Uzman Klinik Psikolog Başak Dalda Kileci

Uzman Klinik Psikolog Başak Dalda Kileci

Yetişkin bireylere psikolojik danışmanlık - online

20/11/2020

🌺Kimler için uygundur?

İnternete erişimi olan ve bir saat boyunca sessiz bir odada tek başına bulunabilecek olan 15 yaş üstü tüm bireyler için uygundur (18 yaş altındakiler, ailelerinin bilgisi ve onayı dahilinde randevu alabilirler).

🌺Neden uzaktan/online psikolojik danışmanlık?

-Evden çıkmanızı engelleyen bir sağlık probleminiz varsa,

-Yoldan ve zamandan tasarruf etmek istiyorsanız,

-Farklı şehirlerdeki uzmanlara ulaşmak istiyorsanız

uzaktan/online psikolojik danışmanlık sizin için uygundur.

Detaylı bilgi için: 0551 975 72 12

04/11/2020

İzmir depremi ardından, bu süreçte psikolojik olarak en az etkilenmek ve başkalarının da olumsuz etkilenmesini engellemek için ilk etapta neler yapabilirsiniz:

🌺 Çocuğunuz varsa, deprem haberlerini ona izlettirmeyin, yanında depreme dair olumsuz şeyler konuşmayın. Sosyal medyada da bu görüntülere maruz kalmasını engelleyin. Enkaz yakınına onları götürüp çalışamaları izlettirmeyin. Bunun yerine hızlıca aile deprem planı yapın. Evde yapacağınız tatbikatları oyun haline getirin. Olan biteni düşünmek yerine gelecek için çocuğunuzu ve kendinizi hazırlıklı kılmak kaygıyla baş etmeye yarar.

🌺Yetişkinler olarak enkazdaki gelişmeleri öğrenme ihtiyacı içinde olabiliyoruz. Ancak sürekli bu haberleri izlemek kaygı seviyenizi artırabilir. Rutin hayatınızda yaptığınız şeylere vakit ayırmaya, sevdiklerinizle duygularınızı paylaşmaya çalışın.

🌺 Bu madde, başkalarını korumak adına yapabileceğiniz çok önemli bir adım. Sosyal medyada afetzedelerin, enkazdan kurtarılan kişilerin fotoğraf ve videolarını yayınlamayın. Hem o kişilerin buna rızası olmadığı için doğru değil hem de yakınları bu görüntülere maruz kaldığında onlar duygusal olarak çok daha fazla etkilenir. Özellikle kurtulan/kurtulamayan çocukların fotoğraf ve videolarını yaymak çok hatalı. Güzel haber alınca sevinmek normal ancak sevincimizi başkalarının özel hayatını ihlal etmeden yaşamanın yolları var. Örneğin bir yakınınıza sarılarak veya onu arayarak sevininizi paylaşabilirsiniz.

23/09/2020

Bazen okul kaygısı çocuktan çok anne babada vardır. Onların kaygısı çocuğu etkiler. Çocuk da normalden fazla kaygı duymaya başlar. Ailelerin kendileri duygularını fark etmeleri bu süreçte çok önemlidir.

⚠️Ebeveyn olarak kaygınızı şöyle anlarsınız:
"O tek başına ne yapar, beceremez, korkar, beni özler." gibi düşünceleriniz varsa, sizde kaygı olabilir. Bunu çocuğa yansıtmadan kendi içinizde ya da bir uzman desteğiyle çözmeniz önemlidir.

🍁
Okul kaygısını azaltmak için neler yapabilirsiniz:

📣Hiçbir ön bilgi vermeden pat diye okulun ilk günü çocuğu alıp okula götürmek kaygıya yol açar. Bir süre önceden başlayarak ona okulu anlatın, sorularını yanıtlamak belirsizliği ve kaygıyı azaltır.

📣Okula yeni başlayacak çocuğunuza "Oh git de kafa dinleyelim", "Sakın oralarda bizi untuma ha!" gibi şakalar yapmayın. Çocuk bu sözleri olduğu gibi doğru sayar, ciddiye alır. İstenmediğini düşünebilir veya okulda ailelerin unutulduğuna inanıp korkabilir.

📣Okulun ilk günü, okula gitmeden önce evden çıkarken sakince sarılın. Okula gidince onu teslim edeceğinizi, sonra gidip onu alacağınızı evde açıklayın ve öyle yola çıkın. Okul önünde veda seremonisini uzatmayın.

📣Okul önünde ona bağırmayın, dalga geçmeyin, görevli kişi ya da öğretmen onu almaya geldiğinde siz sakin ve memnun davranın. Çocuğunuza teskin edici, rahatlatıcı, güven verici bir rol modeli olun.

📣Anı olsun diye fotoğraf, video çekecekseniz çocuğunuz okul önünde kaygılı ve şaşkınken onu poz vermeye, gülmeye zorlamayın.

📣Çocuğunuz büyük ihtimalle ilk gün okul kapısında sizden ayrılırken ağlayacaktır. Ağlaması, sizi telaşa sürüklemesin. Onun yaşı gereği, duruma adapte olması için ağlaması faydalıdır. Sanki o acı çekiyor ya da travma yaşıyor diye korkmayın. Siz sakin görünün.

Sonuç olarak; okula başlamak çok özel, keyifli, güzel bir gelişmedir. Siz gurur duyarsanız, mutlu olursanız farklı gelişir. Siz çok kaygılıysanız farklı gelişir. Kendi kaygınızla baş edemiyorsanız bir uzmandan destek alabilirsiniz.

21/07/2020

Psikolojik sağlık dediğimiz, çok yönlü bir konu. İki cümleyle anlaşılabilecek gibi değil. Güzel çalışmalar var psikoloji alanında. Siz de bazı kaynakları okuyarak insanı anlamaya çalışabilirsiniz. Örneğin James F. Masterson'ın kitapları var, anne babanın rolünü güzel anlatan. Yeter ki araştırmaya, öğrenmeye niyetli olun.
Özetleyecek olursak:

📣Onu sevin. Seni seviyorum demekten bahsetmiyorum. Onu sırf var olduğu için sevdiğinizi içinizde hissetmenizden bahsediyorum. Basit görünüyor ama çocuğunu sevmeyen çok anne baba var. Sevildiğini hissetmeyen HİÇBİR ÇOCUK sağlıklı yetişemez.

📣Övünmek ya da çocukken yapamadığınız şeyleri yaptırmak için çocuk yapmayın. İnsanlara gösteriş yapmak için, ölen abisinin ablasının yerini doldursun diye çocuk yapmayın. İlerde size baksın, sizi hiç terk etmeyecek biri olsun diye çocuk yapmayın. (Bu listede saydığım duygular sizde varsa, kendinize bir iyilik yapın ve psikolojik destek alın)

📣Tahammülsüz, bağırıp çağıran, azarlayan bir ebeveynseniz mutlaka sizin de karşılanmayan ihtiyaçlarınız var. Önce onları giderin sonra çocuğunuzla ilgilenin. Bunu yapmazsanız, istediğiniz kadar hediye alın, seni seviyorum diyin kar etmez. O çocuk sizdeki gerginliği sünger gibi çeker. Suçlu hidseden, öfkeli, kaygılı bir insana dönüşür.

📣Anne baba olarak çocuğu korumak, onu barındırmak, beslemek, okutmak, hayatı öğretmek, ona ahlaki açıdan rol modeli olmak sizin SORUMLULUĞUNUZ. Bunları lütuf gibi sunup sonra karşılık bekliyor ve sinirleniyorsanız o çocuk asla kendine güvenerek, hayata atılmaya hazır olarak büyüyemez.

📣Yetişkin olanın siz olduğunuzu her zaman hatırlayın. O hata yapacak, saçmalayacak, merak edecek, duygularıyla baş edemeyip bağıracak, ağlayacak. Onun inatçı, gıcık, sizi sinir etmeye çalışan bir varlık değil, hayatı öğrenmeye çalışan bir insan olduğunu bilin. O öğrenene kadar hep siz onu dengeleyeceksiniz. Zorlandığınızda destek alın. Yakınlarınızdan destek alın. Sanattan, spordan destek alın. Hiçbiri yetmiyorsa bir uzmandan destek alın. Çünkü sizin psikolojiniz sağlıklıysa çocuğunki de öyle olacak.

21/07/2020

"Ona hep en iyisini vermeye çalışmak" kadar "Aman her doğan bir şekilde büyüyor" diyip kendi haline bırakmak da çocuğa zararlıdır. İnsana kavun karpuz muamelesi yapmak bir nevi. Bir çocuğun kendiliğinden sağlıklı bir insan olmasını beklemek bir ütopyadır 🤷‍♀️

🌺
Fiziksel olarak kendi kendine büyür ama duygusal büyüme (olgunlaşma) mutlaka dışardan destek gerektirir. Siz de rastlamışsınızdır, etrafta yetişkin görünümlü fakat duygusal kapasitesi açısından çocuk kalmış bir sürü insan var.

🌺
Çocuğunuzu olduğu gibi görmeniz şart. Onu onaylamanıza ihtiyacı var, ne yaparsa yapsın (ya da neyi yapamazsa yapamasın) her durumda her koşulda her an onu sevmenize ihtiyacı var . Aklı küçükken bir sürü şeye ermez, soyut düşünemez, başkalarının da kendilerine ait duygu ve düşünceleri olduğunu bilmez. Hepsini sizin yardımınızla öğrenmesi gerek. Hem anlatarak hem rol modeli olarak öğretmeniz, yol göstermeniz gerek. Ancak o zaman bir yetişkinin duygu dünyasına erişebilir.

🌺
Siz çocuğunuzu görmezseniz, çocuk görünmez olur. Boşluğa düşer. Acı duyar. Yok gibi hisseder. Tüm enerjisini görülmek için kullanmaya başlar. Ağlar, eteğinizi çeker, ses yapar.. . Elinden geleni yapar görülmek için. Siz hatanızı fark edip de bu ihmalkarlığınızı bırakırsanız güzel. Fakat kendi eksiğinizi fark etmeyip onun bu davranışlarını şımarıklık, nankmrlük olatak algılayıp ona kızar ve küserseniz çocuğun psikolojisi yitip gider.

🌺
İlerde kimselere güvenemeyen, yakın ilişkilere özlem duyan fakat sağlıklı ilişki kuramayan, canının istediği şeylere adım atamayan, kendine değil başkalarına bel bağlayan, kendine zarar veren ortamlardan bir türlü ayrılamayan, duygularından korkan, duygularını tanımayan, iç huzuru olmayan, kendi kendine kalınca sıkıntı hisseden bir yetişkin olur.

🌺
Yani doğurmak işin sadece başlangıcı. Sonrası yıllarca ilmek ilmek işlemeyi gerektiren bir iş. Bu işe kalkışmadan önce sabrınızı, toleransınızı, olgunluğunuzu, kendi duygusal sıkıntılarınızı, ona sunmak istediğiniz dünyayı iyi gözden geçirmeniz gerek.

21/07/2020

Eğer anne babalığınızı, bir insan yetiştirmek ve onunla hayatınızı iyi bir ilişki içinde paylaşmak için değil de bir şeylere olan ihtiyacınızı gidermek ya da birilerine bir şeyler kanıtlamak için kullanıyorsanız, "onun için en iyisi" diyerek kendi isteklerinizi zorla dayatan, işgalci ebeveynlere dönüşürsünüz.

🌺
En iyisini verelim, en iyi yerlere gelsin, en güzeli onun olsun, gibi telaşlar, gerçekte çocuğa iyi gelen şeyler olmayabilir. Onun neye ihtiyacı olduğunu gözlemlemeden karar veriyor olabilirsiniz. Kafanızdaki kalıba, plana uyan bir insan haline gelene kadar onu baskılıyor olabilirsiniz.

🌺
Düşünün bir kere. "Onun için en iyisi" dediğiniz şey, genellikle ya sizin çocukken isteyip yapamadığınız şeyler, ya da kendi anne babalığınızı insanlara övdürmek için çocuğa zorla uyguladığınız şeyler. Yani çocuk istiyor mu, ihtiyacı var mı bakmaksızın ona dayatılan şeyler. Sorunca da işte "onun için en iyisi" diyip geçiştirilen.

🌺
Bu işgal edilen çocuklar, kendi isteklerini keşfedemeyen, hep başkasının fikrini almak zorunda hisseden, hayatta tüm karar aşamalarında bunalan yetişkinlere dönüşür. Eğer sizin de bu gibi bir çabanız varsa, mutlaka kendi içinize bakıp neyin eksikliğini ya da hıncını çocuğumdan çıkarıyorum diye araştırmanız lazım. Gerekiyorsa bir uzman eşliğinde çalışabilirsiniz.

21/07/2020

Anne babalık diyince hep iki yetişkinin bir çocukla ilişkisi algılanıyor. Aslında anne baba olunca, dünyaya bir çocuk getirmiyorsunuz. Geleceğin yetişkin insanını getiriyorsunuz. Siz onu nasıl yetiştirirseniz, 18 yıl sonra dünyada öyle bir yetişkin insan dolaşıyor olacak. Kendine ait bir fikir dünyası, duygulanımı, insanlara ve çevreye etkisi olacak. Sizin de uzun yıllar boyunca, yetişkin haliyle ilişki içinde olacağınız bir kişi olacak aslında çocuğunuz.

🌺
Psikoloji çalışmaları şunu söylüyor: Hayatın ilk yıllarında çocuğun ona bakımveren kişiyle kurduğu ilişki, yetişkinlikteki psikolojik sağlığını doğrudan etkiliyor.

🌺
Gel gör ki bu bilgiler kimsede kendiliğinden yok. Çocuğun psikolojik gelişim aşamalarını öğrenip ona uygun davranmak sonradan öğrenilen bir şey. Sağlıklı anne babalar iç güdüsel olarak doğru adımları atıyor ama psikolojik, duygusal, ilişkisel sıkıntıları olan anne babalar (ki sayıları çok) maalesef o sıkıntıları farkında olmadan, olduğu gibi çocuğa yansıtarak ebeveynlik yapıyor. Sonra çocukta davranış/duygu problemleri çıktığında;

+ "Bu çocuk çok yaramaz",

+"Bu çocuk inatçı" diyip okları çocuğa çeviriyor.

🌺
Çocuğunuzun ileride kendine ve insanlara güvenen, kendi önemini fark eden, isteklerinin arkasında durabilen, hata yapınca kendini yerden yere vurmayıp tekrar deneyebilen, başkalarının da hataları olabileceğini kabullenen, şefkatli, vicdanlı bir yetişkin olabilmesi için "Ben annesiyim en iyi ben bilirim" "Babası olarak ben bunu uygun görüyorum" demeyi bırakıp "Onun için sağlıklı olan nedir?" diye sorabilmek önemli.

Kampanyayı İmzala 14/07/2020

http://chng.it/gSqKpVCFM9

Bence herkesin psikolojiye dair doğru bilgiler edinme hakkı olmalı ve bunu öğrenmeliler de. Çünkü insan psikolojisini anlamaya çalışmak, hoşgörüyü artırır, her meslek grubundaki insanın hayatını kolaylaştırır. Bunun için insanların çeşitli yayınları okuyarak hem meraklarını giderip hem bilgilerini artırabileceklerini düşünüyorum.


Ancak iş psikologluk MESLEĞİNİ (sadece terapi yapmak değil, psikolojinin tüm branşlarını kastediyorum) icra etmeye gelince, etik değerlerin mutlaka vurgulandığı, interaktif soru cevap ve yorumların olduğu, hazırlanan ödevler ve yapılan stajlar sayesinde bilgilerin beceriye dönüştürüldüğü bir eğitim alınmazsa ileride çok sıkıntı çıkar. Hem mesleği icra etmeye çalışan kişi zorlanır hem de hizmet alan kişiye gereken fayda sağlanamaz. Örgün eğitimde bile bir insanı herhangi bir mesleğe hazırlamak oldukça zorken, uzaktan verilen bir eğitimde bunu sağlamaya çalışmak işi daha da zorlaştıracaktır.
🌺
Bana kalırsa bu sadece psikoloji bölümü için geçerli değil. Şu an gündemde olduğu için bu konuşuluyor. Halbuki uzaktan uzağa kitapları/notları okuyarak öğrenilemeyecek birçok başka meslek de var. Evet çoğu bilgi ve beceri belki okuyarak öğrenilebilir fakat MESLEK İCRASI sadece birtakım bilgi ve becerilerin toplamı değildir. Üstüne eklenmesi gereken bir mesleki etik anlayışı vardır. Mesleği uygularken karşılaşılacak çeşitli durumlara öğrenciyi hazırlama aşaması vardır. Hele insan sağlığı söz konusu olunca etik değerlere bağlı meslek elemanı yetiştirme sorumluluğu o eğitim kurumunun boynundadır. Bu çok ağır bir yüktür bence.
🌺
Uzaktan eğitimler mutlaka eğitimde belli bir boşluğu dolduruyordur. Bunu değerlendirecek olan kişiler belki biz değiliz. Fakat herkes kendi mesleğini en iyi bilir. Ve bunca psikolog bu iş sağlıksız olur diyorsa buna kulak verilmeli.
🌺
Mevcut üniversitelerdeki örgün eğitimlerin kalitesini artırmaya ve meslek yasası çıkartmaya daha fazla enerji harcanması gerek.

🌺
Bu arada, bu konu tartışılırken bir mesleği diğerinden üstün görerek yapılan açıklamalar bence çok yersiz. Her meslek önemli. Şu anki mesele, hangi mesleğin en doğru şartlarda nasıl insanlara öğretileceği meselesi bence.

Kampanyayı İmzala Açıköğretim Psikoloji Bölümü Toplum Ruh Sağlığına Yapılan Saldırıdır.

06/07/2020

Ciddi psikolojik sıkıntılar yaşayan birine "Her şey kafanda biter! " diyerek moral vermeye çalışıyorsanız bir daha düşünün.
🌺

Arkadaşıyla kavga etti canı sıkıldı gibi sorunlardan bahsetmiyorum. Travmalar, kişilik bozuklukları, intihar düşünceleri, bağımlılıklar, ilişkilerde ciddi bozulmalar, sosyal uyumsuzluklar, biyolojik kökenli bazı psikolojik rahatsızlıklar gibi insanın kendi kendine çözemeyeceği ciddi konulardan bahsediyorum.
🌺

"Her şey kafanda biter" sözü, şunu ima eder: Kendi kendine çözebilirsin!
Halbuki kazın ayağı öyle değil. İnsanlar elbette ki kendilerinde sıkıntılar olduğunun farkındadırlar. Ancak, bu sıkıntılar neyle bağlantılı, nerde nasıl başladı, hangi savunma mekanizmaları aktif, neyi nasıl değiştirmeli, tüm bunları kendi kendine fark edip çözemezler.
🌺

Eğer sevdiğin ve önemsediğin biri bu tarz psikolojik sıkıntılarla boğuşuyorsa, ona "Her şey kafanda" demek yerine, sıkıntısını küçümsemeden, yargılamadan sadece oturup dinleyebilirsin. Bazen sadece susup dinlemek bile büyük fark yaratır yani. Eğer konuşmak, kafa dağıtmak onun derdini çözmüyorsa o zaman bir uzmana ihitiyacı olduğunu sen fark edip onu yönlendirebilirsin. Bir uzman bulması konusunda destek olabilirsin.
🌺

Ve eğer sen psikolojik sıkıntılarla boğuşuyorsan, bunları kendi kendine çözememenin senin beceriksizliğin olmadığını bilmelisin. Psikolojik sıkıntılarda da aynı fiziksel hastalıklarda olduğu gibi, çözüm konusunda uzmanlaşmış ruh sağlığı profesyonellerine danışmak gerekir. Şu 3 maddeye bakarak bir uzmanla görüşmeye ihtiyacın olduğunu anlayabilirsin:

1-Yaşadığın bir olaya bağlı gelişen geçici bir duygu patlaması değil de belli bir süredir devam eden sıkıntılar içindeysen;

2-Bu sıkıntıların, iş, okul ve sosyal hayatında bozulmalara yol açacak kadar şiddetliyse;

3-Eğlenceli şeyler yapmak, iyi şeyler düşünmek ya da kafa dağıtıcı işlerle uğraşmak sadece geçici olarak seni rahatlatıp sonra yine bu sıkıntıları aynen hissetmeye devam ediyorsan...

Artık bir uzman desteği alman faydalı olacak demektir.

09/06/2020

Salgın psikolojimizi nasıl etkileyecek? 🤔

👉🏼Bu sorunun tek bir cevabı yok. En basidinden, salgını hangi koşullarda geçirdiğiniz (sağa kaydırarak çeşitli grupları görebilirsiniz) bile psikolojik olarak nasıl etkileneceğinizi belirleyen başlı başına çok önemli bir faktör.

🌺Daha olgun, daha kendiyle barışık, hayatı ve duygularını pek iniş çıkışlı yaşamayan kişiler, psikolojik olarak ya hiç sıkıntı çekmeyecekler ya da daha hafif sıkıntılar yaşayıp kısa sürede bunu atlatacaklar.

🌺Hayatla her daim kavgası olan, güvensiz, kaygılı, çabuk sıkılıp bunalan, fevri öfkelenmeleri olan, kurala/yasağa gelemeyen, aceleci kişilerin biraz daha sıkıntı çekeceklerini düşünebiliriz. Bu kişilerin; maske takmaya, hijyen kurallarına uymaya ve fiziksel mesafe koymaya en çok direnen (bilinçli ya da bilinçsizce) kişiler olması mümkün.

🌺 Virüs öncesinde birtakım psikolojik sıkıntılar nedeniyle tedavi gören kişilerin, hali hazırda var olan psikolojik problemlerinde kısmi ya da şiddetli artışlar meydana gelmiş olabilir. Almakta oldukları psikolojik desteğe ve tedaviye devam ettikleri sürece bir süre sonra eski ritmlerine kavuşacaklardır.

🌺Virüse bağlı kayıplar yaşayan kişilerin ise (iş kaybı, virüse yakalanma, sevdiği birini virüsten dolayı yitirme gibi) yine mevcut ruhsal gelişim seviyeleriyle orantılı sorunlar yaşamalarını bekleriz. İleriki süreçte yas, kaygı, depresif semptomlar, güvensizlik, boşluk hissi... gibi problemlerle psikolojik dedtek almaları faydalı olacaktır.

👉🏼Salgını nerde ne koşullarda geçirmiş olursak olalım, hepimiz için hiç tanımadığımız bir hayat tecrübesi olduğu kesin. Hissettiğiniz duygulardan korkmadan, her şeyin eskisi gibi normal olmasını beklemeden, şu anki koşullara adapte olmaya çalışın. Adaptasyonda, kabullenmekte ve duygularınızla baş etmekte zorluk yaşıyorsanız bir uzman desteği almaya çekinmeyin.

Timeline photos 25/11/2019

Şiddet uygulamamak ayrı önemli, şiddet uygulandığını görünce bunu umursayıp tepki vermek ayrı önemli. Neler yapabiliriz şiddeti gördüğümüzde?

1) "Sen kilo mu aldın?" "Niye hiç makyaj yapmıyorsun?"
gibi cümleler de şiddettir. Birisine söylemeyin ve söylendiğini duyarsanız müdahale edin.

2) Birisi birisini dövüyorsa ve sizin fiziksel gücünüz ayırmaya yetmeyecekse (ya da kişi silahlıysa) durup videoya çekmek yerine hemen polisi arayabilirsiniz. Yüksek sesle bağırarak şiddet uygulayan kişiyi polisin geleceğine dair uyarabilirsiniz.

3) Bir anne/baba sizi göstererek çocuğuna "Bak abla/abi kızıyor, seni dövecek" gibi sizi de alet eden korkutucu cümleler kurarsa hemen dönüp gülerek "Yo hiç kızmıyorum, her şey yolunda" diyin. Anne babadır, haklıdır diyip bu psikolojik şiddete alet olmayın.

Her şiddete tek başınıza gücünüz yetmez ama gücünüzün ve aklınızın yettiği her yerde herkese karşı yapılan şiddeti kınayabilir ve ses çıkarabilirsiniz. Kendinizi tehlikeye atmadan, gerekli yerde polisten, gerekli yerde sosyal çevrenizden yardım isteyebilirsiniz.

Siz her alanda ve herkese karşı olan şiddete tepki verdikçe (tepki demek, şiddete hiç müdahale etmeyip sadece internetten bu olaya küfür etmek demek değildir bu arada) şiddet uygulayanların alanı giderek daralır.

Pek dile getirilmeyen ve akla gelmeyen şiddet örnekleri:

-Birinin kilosuyla, boyuyla, diğer fiziksel özellikleriyle dalga geçmek, küçümsemek (ve bu özellikleri nedeniyle onu dışlamak, terslemek, dövmek.)

-Birinin cinsel kimliğiyle, cinsel yönelimiyle dalga geçmek, küçümsemek (ve bu sebeplerle onu dışlamak, terslemek, dövmek)

-Birinin anayasal/yaşamsal hakkı olan bir şeyleri onun elinden zorla almak veya ona ulaşmasını engellemek (ör; çalışanına yıllık izin vermeyen patron, eşi sokağa çıktı diye harçlığını kesen erkek...vb)

Örnekler artırılabilir ama şiddete şiddet demek için illa içinde bir dayak olmasına gerek yoktur.
Ve unutmayın, şiddet gören birini görünce üzüntü, öfke gibi duygular hissedebilmek, bir insanın psikolojik olarak sağlıklı olduğunun göstergelerinden biridir.

01/08/2019

Memnun olmadığı konularda değişiklik isteyen fakat bunun sorumluluğunu almaktan korkan insan, değişikliğe dair adımları hep başkalarından bekler. Kararı, sorumluluğu başkası üstlensin, o sadece değişimin tadını çıkarsın ister. İdeal bir dünyada belki bu gerçekleşebilir ancak hepimiz bir başkasının "diğer kişisi" olduğumuzdan, eninde sonunda biri de o değişimi bizden bekliyor!

Başkalarından beklemek yerine şu an düşünmeye başlayın: Neyin değişmesini istiyorsunuz? Bu değişimin gerçekleşmesi için sizin değiştirebileceğiniz şey(ler) var mı? Bu değiştireceğiniz şey(ler)le alakalı korktuğunuz sonuçlar ne? Değiştirdiğinizde hayatınız daha içinize sinecek mi?

İster ilişkinize dair olsun, ister fiziksel özelliklerinize, ister iş ortamınıza hiç fark etmez. Unutmayın, o durum değişmediği takdirde hayatınızı zorlaştırmaya devam edecek. Değiştirmek için atacağınız her adım kolay olmayabilir ama sonunda daha memnun olcaksanız buna değer.

Her adımda size destek olacak, sizi motive edecek, gerekli yardımı yapacak insanlarla donatın çevrenizi. Ama değişim adımlarını siz atın. Sizi adım atmaktan alıkoyan düşünce ve duygularınızı ayırt edemiyorsanız, bu konuda bir uzmandan destek alabilirsiniz.

19/07/2019

Ve bu yazı serisinin son iletisi çok çok (çok) önemli bir konu. Şipşak çağındayız. Hemencilik, Biranöncecilik, Kısasüredebilmemnecilik ("bilmemne" kısmını istediğiniz gibi oldurun) almış başını gidiyor.

❓Peki psikolojik sağlık açısından bu bizi nereye götürüyor? "Acele sonuç arayana, acele sonuç sunanlar" diye bir yönde gidiyoruz.

Bu oluşumun vaatleri müthiş:

☘️Tek seansta kaygınızı siler atarız!

☘️Bir günde bilinçaltı temizliği (Bir toz alıp çıkacak arkadaş🤦‍♀️)

☘️Ruh bilmemnesi (İçinde ruh geçince devamına ne getirirsen insanlar hemen tavlanıyor. Ruh önemli tabi)

☘️(Bir de ruhun daha sofistike olanı var): Spiritüel arınma/Spiritüelitenizi geliştirme 101/... Vs

Huzura, psikolojik sağlığa, güçlü benlik algısına ulaşmak istediğinizi biliyorum. Herkesin nihai hedefi bu. Süreğen bir huzur, denge, oturmuşluk hissi, iç ferahlığı... İşin güzel yanı, tüm bunlara ulaşmak mümkün. AMA oturduğunuz yerden birisi size hop diye bir şey uygulayacak ya da bir söz söyleyecek diye beklerseniz olmaz.

Bir önceki iletimde de dediğim gibi, dış etkenlere bağlı bir psikolojik sağlıktan söz edilemez. İçerden gelmesini sağlamak önemli. Şu an içinizde olmadığını düşünüyor olabilirsiniz ancak doğru yaklaşımla, doğru gözlemle, alternatif bakış açılarıyla, buna ulaşmak mümkün.

Bunun ismine "ÇABA" deniyor. "SABIR" da onun yakın arkadaşı. Kesinlikle bir günden uzun sürüyor. Ve en önemlisi, SİZİN istekliliğiniz, SİZİN istikrarlılığınızla ve SİZİN katkınızla ilerliyor. Aksini iddia eden her türlü uygulama, tıpkı şeye benzer: Siz oturun ben şimdi sizin yerinize hoplayıp size kilo verdireceğim!

📢📢Bir şeyin kısa sürmüyor olması, sizin onu yapamayacağınız anlamına gelmez. Bir şeye çaba harcamanız, onu sıkıcı yapmaz. Çağın aceleciliğine kapılmadan kendinizi dinlemeye, fark etmeye yönelin. Gerekiyorsa psikolog desteği alarak, istemezseniz tek başınıza, her seferinde katman katman gelişen, değişen, serpilen benliğinizi sahiplenin. Ona göre adımlar atmaya çalışın.

19/07/2019

Başkası yapmıyor diye sizin de yapmayı bıraktığınız her doğru davranış, karakterinizin yavaş yavaş tam da hoşlanmadığımız hale dönüşmesine neden olur. Hiç kimse yapmadığı halde sizin yapmaya devam ettiğiniz doğru davranışlar ise huzura giden en kestirme yollardandır.

Hani ilkokulda öğretmen bir çocuğa "Evladım konuşma" dediğinde o çocuk kendi davranışının sınıf ortamına yaptığı olumsuz etkiyi fark ederek utanıp susmak (ya da özür dilemek) yerine "Ama falanca da konuşuyor, ona da söyleyin! " der ya, işte kendi davranışınızdan ziyade başkalarınınkine odaklanırsanız o çocuğun durumuna sokarsınız kendinizi.

YETİŞKİNLİK, mantığı, olgunluğu, sorumluluk almayı ve davranışlarının sonuçları da olduğunu kabullenme dönemi olduğundan, psikolojik olarak sağlıklı bireyler olmamız için dış ortamdan bağımsız bir benlik algımızın oluşması ve oturması önemlidir.

Objektif değerlendirme yapabilme, "ama" demeden önce enine boyuna düşünebilme, yeri gelince hatadan dönme gibi ERDEMLER, psikolojinizin sağlamlaşmasına katkıda bulunur. Huzura giden yol, nelere sahip olduğunuzdan çok kendinizi iyi tanıyıp içsel bütünlüğünüzü kurmanıza/korumanıza bağlıdır. Sürekli huzursuz hisseden kişilerin temel problemi, huzuru hep dışarda aramalarıdır (spa merkezleri, doğa yürüyüşleri, Hindistan'da budist tapınakları, aşk, para, ün vs...) Eğer kendi içinizde tam ve bütün hissetmenin yolunu bulamazsanız, HİÇBİR dış etken size huzur vermez, veremez.

Kolay olmayabilir ancak unutmayın ki bir şeyin başarılabilmesi için illa kolay olması şart değildir ✌️ Bir profesyonelden destek alabileceğinizi hep aklınızda tutun.

19/07/2019

-Biraz daha kısık sesle müzik dinleyebilir misin?
+Ne yani ot gibi mi yaşayalım?!

-Daha erken ayrılsak olur mu?
+Ne yani hiç mi eğlenmeyelim?!

-Onun ne söylemek istediğini dinliyor musun?
+Ne yani hep onun dediği mi olsun?

📌"Ya hep ya hiç" bakış açısı sadece kendimizi etkileyen konularda ortaya çıkmaz. Yukarıdaki öneklere benzer şekilde de sık sık kendini gösterir. Biraz dramatik bir bakış açısıdır bana kalırsa, biraz tek taraflıdır, esnek değildir ve değişimden hoşlanmaz. Kendinizi bu tip diyalogların ikinci kişisi tarafında görüyorsanız, dikkat vermenizi öneririm.

Alternatif öneriler, sizin kişiliğinizi yıkmaya çalışmıyor olabilir. İnsanların bir arada huzurlu şekilde yaşaması ve dengede kalması, ortamın herkes için yaşanılır olmasına bağlıdır. Sadece bir tarafın değil.

+Ne yani hep ben mi kendimden ödün vereyim?!

İşte bir "ya hep ya hiç" çi yaklaşım daha ☺️

Ödün vermeyelim ama bananeci de olmayalım. Bir durumun değişmesi, illa onun tam zıttının olmasına bağlı değildir. Müziği kısabilir yine de dinleyebilirim, telefonla insan içinde konuşmaya devam ederken sesimi daha kısık tutabilirim. Bu gibi değişiklikler, karakterimi zayıflatmaz aksine daha duyarlı ve daha önemseyen biri haline gelirim.

20/05/2019

Peki insanları utandıran taraf hep sizseniz?

Öyle ya, psikolojik sağlık sadece başkalarından gelen etkilere karşı güçlü olmak değil, aynı zamanda başkalarını olumsuz etkileyecek kadar huzursuz biri olmamak da psikolojik olarak sağlıklı olmanın göstergesidir.

Yani; insanlara sürekli olarak "O öyle yapılmaz!", "Bu böyle denmez!", "Sen yapamazsın bırak!", "O hiç öyle olmuş mu!?", "Ne biçim......" gibi eleştirilerde bulunuyorsanız, çok katı kurallar koyuyorsanız hem kendinize hem etrafınıza, hele dedikleriniz yapılmadığında küserek, kızarak ya da aşağılayarak tepki veriyorsanız yardıma ihtiyacınız olabilir.

20/05/2019

Utanmak Üzerine

☘️Sağlıklı olan utanma: Bir insana/hayvana/nesneye zarar veya rahatsızlık verdikten sonra hissedilen duygu. Ayrıca, sorumluluğunuz altındaki konularda (iş, ev, ilişkiler...) gerekli özen ve çabayı göstermediğiniz zaman oluşan sonuçlar karşısında hissedebileceğiniz duygu.

☘️Sağlıksız olan utanma: Yukardaki durumlar haricindeki utanç duyguları sağlıksız ve gereksizdir.

Yani; yolda ayağınız takıldı ve tökezlediyseniz, size söz sırası geldiğinde ne diyeceğinizi unuttuysanız, şarkı söylerken detone olduysanız, yemek yerken üstünüze bir parça yemek döküldüyse, bazılarının aldığı ürünleri alacak paranız yoksa, bazılarının aldığı ürünleri alacak paranız olduğu halde almamayı seçiyorsanız, bekarsanız, kiloluysanız, terk edildiyseniz, aldatıldıysanız, kocaman gözlükleriniz varsa, dişlerinizde teller varsa, saçlarınız bir türlü diğer insanlarınki gibi (!) yatışmıyorsa, sevdiğiniz kişiyi başkaları onaylamıyorsa, başkalarının onaylamadığı kıyafetler giyiyorsanız, sivilceleriniz varsa, saçlarınız beyazsa, hiç saçınız yoksa.... UTANMANIZA GEREK YOK!

Liste uzar gider ama özetle, kimseyi ilgilendirmeyen ve kimseye hiiiç zararı olmayan özellikleriniz/ zevkleriniz / duygularınız nedeniyle utanç duygusu hissediyorsanız, bu sizin için sağlıklı değil.

Çevrenizde size bunun aksini söyleyen çok kişi olabilir; ancak bu onların fikridir. Ve bu fikir sizin psikolojik sağlığınıza iyi gelmez. Fikirlere saygı duyabilirsiniz ama sizin fikriniz farklı diye utanmayın. Çünkü utanmak sizi vazgeçirir. Sizi kendinize yabancılaştırır. Utanma duygusu bir başladı mı isteklerinizin yerini başkalarının sesi alır. Sizi mutlaka utandırmaya çalışanlar olduğunda (örneğin size "Kendinden utanmalısın!" denildiğinde) durup davranışınıza/ durumunuza bir bakın kimseye rahatsızlık veya zarar vermiş mi diye. Eğer cevap hayırsa, o kişinin sözüne değil kendinize inanın.

Sürekli utanç hissediyor ve bu duygu nedeniyle içinizden geldiği gibi yaşayamıyorsanız bu konuda size yardımcı olacak bir psikoloğa başvurabileceğinizi unutmayın.

16/05/2019

"Çocuğuma travma yaşatır mıyım?"

Bir önceki iletimle doğrudan bağlantılı bir diğer problem de her türlü meselesini çocukluk travmasına bağlayan yetişkinlerin, kendi çocuklarına da bir travma yaşatmaktan ölesiye korkmaları şeklinde kendini gösteriyor.

Örnekler: "Çocuğum çikolata istedi, almadım. Travma olur mu?" "Çocuk geldi 5 yaşına ama hala yanımızda yatıyor. Ayırırsak travma olacak diye şey yapmıyoruz." "Tatilde biz falanca yere gitmek istedik ama 10 yaşındaki evladımız, canımız, tutturdu filanca yere gidelim diye. Eh, travma olmasın diyr mecburen oraya gittik." Abartı diye düşünüyorsanız düşünmeyin. Bu ve benzeri örnekler o kadar çok ki. Ben çocuk psikoloğu olarak çalışmamama rağmen, yetişkin danışanlarımla sık sık çocuklarına ne yaparlarsa travma olur ne yaparlarsa olmaz diye seanslar geçiriyoruz!

Sevgili anne babalar!

Eğer çocuğunuzu seviyorsanız (öyle demeyin gerçekten çocuğunu sevmeyenler ya da dert olarak görenler var), çocuğunuzu besliyor, ona şefkat veriyor, sohbet ederken onu aşağılamıyorsanız, onunla oyun oynuyor, arkadaşlarıyla sosyalleşmesine izin veriyor, duygularını anlamaya çalışıyorsanız ve evinizde bireyler arası hır gür yoksa, çocuğunuz psikolojisi sağlam olarak büyür. Ha dış dünyada karşılaşacağı etkenler yok mu var. Dışarıya karşı olabilecek önlemleri alıyorsunuzdur zaten. Yeter ki "Biz çocuğa travma yaşattık" kaygısından kurtulun.

Çocuklar evet küçükler, saflar, kırılganlar ama bir o kadar da esnekler, hemen adapte olabilirler ve unutkanlar :) Örneğin tutup da 3 gün önce parkta 5 dk daha oynayamamış olduğu için bugün hala perişan olup dert etmezler yetişkinler gibi. Kaygınızı paniğe dönüştürmeyin.

Not: Çocuğunuzda birdenbire başlayan içe kapanma, aşırı hırçınlık, çok ağlama, hiç konuşmama, alt ıslatma gibi değişiklikler gözlemliyorsanız bir çocuk psikoloğuyla görüştürmenizde fayda var tabii ki.

Videos (show all)

Telephone