne vekil bir yere varamaz beyler kendinizi düzeltin Biraz Milli ve manevi olun yapmacık değil...

Çin nasıl kurtuldu bu virüsten ... 23/04/2021

Adam akıllı sokağa çıkma yasağı koy
Evde iken insanlar hepsini aşıla
İnsanlara aylık 5 bin tl ver
Daha sonra sokak cadde mahalle her tarafı dezenfekte et virüsün kökünü 1 ayda kazı
Bu virüs çinde çıktı çin isrrail gibi devletler aynen böyle yaptı kurtuldu
Bizimde böyle yapmamız şart

Çin nasıl kurtuldu bu virüsten ... İzleyin Corona Virüsu nasıl yok oluyor...

Çin nasıl kurtuldu bu virüsten ... 23/04/2021

Adam akıllı sokağa çıkma yasağı koy
Evde iken insanlar hepsini aşıla
İnsanlara aylık 5 bin tl ver
Daha sonra sokak cadde mahalle her tarafı dezenfekte et virüsün kökünü kazı
Bu virüs çinde çıktı çin isrrail gibi devletler aynen böyle yaptı kurtuldu
Bizimde böyle yapmamız şart

Çin nasıl kurtuldu bu virüsten ... İzleyin Corona Virüsu nasıl yok oluyor...

23/04/2021

Bu cennet vatanı bu çocuklar bıraktı bize kıymetini bilemedik bilmiyoruz. ulu önder GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve silah arkadaşlarından Allah razı olsun. 23 Nisan Ulusal Eğemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu olsun

22/04/2021

Cherokee Kızılderililerinin 12-13 yaşına gelen erkek çocuklarına uyguladıkları bir sınav vardır. Babası bir akşam oğluna artık erkek olduğunu kanıtlamak için bir sınavdan geçmesi gerektiğini söyler ve onu ormanın içlerine götürür. Orada oturması için bir ağaç kütüğü gösterir, çocuğun gözlerini bağlar ve onu gece boyunca yalnız bırakacağını belirtir. Çocuk bağırmamalıdır, gözlerini de sabahın ilk ışıkları bağın arasından süzülene kadar açmamalıdır. Orada kütüğün üzerinde sessiz kıpırdamadan sabahı beklemek zorundadır. Bunu başardığı zaman çocuk erkek olarak kabul edilir. Yaşadığı bu sınavı da başkasına anlatması yasaktır. Her erkek çocuk geceyi/sınavı yalnız bir başına yaşamalıdır.
Sınav zordur. Doğal olarak çocuk korkar. Rüzgarın sesi, orman hayvanlarının bağırtıları korkunçtur. Her yönden çıtırtılar, yaklaşan ayak seslerine benzer gürültüler gelir. Çocuğun aklından binbir türlü korkunç olasılıklar geçer durur. Ama sınavı geçmek ve erkek olabilmek için sabırla beklemek ve gözünü açmamak zorundadır.
Korkunç gecenin sonunda güneşin ilk ışıkları ile birlikte çocuk gözünü açar ve karşısında sessizce kendisini izleyen babasını görür. Onu yalnız bırakıp gideceğini söylemiş olan babası aslında bütün gece orada sessiz oturmuş bir tehlike durumunda oğlunu korumak için beklemiş, oğlunu sınavını yaşarken izlemiştir. Bu sınavı birlikte yaşayan baba ile oğul birbirlerine çok farklı bağlanırlar, baba oğlunu anlar çünkü aynı sınavdan geçmiştir, aynı zamanda oğul da babası için ne kadar değerli olduğunu anlar.
Hepimiz bazen korkunç, acı veren, çözümsüz sandığımız, anlamadığımız sınavları yaşarız. Bu sınavlar kendimizi kanıtlamak için de olabilir.
Her sınavla birlikte yaşamı anlar ve olgunlaşırız. Zaman zaman yalnız kaldığımızı da sanırız ama eğer oyunu kuralına göre oynarsak daima birileri, hatta sınavı yapan, bizi gönüllülükle gözetir..
Hayatınıza dokunan ve el verenleriniz eksik olmasın...

15/04/2021

Bana ayar vermeye çalışan hırsız soysuz rüşvetçi bazı siyaset maymunları ****
Size İslam Tarihini Öğrenin demicem size Dünya tarihini veya Atatürkü Anlayında demicem
Size tek diyeceğim şey Allahtan korkun kuldan utanın bozuk kişiliğinizi düzeltin biraz adam olun İnsanlıga hizmet edin Allahın rızasını kazanın çocuklarınıza helal lokma yedirin Devletinize Liyakatla bağlı olun diycem....

Kafanız hırsızlığa rüşvete yalana dolana çalışacağına üretime Vatana Millete faydalı işe çalışsın...
Yüreğinizde Devlet Vatan Millet sevginiz olsun

"Şaşırmamak mümkün değil. Kayseri Uçak Fabrikası ilk açıldığında fabrikanın elektriği yokmuş. Jeneratörlerle çalıştırılmış. Sonra tren yolu yapılmış ve büyük jeneratörler gelmiş. Hirfanlı Barajı yapılıncaya kadar elektrik böyle sağlanmış. Kendi havaalanı olmadığı için kanatları at arabalarıyla boş arazilere çekilerek orada birleştirilmiş. Fabrikanın inşası sırasında eşek, katır, deve bile kiralanmış. Gıda ve giyeceğin tamamı Kayseri iç piyasasından karşılanmış. Böylece marangoz, manav, hububatçı, terzi, ayakkabıcı, demirci, bakırcı gibi zanaatkârlara üretim yapma imkanı doğmuş. Anneler oğullarıyla "Oğlumuz tayyare pavlikasında çalışır." diyerek övünürken; fabrika, fabrikadan öte bir eğitim kurumuna dönüşmüş ve tornacı, frezeci, kaportacı, kaynakçı, motorcu ustaları, şehrin metal sanayisinin temelini oluşturmuş. Atatürk kimdir? sorusunun binlerce cevabından biri; "Yoklukta uçak üreten, ürettiği uçakları hem satan hem de İran'a hediye edebilen kahramandır." olsa gerek. Yukarıdaki bilgileri, Kayseri-Marka Dergisi'nden aldım. Detaylar ve diğer fotoğraflar bu dergide bulunabilir."

Videos (show all)

Bin kere seçim kaybetsem bin kere idam yesem yine hakkı halkı savunurum Tarafım soran olursa MUSTAFA KEMAL ATATÜRKÜN ASK...

Telephone

Website