Aked Danışmanlık

Fobiler herhangi bir şeye karşı duyduğumuz korkunun hayatımızı oldukça olumsuz yönde etkileyen ve hatta kimi zaman günlük yaşam faaliyetlerimizi yerine getirmemizi dahi zorlaştırabilen hallerdir. Birçok farklı türde görülebilen fobilerin bir çeşidi de megalofobidir.
Megalofobiyi kısaca büyük cisimlere karşı duyulan korku olarak tanımlayabiliriz. Biraz daha açacak olursak megalofobi; yüksek binalar, uçaklar, büyük araçlar gibi büyük boyutlara sahip uyarıcılara karşı kişinin duyduğu korkuyu ifade eder.
Duyulan korkunun büyüklüğü cismin kişide uyandırdığı hisse göre değişse de genel olarak megalofobiye sahip insanlarda tedirginlik boyutunu aşan bir korku hissinden söz edebiliriz. Bununla birlikte bazı kişilerde bu korku aşırı boyutlara da ulaşabilmektedir.


♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

“Arkamda bıraktığım köprüleri yıkarım ki, ilerlemekten başka çarem kalmasın.”
Fridtjof Nansen


♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

İlk gece korkusu olan kişiler; cinsel ilişkiye girmek istemez ve dolayısıyla ilişkinin zamanını sürekli erteler. Çoğu zaman cinsel ilişki ile bağlantılı bir durum olsa da bazı kişilerde ilk gece korkusu ufak dokunuşlarda ve temaslarda dahi kendini gösterebilir.
İlk gece korkusu yaşayan kişilerde cinsel ilişki sırasında korku ve kaygıdan kaynaklı olarak kasılma oluşur ve bu nedenle cinsel ilişki de gerçekleşemez. Bu da özellikle evli çiftlerde, zamanla partnerler arasında gerginliğe, cinsel çekimde azalmaya ve karşı tarafta da cinsel isteksizlik oluşmasına neden olabilir. Bu da ilk gece korkusunun, toplum tarafından çoğu zaman göz ardı edilse de, hafife alınmaması gereken bir sorun olduğunu göstermektedir.
Üstelik çoğu insan tarafından dile getirilmek istenmese de aslında; özellikle kadınlarda olmak üzere, oldukça yaygın görülen bir sorundur.

♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

Günümüzde, sosyal medya platformları hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Facebook, Instagram, Twitter gibi platformlar iletişim kurmanın, bilgi edinmenin ve dünya ile bağlantıda kalmanın yaygın yolları haline geldi. Bu sürekli dijital etkileşim, bazen zararlı sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, sosyal medya detoksu yapmanın gerekliliği düşünmeye değer bir konudur.
Sosyal medya detoksu, bireylerin dijital dünyadan uzaklaşarak gerçek dünyayla daha fazla bağlantı kurmasına ve içsel dengeyi yeniden kazanmasına olanak tanır. Sürekli olarak sosyal medya platformlarında geçirilen saatler, zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden kaybolabilir ve gerçek hayattaki ilişkilerin, hedeflerin ve duyguların ihmal edilmesine yol açabilir.
Sosyal medya detoksu, insanların zamanlarını daha bilinçli bir şekilde yönetmelerine ve gerçek dünyadaki aktivitelere daha fazla odaklanmalarına yardımcı olabilir. Ayrıca, sosyal medya detoksu yapmak, bireylerin dijital bağımlılıkla mücadele etmelerine ve zihinsel refahlarını iyileştirmelerine yardımcı olabilir. Bu nedenle, sosyal medya detoksu yapmanın gerekliliği, kişinin yaşam tarzına, ihtiyaçlarına ve dijital kullanım alışkanlıklarına bağlı olarak değişebilir, ancak bu sürecin insanların hayatlarında dengeyi yeniden kazanmalarına yardımcı olabileceği düşünülmektedir.

♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

“Bırakma! Şimdi acı çek ve hayatının geri kalanını bir şampiyon olarak yaşa.”
Anonim

♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

Zeigarnik etkisine göre, birisiyle romantik bir ilişkiye başladığımızda, bizi ilgilendiren ve ilişkiyi sürdürmek için motive eden, göreve özgü bir gerilim yaratırız. Kişi hakkında daha fazla bilgi edinmek, duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, planlar ve hedefler yapmak, yakınlığı ve tutkuyu yaşamak isteriz. Ancak ilişki aniden veya beklenmedik bir şekilde sona erdiğinde, bir eksiklik ve çözümsüzlük duygusuyla baş başa kalırız. Aklımızda kalan sorularımız, şüphelerimiz, pişmanlıklarımız ya da umutlarımız olabilir. Neyin yanlış gittiğini, neyin farklı olabileceğini, diğer kişinin ne yaptığını veya hissettiğini ya da tekrar bir araya gelme şansının olup olmadığını merak edebiliriz. Bu yarım kalan veya kesintiye uğrayan görevler, eski sevgililerimizi net ve tatmin edici bir kapanış yaptığımız kişilere göre daha canlı ve sık hatırlamamıza neden olan zihinsel bir baskı yaratır.

♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

Pesimizm, yani kötümserlik, geçmişe dönük kötümserlik ve savunmacı kötümserlik olarak ikiye ayrılmaktadır. Geçmişe dönük kötümserlikte insanlar hayal kırıklığı getiren bir olaydan sonra grup olarak başarı şanslarını tekrar değerlendirip sonucunda başarılı olma şanslarının asla olmadığını düşünerek çok keskin bir başarısızlık inancı oluştururlar. Böylece eğer bir daha başarısızlık olursa kabul etmek kolaylaşmaktadır.
Savunmacı kötümserlikte ise kişi gelecekte onu bekleyen görevler karşısında olumsuz sonuçlar alacağına dair beklentiye girip işin olumsuz sonucuna odaklanmaktadır. Bunu yaparak kişi kendini en kötü sonuca hazırladığını düşünmektedi

♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

“İnatçı değilseniz, deney yapmaktan çok çabuk vazgeçersiniz. Esnek değilseniz, kafanızı duvara vurursunuz ve çözmeye çalıştığınız bir soruna farklı bir çözüm bulamazsınız.”
Jeff Bezos

♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

Sosyopat, toplum tarafından hoş görülmeyen davranışlarda bulunan, kurallara ve kanunlara karşı gelen, verilen cezalardan hiçbir şekilde yılmayan insanlara denir. Bu kişilerin suç işlemeye karşı doğal bir yatkınlık vardır. Ayrıca çok kolay bir şekilde yalan söyleyebilir, hırsızlık yapabilir ve insanları kandırabilirler. Yaptıklarının diğer insanları nasıl etkilediğin pek de umursamazlar. Bazı vakalarda sosyopat belirtisi gösterenler yaptıklarından çok az bir miktar da pişmanlık hissedebilirler.

Bu tür rahatsızlık yaşayanların bir diğer özelliği ise etraflarındaki insanlara karşı duyarsız davranmalarıdır. Bu kişiler başkalarının acıları ve dertleriyle ilgilenmezler. Hayatlarında tek umursadıkları şey kendileridir ve diğer insanlara zarar vermekten garip bir zevk duyarlar.

♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

Bir anlığına da olsa “Good Vibes Only” yani Türkçesi ile “Yalnızca İyi Hisler” deyişini somutlaştırdığımızı hayal edelim. Her ne yaşarsak yaşayalım aklımıza en ufak kötü bir düşünce dahi gelmiyor ve mutluluktan başka bir şey hissetmiyoruz. Sonrasında bir üzücü bir haber alıyorsunuz ve mutluluktan başka bir şey hissetmiyorsunuz? Dünyada yaşanan bir trajediyi okuyorsunuz ama tek hissettiğiniz mutluluk. Bunları düşünmek “Yalnızca İyi Hisler” mantrasının yarasız ve işlevsiz olduğunu bize kanıtlayan pek çok örnekten birkaçıydı.
Hayata olumlu bakmanın ve bardağı dolu yarısından görmenin pek çok yararı olduğunu biliyoruz. Olumlu bir tutumda olmak stresli durumlarda daha iyi başa çıkmamıza, dayanıklılık oluşturmamıza ve hatta bağışıklık sistemimizin gelişmesine yardımcı olabilir4. Tüm bu olumlu yanlarına rağmen bahsedilenler şu anlama gelmez: “Her şeye her zaman pembe bir mercekten bakmalıyım.”

♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

‘’En büyük düşmanınızın iki kulağınızın arasında yaşamadığına emin olun. ‘’
Laird Hamilton

♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

Duygusal kökenler, temas bağımlılığının temelini oluşturan önemli bir faktördür. Bireyler, duygusal boşluklarını doldurmak, sevgi ve kabul bulmak amacıyla sürekli olarak başkalarıyla etkileşimde bulunma eğilimindedirler. Bu bağlamda, duygusal yetersizlik hissi, geçmiş travmatik deneyimler veya güvensiz ilişkiler, temas bağımlılığının gelişiminde etkin bir rol üstlenmektedir. Sokrates

♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

Aşırı paylaşım yapmak başlangıçta keyif verici ve tatmin edici bir eylemdir. Ancak bir süre sonra bağımlılığa dönüşebilir. Artık paylaşmama hali kişide korku yaratabilir. Çünkü takip eden kişilerin tepkilerine ve ilgilerine bağımlı hale gelebilir. Eksikliğini derinden yaşayabilir. Gereğinden fazla sosyal medyaya zaman ayırmak kişinin hayatında başka alanlarda sorunlar yaşamasına neden olur. Bu durumda kişi sağlıksız bir ruh hali içine girer. Sağlıklı düşünme ve algılama becerisini yitirebilir. Bu noktada, paylaşımlarından beslenmeye oldukça ihtiyaç duyacaktır. Paylaşımda bulunamamak, üretememek, ilgi ve beğeni görmemek ise travma yaratabilir. depresif, kaygılı, öfkeli hissettirebilir. Bu derece hayatını etkileyen bir noktaya gelindiğinde ise psikolojik destek yani terapi almak oldukça önemlidir.
Sokrates

♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

“Kazanma isteği, başarıya ulaşma arzusu ve ulaşma arzusu. Bunlar birleşirse kişisel mükemmelliğin kapısı açılır”
Konfüçyüs

Psk. Dan. Ayşegül Keskin
www.aysegulkeskin.com
0(541)201 64 70

Depresyonda hissetmek, üzgün olmaktan çok daha fazlasıdır. Aynı zamanda yaşama sevincinizi kaybetmek, en basit görevleri tamamlayamamak ve arkadaşlarınızı ve ailenizi dışarıda bırakmaktır.
Canınız tembel bir Pazar günü geçirmek istiyorsa veya dışarı çıkacak enerjiniz yoksa, anhedoni neredeyse tüm zevkli aktivitelere karşı daha belirgin bir ilgisizliktir ve majör depresyonla ilişkili en yaygın semptomlardan biridir. Depresyonda zevk alma yeteneğinde azalma görülür. Bir zamanlar heyecan verici olan TV şovları, yemekler, arkadaşlar veya aile anlamsız ve sıkıcı hale gelebilir. Depresyon, üstesinden gelinmesi zaman alan bir yolculuktur, ancak doğru tedavilerle sizin için çok önemli olan etkinliklerden ve insanlardan zevk almaya başlayabilirsiniz.
Sokrates

♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

Uzamış yas bozukluğunu mu merak ediyorsunuz? Bilmeniz gereken her şey burada. Yakınınızdan birini kaybettiğinizde, hayatınızda büyük bir aksilik yaşadığınızda ya da zorlu, travmatik bir deneyim yaşadığınızda yas tutmanız normaldir. Keder doğaldır ve birçok insan için bu, tetikleyici olayın üzerinden zaman geçtikçe ve hayatınız değişmeye başladıkça yavaş yavaş iyileşen bir tepkidir. Ancak bazıları için yas belirtileri, yaşam kalitenizi uzun süre etkileyecek kadar kalıcı ve şiddetli olabilir. Keder zamanla kaybolmadığında veya normal bir yaşam sürdürmenizi engelleyecek kadar şiddetli olduğunda, buna genellikle uzun süreli keder bozukluğu denir.Uzun süreli yas bozukluğu, özellikle boş hissetmenize veya duygusal uyuşuklukla karşı karşıya kalmanıza neden olduğunda, zihinsel sağlığınız üzerinde ciddi bir etkiye sahip olabilir. Bazı durumlarda fiziksel sağlığınızı da etkileyebilir.
Sokrates

♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

‘’Senin almaya cesaret edemediğin riskleri alanlar, senin yaşamak istediğin hayatı yaşarlar.’’
Sokrates Sokrates

♾️ Psk. Dan. Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

Mobbingin psikolojik etkileri oldukça çeşitlidir ve mağdur üzerinde derin ve uzun süreli sonuçlar doğurabilir. Mobbinge maruz kalan kişiler kendilerine olan güvenlerini kaybedebilirler, sürekli eleştirilme, aşağılanma veya dışlanma hissi, kişinin kendine olan inancını zayıflatabilir. İş yerindeki sürekli gerilim ve endişe, mağdurlarda fiziksel ve duygusal olarak stresli bir duruma yol açar ve anksiyeteye sebep olabilir. Sürekli olarak kötü muamele görmek; umutsuzluk ve çaresizlik duygularını beraberinde getirerek depresyon riskini artırabilir. Mağdurların maruz kaldığı endişe ve stres, uyku problemleri yaşamalarına sebep olabilir. Mobbing aynı zamanda iş performansında da düşüşe neden olabilir. Stres, dikkat dağınıklığı ve motivasyon kaybı, kişinin iş verimliliğini azaltabilir ve bu durum başarısızlık duygusuyla sonuçlanır. Mobbing, kişinin sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyerek sosyal izolasyona, iş arkadaşları ve çevresi ile zayıflayan ilişkilere ve dolayısıyla yalnızlık hissine neden olabilir. Mobbingin psikolojik etkileri bazen fizyolojik belirtiler şeklinde de kendini göstererek baş ağrıları, mide rahatsızlıkları, kas gerginliği gibi bedensel rahatsızlıklara da sebep olabilir.

♾️ Psikoterapist Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

Bir kocanın karısına soğuk davranması sonradan ortaya çıkabilecek bir durumdur. Bu nedenle eşin davranışın sebeplerini öğrenmesi ve bunları ortadan kaldırması gerekir. Bir kocanın eşine soğuk davranmasının birden fazla sebebi vardır. Bu sebepler arasında şunlar gösterilebilir; sevginin tükenmesi, kırgınlık, ilgisizlik, sadakatsizlik, maddi sorunlar ve ailevi problemlerdir. Bu sebepler ortadan kalktığında soğukluğun da kalktığını görmek mümkündür. Kocanın eşine soğuk davranması kaynana gelin kavgası olabilir. Bu durumda eşin kaynanası ile iyi geçinmesi sorunu ortadan kaldırır. Bunun dışında kocaya karşı ilgisizlik soğukluğun sebebiyle ilgi gösterilerek bu sorundan kurtulmak mümkün olur.
♾️ Psikoterapist Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

Kurban Bayramını sevdiklerinizle beraber sağlıklı ve huzur içinde geçirmenizi dileriz. Sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle...

̈barekolsun

“Dirençlilik, korkunç olaylar ve durumlar karşısında yine de kendinizi geliştirebilmektir.”
Boris Cyrulnik

♾️ Psikoterapist Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

İşleri ertelemek, birçok insanın karşılaştığı yaygın bir davranıştır. Bu alışkanlık genellikle belirli duygusal, bilişsel ve davranışsal faktörlerden kaynaklanır. 1. Korku ve Belirsizlik: Bazı görevlerle ilgili korku veya belirsizlik duyguları, insanları işleri ertelemeye yönlendirebilir. Örneğin, yeni bir proje üzerinde çalışırken, başarısız olma korkusu veya işin sonuçlarıyla başa çıkma yeteneğine duyulan güvensizlik, erteleme davranışını tetikleyebilir. Örnek: Yeni bir projeyi başlatmak için gerekli adımları atmaktan kaçınmak, sonuçlarından emin olmadığınız için işi sürekli olarak ertelemeye yönlendirebilir. 2. Motivasyon Eksikliği: Görevin sonucuna ulaşma konusunda yetersiz motivasyon, insanları işleri ertelemeye iter. Özellikle görevin uzun vadeli faydaları net değilse, anlık zevk veya rahatlık tercih edilebilir. Örnek: Egzersiz yapmak gibi uzun vadeli faydaları olan bir görevi sürekli olarak ertelemek, anlık rahatlığın motivasyon eksikliğini yansıtabilir. 3. Perfeksiyonizm: Mükemmeliyetçilik eğilimleri, bazı insanların işleri başlatmadan önce her şeyin mükemmel olmasını beklemesine neden olabilir. Bu da zaman kaybına yol açabilir ve işleri ertelemeye iter. Örnek: Bir rapor yazmaya başlamadan önce her detayı mükemmelleştirmeye çalışmak, raporu sürekli olarak ertelemeye yönlendirebilir. 4. Zaman Yönetimi Becerileri: Zaman yönetimi becerilerinin zayıf olması da erteleme davranışını teşvik edebilir. Görevler arasında öncelik belirleme ve zamanı etkili kullanma konusundaki eksiklikler, işleri son ana kadar bırakmaya yol açabilir.
♾️ Psikoterapist Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

‘Öncelikle kimsenin mükemmel olmadığını kabul edin!Yaptığımız hiçbir şey, seçtiğimiz hiçbir tercih bizlerin kusursuzluğunu desteklemez. Bir davranımla mükemmelliğe ulaşamadığımız gibi yanlış ya da eksik bir davranımımızla da eksik ve yetersiz olmayız. Bu sebeple hata yapma korkunuzdan kurtulun.Hedeflerinizin ve bunların gerçekçiliğini gözlemleyin. Yapabilecekleriniz konusunda kendinize karşı açık olun. Yeri geldiğinde bir yakınınıza ya da bir duruma karşı hayır diyebilirsiniz.Eleştirilmekten korkmayın. Kendiniz hakkında gerçekçi düşüncelerden kaçınmayın. Geçmişte öğrenmiş olduğunuz ve kendinizde kodladığınız düşünce kalıplarını fark edin. Eleştirilmek sizin için ne ifade ediyor? Kendinize karşı yaptığınız eleştiriler gerçekten sizin düşünceleriniz mi yoksa onaylanmak için kendinize oluşturmuş olduğunuz kalıplar mı?

♾️ Psikoterapist Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

‘’Benim sevgim böyledir. Varlığım senin hepten: her suçu üstlenirim, yeter ki haklı çık sen!’’
Shakespeare

♾️ Psikoterapist Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

Seks bağımlılığı(kadınlarda: Nemfomani , erkeklerde: Satiriasis) diğer bir deyiş ile aşırı cinsel istek, bireyin normalden fazla cinsel dürtü ve arzular hissettiği durumu ifade eder. Bu durum, kişinin yaşam kalitesini etkileyebilir, evliliğini yada ilişkisini bozabilir ve bazen ciddi sorunlara yol açabilir. Bu blog yazısında sizlerle birlikte, aşırı cinsel isteğin psikolojik kökenlerini, etkilerini ve başa çıkma yöntemlerini inceleyeceğiz.
Öncelikle anlamamız gereken ilk nokta aşırı cinsel isteğin nedenleridir. Nedenini bildiğimiz bir şeyden artık eskisi kadar korkmayız çünkü çözüm üretebiliriz.
Aşırı Cinsel İsteğin Nedenleri:
- Çocukluk döneminde yaşanan travmalar
- Ruhsal bozukluklar: depresyon, anksiyete, yeme bozuklukları gibi
- Kişinin cinsel kimliği ve cinsel tercihleriyle ilgili karmaşık duygular
- Bağımlılık: pornografi, seks bağımlılığı

Aşırı Cinsel İsteğin Belirtileri:
- Sürekli olarak cinsel düşüncelerin olması
- Normalden fazla cinsel aktiviteye eğilim
- Kişisel veya mesleki ilişkilerde sorunlar yaşama
- Diğer yaşamsal faaliyetlerde zorluk yaşama.

♾️ Psikoterapist Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

• Yaygın, karmaşık ve acı verici bir deneyim içinde terk edilme korkusu.
• Zihinselleştirmeye dayalı terapi de dahil olmak üzere psikoterapi, ilişkiler üzerinde çalışmamıza yardımcı olabilir.
• Kabul ve kararlılık terapisi, ilişkilerde değerli hedeflerimize doğru ilerlememize yardımcı olabilir.
Bireyleri psikoterapiye yönlendiren tüm zorluklar arasında karşılaştığım en yaygın ve kalıcı olanlardan biri, terk edilme korkusudur. Bu, günlük ilişkilerde kaygı veya belirli bir ilişkiyi kaybetme korkusu olarak ortaya çıkabilir . Bazıları için bu, bir ilişkinin başlangıcında hayalet olma endişesi gibi geçicidir . Diğer zamanlarda ise daha yaygındır ve çoklu ilişkilere yönelir. Bağlantı duygusu türümüzün sahip olduğu en güçlü ihtiyaçlar arasındadır. Yakın bir arkadaşımızı veya aile üyemizi kaybetmek aynı zamanda hayatta yaşadığımız en acı deneyimlerden biridir. Peki ya birini kaybetmenin beklenen acısı o kadar güçlü bir şekilde ortaya çıkarsa, etkili bir şekilde ilişki kurma yeteneğinizi etkiler ve endişeye neden olursa? Terk edilme korkusu, kişiyi ironik bir şekilde en büyük korkusunu yaratan davranışlarda bulunmaya teşvik edebilir. Birini kontrol etmek, birini kaybetme konusunda o kadar endişelenmek, o buradayken ona yaklaşmanın engellendiğini hissetmek veya bağlantıyı kesmek gibi eylemler, terk edilme korkusunun ortaya çıkma yolları olabilir.

♾️ Psikoterapist Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

"Hayat, gelecekle bir dizi çarpışmadır, hayat mazide yapılanların toplamı değil, istikbalde ne olmak istediğimizdir."

Henrich Ibsen

♾️ Psikoterapist Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

• Ortaklardan gelen yaygın bir şikayet, diğerinin pasif olduğu, inisiyatif almadığı ve sorumlulukları yerine getirmek için adım atması gerektiğidir.
• Sürücüler, ilişkiyi geleneksel roller açısından görmeyi, çatışmadan kaçınmayı, DEHB'ye sahip olmayı ve eleştirildiğini veya ihmal edildiğini hissetmeyi içerebilir.
• Bu kalıpları değiştirmek, altta yatan sorunları ele almak, kazan-kazan uzlaşmaları oluşturmak ve profesyonel yardım aramak anlamına gelir.

♾️ Psikoterapist Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70

19 Mayıs Atattürk'ü Anma, ve Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun!

‘’Başarısız insanlar içerisinde bulundukları duruma göre karar verirler. Başarılı insanlar ise olmak istedikleri yere göre karar verirler.’’
Benjamin Hardy

♾️ Psikoterapist Ayşegül Keskin
💻 www.aysegulkeskin.com
📲 0(541)201 64 70