Adile Sultan Ev Yemekleri

Belirli bir coğrafi alanda üretilen, işlenen veya hazırlanan ve bu alana özgü bir kaliteye, üne veya diğer özelliklere sahip olan ürünleri tanımlamak için kullanılan “coğrafi işaret”e sahip çorbalarımız olup olmadığını biliyor m usunuz? Mutfak kültürümüzde özel bir yeri olan çorbalarımıza dair bu sorunun yanıtını, blog yazımızda bulabilirsiniz.

Kültürel miras: Coğrafi işaretli çorbalarımız - Adile Sultan Ev Yemekleri “Çorbaların, Türk mutfak kültüründe özel bir yeri vardır. Bazı yörelerimizde sabah kahvaltısı da dahil olmak üzere; öğle ve akşam yemeklerinde öğün genellikle çorba ile açılır. Kültürel, damak tadı, ekonomik şartlarla bağlantılı bu tercih, aslında sağlıkla da ilgil...

Kivi, lezzet tarihimizde çok eskilere dayanmıyor. Pek çoğumuzun çocukluğu döneminde kivi ya yoktu ya da bu kadar erişilebilir değildi… Tam da bu nedenle merakla sormak istedik: İlk kivinizi kaç yaşında yediniz? (Tabii bu arada hayatımıza yeni giren bu meyveyi yadırgayarak, yemeyi reddedenler olduğunu tahmin etmek de güç değil.)

Kim bilir ne var atın sırtındaki çuvallarda? Acaba çarşıya bir şeyler satmaya mı geldi bu adam? Yoksa çarşıdan aldıklarını atına yükledi ve evine mi dönüyor?

Dünya Türk Kahvesi Günü olarak kutlanan bu günde, kulağımız Mancacı Cemal’de… Mühim bir meseledir kahve keyfi yapmak. Mancacı’nın işaret ettiği gibi, hayata karşı vicdanen rahat olmayan birinin, kahvesini huzurla içmesi de mümkün değildir

En güzel insan hasletleri arasında yer alan yardımlaşma ve dayanışma, toplum olarak bizim de kültürel kodlarımızın ilk sıralarında yer alıyor. Bugün eskilere gidip, yardımlaşma ve dayanışmanın tarihimizdeki en güzel ve naif örneklerinden birinden, “sadaka taşları”ndan bahsedeceğiz. Keyifle okuyacağınızı umuyoruz.

Blog Yazısı - Yardımlaşmada zarafetin sembolü: Sadaka taşları - Adile Sultan Ev Yemekleri En güzel insan hasletleri arasında yer alan yardımlaşma ve dayanışma, toplum olarak bizim de kültürel kodlarımızın ilk sıralarında yer alıyor. Aile içinde, büyük ailede, komşular arasında irili ufaklı yardımlaşmalar hayatımızın olağan bir parçası. Her türlü felakette, g...

Bu tepsiyi görünce muhtemelen pek çoğumuzun aklına annesi geldi… Peki aklınıza gelen anneniz, bu böreği neli yapmış olsun isterdiniz?

Adile Sultan Ev Yemekleri Biz Adile Sultan'la bir hikayeye başladık. Gün gelecek bu hikayeye bakıp, hikayenin güzelliğ

İstanbul’da bir akşamüstü. Kendi halinde bir aile, küçük bir kayığa doluşmuş, Boğaz’da gezintiye çıkmış. (Bizim anlatımımızla, yapay zekanın çizdiği kurmaca bir resimdir. İstanbul’a benzemeyen detaylar olursa, nedeni budur.)

İnsanın başını sokacak bir yuvası olması muhteşem elbette; ama en kıymetlisi o evdeki huzur değil mi sizler için de?

“Dedemden Hikayeler” serimizde bugün “Gramofon” adlı hikâye var. Okuyacağınız metin ne tümüyle gerçek, ne de bütünüyle bir hikaye. İster okuyun, ister sesli olarak dinleyin… Hoşça zaman geçirmenizi, hikayemizi beğenmenizi umuyoruz. Hikayemizi okuyup, dinledikten sonra ne hissettiğinizi paylaşırsanız, bizleri ayrıca mutlu etmiş olursunuz. Selamlarımızla

Dedemden Hikayeler 08: Gramofon - Adile Sultan Ev Yemekleri Hikayeyi sesli dinlemek için “oynat butonuna” tıklayınız. İkinci Dünya Savaşı’nın henüz başlarında, savaşa girmemiş bizim gibi ülkeler dahil herkesin tüm tedirginliğini ve olumsuzluklarını hissettiği günlerin birinde Mustafa Bey’in yüzü gülüyordu. Hayattaki en büyü...

İşte bir uzmanlık sorusu daha. : ) Kerevizin saplarını ve yapraklarını atıyor musunuz? Yoksa onları değerlendirmenin yollarını biliyor musunuz? Önerileriniz varsa bizimle de paylaşabilir misiniz? Yanıtları bekliyoruz.

Her birimizin kişisel tarihinde, yürüdüğümüz yollarda hep iziniz var. Başta baş öğretmen Mustafa Kemal Atatürk; önümüzü açan, bize yol gösteren tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü saygı ve minnetle kutluyoruz. İyi ki varsınız.

Acaba Yapay Zeka, İstanbul’un hangi semtinden feyz aldı bu görseli çalışırken? Gözü yolda kadın kimi bekliyor, yoksa öylesine düşüncelere mi daldı, o da muamma. Sizce bu görüntünün arkasında nasıl bir hikaye var?

Üzerine söylenecek çok da söz bırakmamış Mancacı Cemal. Ezcümle: Sıkıntılı günler yaşasak da bahara olan inancımızı asla kaybetmeyelim dostlar.

Ekmeğin hayatımızdaki yeri tartışılmaz. Ekmek fiyatları da gramajı da kalitesi de her zaman için halk nezdinde büyük öneme sahip. Geçmişte de bu durumun aynı olduğunu, fırınlar ve ürettikleri ekmekler hakkında gayet önemli kurallar olduğunu biliyor muydunuz? Detaylar için lütfen blog yazımıza bir göz atın.

Blog Yazısı - İstanbul Fırınları ve İstanbul’da Ekmek Üretimi Bir önceki blog yazımızda Antikçağ’dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi isimli, 10 ciltlik eserin yayılımını sağlamak amacıyla yayınlanan istanbultarihi.ist adresindeki internet sitesinden bahsetmiş ve bu zengin kaynakta ye alan makalelerin arasından yemek kültürüyle ilgili...

Mangal ve ızgara denince pek çoğumuzun aklına et ve balık geliyor olsa da aslında sebzelerin ızgarası da gayet lezzetli oluyor. İşte burada dört örnek var: Kabak, havuç, soğan ve patates. Izgarasını yapacak olsanız, tercihiniz hangisi olurdu?

Eski zaman İstanbulunda, patates satan bir adam… Uzaktan, uzun yıllar sonrasında “Hayırlı işler” diyesi geliyor insanın. Her kim ki ekmeğinin peşinde alın teri döküyor, hepsine hayırlı işler olsun.

Ne güzel bir öğüt değil mi? Peşin hükümlü biri kestaneye yaklaşmazdı bile. Yaklaşmayınca da o güzel lezzetten mahrum kalırdı. Hayatta da benzer durumlar karşınıza çıkmıyor mu sizin de?

Antikçağ’dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi isimli, 10 ciltlik eserin yayılımını sağlamak amacıyla yayınlanan istanbultarihi.ist adresindeki internet sitesinden haberdar mısınız? Bu müthiş kültürel hazineye erişmek için blog yazımıza davet ediyoruz sizi.

Blog Yazısı - Elinizin altındaki kaynak: Büyük İstanbul Tarihi - Adile Sultan Ev Yemekleri İSAM ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Kültür A.Ş. ortaklığı ile hazırlanan Antikçağ’dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi isimli, 10 ciltlik eserin yayılımını sağlamak amacıyla yayınlanan istanbultarihi.ist adresindeki internet sitesinden haberdar mısını...

Pek çoğumuz severiz şalgam suyunu; ama ev yapımı şalgam bulabilenimiz pek az. Sorumuzun yanıtını da onlar verebilecek zaten. Fabrikasyon değil de ev yapımı şalgamların içine bir şey koyarlar. Sizce o nedir? İşte o “şey”e de farklı yörelerde farklı isimler verirler. Merakımız, sizin ne dediğiniz…

85 yıldır aklımızdasın, kalbimizdesin. Saygı, özlem ve minnetle anıyoruz.

İstanbul, bugün olduğu gibi asırlardır ev sahipliği yapıyor sokak hayvanlarına. O kadar ki Osmanlı döneminde “mancacılık” diye bir meslek var. Mancacıların görevi, ahâlinin verdiği paralarla sokak hayvanlarını beslemek. Tabii ki sokak hayvanlarına olan sevgi de devam ediyor asırlardır. Tıpkı, geçmişten gelen bu fotoğraftaki küçük kızın sevgisi gibi.

Yolunuz bir köyden geçiyorsa, o köyden eliniz boş çıkmanız mümkün değildir. Selamlaştığınız herkes size bir ikramda bulunma çabasına girişir. Priscilla Mary Işın, küçük bir özetini paylaştığımız “Osmanlı Kültüründe Yiyecek Hediyeleri” adlı makalesinde, yiyecek hediyeleşmelerinin tarihini irdeliyor. Keyifle okuyacağınızı umuyoruz.

Yüzyılların geleneği: Yiyecek hediyeleşmeleri - Adile Sultan Ev Yemekleri Hediyeleşmek kültürümüzde özel bir yere sahip. Neredeyse her fırsatta birbirine hediye vermeyi seven bir toplumuz; ancak diğer kültürlerden farklı özellikleri de var bizdeki hediyeleşme kültürünün. Özellikle halk arasında, dışarıdan bir hediye alıp da vermek yerine insanlarım...

Çocukları mutlu etmek ne kadar kolay; ama bir o kadar da kıymetli hiç düşündünüz mü? Küçük bir çocuğun mutluluğu, tüm dünyayı yerinden oynatacak bir güce sahip, farkında mısınız? Haydi, bugün dert edelim ve bir çocuğu mutlu edelim.

Tam da mevsimindeyken sormak istedik: Ispanak yerken yoğurt olup olmaması sizin için önemli mi? Ispanak yerken “yoğurt şart” diyenlerden misiniz?

Bir geminin güvertesinde ya da bir iskelenin üzerindeki tacir objektife doğru bakıyor. Hemen aşağıda çalışan insanlar var. Arkada da Yapay Zeka’nın hayal ettiği eski İstanbul… (Bizim anlatımımızla, yapay zekanın çizdiği kurmaca bir resimdir. İstanbul’a benzemeyen detaylar olursa, nedeni budur.)

İşte bir uzmanlık sorusu. : ) Muhtemelen belli bir yaşın altındakiler şaşıracak bu soruya ve belki “çöpe atıyorduk” diyecek; ama belli bir yaşın üstündekiler, hele ki sobalı bir evde büyüdülerse, bakın nasıl yanıt verecekler… Yanıtları bekliyoruz.

Adile Sultan Ev Yemekleri Biz Adile Sultan'la bir hikayeye başladık. Gün gelecek bu hikayeye bakıp, hikayenin güzelliğ

Kapalıçarşı’da yük taşıyan bir adam. Kim bilir yükünün içinde neler, aklında neler var?

Adile Sultan Ev Yemekleri Biz Adile Sultan'la bir hikayeye başladık. Gün gelecek bu hikayeye bakıp, hikayenin güzelliğ

İşte sırrı aşikâr bir öğüt daha… Uzun söze gerek var mı? “Sabretmeyi başaran, mükâfatını alır.” Bize yapacak tek hareket kalıyor: Bu güzel öğüdü, mümkün oldukça çok kişiye ulaştırmak.

Adile Sultan Ev Yemekleri Biz Adile Sultan'la bir hikayeye başladık. Gün gelecek bu hikayeye bakıp, hikayenin güzelliğ

Osmanlı saray mutfağında, mevsim değişikliklerinde yemek listeleri de değişiyordu ve bu değişiklik sadece sebze ve meyvelerin hangi mevsimde yetiştiğiyle ilgili değildi. Blog yazımızı okuduğunuzda mevsimlerle birlikte yemek listelerinin değişmesinin ardındaki nedenleri şaşırarak öğreneceksiniz.

Blog Yazısı - Osmanlı mutfağında mevsimine göre yemek seçimi - Adile Sultan Ev Yemekleri Yaptığımız işi hiçbir zaman salt ticaret olarak görmediğimizi, ana motivasyonumuzu yemek kültürüne olan hayranlığımızdan aldığımızı bizi takip eden dostlarımız yakından bilir. Yemek kültürü okumalarımız esnasında ilgimizi çeken metinleri de uzun süredir blog sayfamızd...

Her sabah evden çıkmadan önce ya da akşam eve döndüğümüzde bizlere bitki çayları yapan annelerimizin elbette bir bildiği vardı… Havalar soğumaya başladıkça, hastalanma riskimiz de artıyor. Annelerimizin çok iyi bildiği ve Mancacı’nın da söylediği gibi sihir aslında doğada… Bilene, arayana, bulana tabii.

Herkesin damak tadı farklı. Kimi hiç sevmez sirkeyi, kimi ise sirkesiz yapamaz. Sirke sevenler de kendi aralarında ayrışırlar. Kimi elma sirkesi sever, kimi üzüm sirkesi. Bir de sirkede uzmanlaşanlar vardır: onlar nardan portakala, erikten böğürtlene pek çok meyveden yapılmış sirkeleri severler. Sizin sirkedeki duruşunuz ve tercihiniz nasıl?

Haliç’in kuytu bir köşesinde, muhtemelen Balat kıyılarında balık tutan bir adam, sonbaharın keyfini yaşıyor. (Bizim anlatımımızla, yapay zekanın çizdiği kurmaca bir resimdir. İstanbul’a benzemeyen detaylar olursa, nedeni budur.)

Bir oda dolusu insan aynı yemeği yapsın, iki yemek birbiriyle aynı olmaz. Tam da Mancacı’nın örneğindeki kar taneleri gibi. Şimdi size bir sorumuz var: Lütfen söyler misiniz? Annenizin, eşinizin, anneanne ya da babaannenizin yemeğine eş bir yemek yediniz mi hayatınızda?

“Dedemden Hikayeler” serimize “Demirci İsmail'in Hikayesi” ile devam ediyoruz. Okuyacağınız metin ne tümüyle gerçek, ne de bütünüyle bir hikaye. İster okuyun, ister sesli olarak dinleyin… Hoşça zaman geçirmenizi, hikayemizi beğenmenizi umuyoruz. Hikayemizi okuyup, dinledikten sonra ne hissettiğinizi paylaşırsanız, bizleri ayrıca mutlu etmiş olursunuz. Selamlarımızla.

Dedemden Hikayeler 07: Demirci İsmail’in Hikayesi - Adile Sultan Ev Yemekleri Sesli anlatım seçeneğiyle. Dedemden Hikayeler serisi.

Klasik soğanın yanı sıra bir de kırmızı ve beyaz soğanlarımız var mâlumunuz. Sizler hangi soğanı, hangi yemekte kullanıyorsunuz? Salatalarınızda özellikle tercih ettiğiniz bir soğan var mı?

Yapay Zeka’dan eski zaman İstanbulunda kışa hazırlığa dair bir resim çizmesini istedik. Bir oduncu çizdi bizlere. Her ne kadar ülkemizin pek çoğunda soba kullanımı azalmış olsa da -ki devam eden nice yer var- kış başlamadan odun, kömür alıp, depolamak çok önemliydi. Genelde de odunlar, semtlerde bulunan odunculardan alınırdı. Hatırlıyor musunuz o günleri?

Nasıl ki kökü güçlü bir ağaç, nice rüzgara karşı dimdik ayakta durabilir; Mancacı Cemal’in işaret ettiği gibi insanlar için de geçerlidir bu. “Kök” ifadesinden kim ne anlıyorsa, kendi bileceği iştir. İş ki insan sağlam basabilsin ayaklarını yere. Ne dersiniz?

Menümüzdeki buharda sebze yemeğimize gösterdiğiniz teveccühten de görebildiğimiz üzere, haşlanmış sebzeleri hepimiz seviyoruz. Bizim merakımız, hepsi içinde en çok hangisini sevdiğiniz? Suda haşlanmış ya da buharda yapılmış sebzelerden hangisi sizin için listenin başında geliyor?