İnegöl Nöbetçi Kitaphane

Gençler Nöbetçi Kitaphanelerimiz 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nda 08.00 - 00.00 saatleri arası açık olacaktır.
Allah hepinize zihin açıklığı versin. 😊

Kitaphanemizde sadece kitap yok, eğlenceli etkinliklerde var😊
Sanal gerçeklik cihazındaki kış oyunlarına katılan üyelerimiz hediye sahibi olmaya hak kazanıyor.
Son başvuru 22 Şubat Salı.
Bekliyoruz. Başvurular sınırlı sayıdadır.
Tüm detaylar için 👉 İnegöl Nöbetçi Kitaphane

İçinde bulunduğumuz çağ, "şimdi"yi yaşamamıza fırsat vermiyor, her şey gelecek için yapılıyor. Aynı anda o kadar çok şey yapıyoruz ki insani ilişkilerimiz gün içinde hallediliveren işlerden sadece biri haline geliyor. İşkoliklik, kendine sevdalanmanın değişik bir örneği olarak genç profesyoneller arasında yükseliyor. Hayatın ritimlerini pazarın ritimlerine ayarlayan, ancak paraya tahvil edilebilen değerlere önem atfeden yeni bir benlik, küresel rüzgârla birlikte dünyaya yayılıyor.

"Her şey çok hızlı gerçekleştiğinde kimse hiçbir şeyden emin olamaz, kendisinden bile"diye yazmıştı Kundera, Yavaşlık adlı romanında. Gerçekten de hız bizi uyuşturuyor. Artık her yerde ve hiçbir yerdeyiz. Aslında bütün varlığımızla hiçbir yerde değiliz, parça parça orada ve buradayız. Hızlandıkça zaman kazanmıyor, sadece parçalanıyoruz.

Kendimizi bulmak için hayatın kendi ritmine geri dönmeye ihtiyacımız var. İşte bu yüzden, kendi kendimize "Yavaşla!" diyoruz. Çünkü yavaş güzeldir...

Doç. Dr. Kemal Sayar ile bizleri hızın ve değerlerini yitirmiş bir hayatın tutsağı olmaktan kurtulmaya davet ediyor. YAVAŞLA, modern çağın getirdiği hız eksenli hayatın, mahremiyetin yitirilişinin, aile ilişkilerindeki çözülmenin, teknoloji odaklı yaşamlarda görülen iletişim kaybının güncel bir eleştirisi. "Modern Mutsuzluk", "Modern Zamanlarda Aile", "Benliğin ve Toplumun Krizi" ve "Yavaş Güzeldir" adlı bölümlerden oluşan kitap bir modern zaman eleştirisi olmanın yanı sıra, eleştirdiği olgulara çözüm önerileri getiren, kaybedilen manevi zenginliği yeniden bulmaya davet eden bir çalışma.

Hız eksenli bir hayata eklemlenmek durumunda kalan ve bu kısır döngüden rahatsız olanlar YAVAŞLAYIN! Bu dünyadan bir kere geçeceksiniz!
Roman sizler için bu haftanın kitabı seçildi. Kitap bir tık uzağınızda. Şimdiden iyi okumalar. 🔊📚

Bir kahve molasından meram, bir çift sözdür ki, o söz ruhumuzu dinlendirsin, damağımızı sarhoş etsin. Hani denilmiştir: Gönül ne kahve ister ne kahvehane gönül sohbet ister kahve bahane. Bu kitabın içindekiler de bir kahve molasında okunabilecek, belki okumayı eğlenceye dönüştürebilecek küçük hikâyeler, hatıralar, nükteler ve bercestelerden ibarettir. Bu satırlar arasında verilecek bir kahve molasında, yahut bir kahve içiminde olsun açılacak bu sayfalarda geçmiş zamanların neşeleri ve sevinçlerini, hüzünlerini ve acılarını görmek, hissetmek, yaşamak ve ibret almak, kahve tadında lezzetlerle tanışmak pekâlâ mümkündür. Ve biz onları keşfettiğimiz vakit bunun adını tarih koyarız. Bu haftanın kitabı olarak kahvelerinize eşlik edecek, okumaktan asla pişman olmayacağınız kısa kısa hikayelerden oluşan bir İskender Pala klasiği seçtik. Bizim kahvemiz de kahve yanında okunacak kitabımızda hazır. Siz değerli okuyucularımızı ' ye bekliyoruz. Unutmayın kitap bir tık uzağınızda. 📣📚

Hasan Sabbah'ın, Alamut Kalesi'nin, fedailerin ve cennet bahçelerinin hikâyesi. Bir tarafta Hasan Sabbah'ın yeryüzü cennetiyle yeni tanışan güzel köleler, diğer tarafta onun en güvenilir savaşçıları olan fedailer. Sabbah'ın yarattığı cennetin içinde gözleri açıldığında hepsinin hayatı hiç umulmadık bir şekilde değişir. Hikaye 11. yüzyıl İranı'nda, kendini peygamber ilan eden Hasan Sabbah'ın, seçilmiş bir grup insanı intihar suikastçısına dönüştürerek bölgede hakimiyet kurmak için çılgınca ve aynı zamanda zekice bir plan tasarladığı Alamut Kalesi'nde geçmektedir. Güzel kadınların, yemyeşil bahçelerin, şarap ve haşhaşın göz boyadığı sanal bir cennet yaratan Sabbah, genç savaşçılarını emirlerine uydukları takdirde bu cennete gidebileceklerine inandırır. Kendilerini onun yoluna adayan, ölmeyi de öldürmeyi de göze almış olan bu küçük orduyla hükümdar sınıfına gözdağı verebileceğini düşünür. Sabbah kendi deyimiyle insanların saflığını kullanıp dine adanmışlığı politik emellerine alet eder. Artık kapılar onun için ardına kadar açılmıştır.
Roman sizler için bu haftanın kitabı seçildi. Kitap bir tık uzağınızda. Şimdiden iyi okumalar. 🔊📚

İlber Hoca bu kitapta, bir insanın, çocukluktan itibaren hayatın hemen her alanında ihtiyaç duyacağı çözümleri nasıl bulabileceğini örnekler vererek anlatıyor. “Herkes kendi talihinin mimarıdır” sözünü hatırlatarak, kendi yolunu çizmenin ne anlama geldiğini tüm kritik noktalarıyla yorumluyor. Bir ömrü hakkıyla yaşayabilmek ve yaşanan her andan tat alabilmek için önce ne lazımdır? İnsan hayatı kaç dönemden oluşur ve her bir dönemde neleri tecrübe etmek gerekir? 15, 25, 40 ve 55 yaşları neden birer eşiktir? İnsan kimden, ne öğrenebilir? Kendi kendini yetiştirmek nasıl mümkün olur? Kişi mesleğini neye göre seçmelidir? Bir işin uzmanı olmak ve o uzmanlık bilgisiyle çalışmak için nelere ihtiyaç vardır? Bir dil, en iyi nasıl ve ne zaman öğrenilir? En verimli sonucu alabilmek için nasıl çalışmak gerekir? Sorumluluk sahibi bir insan, kendisi veya çocukları için nasıl bir eğitim modeli aramalıdır? Hayata değer katmak için ne tür insanları arayıp bulmak gerekir? Doğru kararları alabilmek için en çok kimleri dinlemek gerekir? En iyi nasıl seyahat edilir; bir şehir nasıl dolaşılır? Hangi müze, hangi meydan, hangi sokakları görmek için dünyanın bir ucuna kadar gidilebilir? İyi film, güzel müzik, doğru kitap nedir? Hangi temel eserleri dinlemeli, okumalı ve seyretmeliyiz? İnsan yaşadığı şehirden tam manasıyla nasıl yararlanabilir? “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?”, ülkemizin medarıiftiharı olmuş bir tarihçinin gözünden, insanın hayattaki anlam arayışına, bu arayışın tadını nasıl çıkaracağına ve süreç boyunca karşılaşacağı zorluklarla nasıl baş etmesi gerektiğine dair çok özel bir kılavuz… Kitap bir tık uzağınızda şimdiden iyi okumalar. 📣📚

İnsanı en derininden kavrayarak anlatan kalemlerin başında gelen Orhan Kemal, ölümsüz karakteri Murtaza ile Türk edebiyatına asla silinemeyecek biçimde damgasını vurmuştur. Yazıldığı günden beri defalarca filmlere, oyunlara konu olan bu karakter, insanın en karmaşık durumlarından birini kara mizahla yüklü bir dille anlatır. Otorite ile doğru kavramı arasında sıkışıp kalan, doğruculuğundan ödün vermemek için çabaladıkça daha çözümsüz durumlara düşen, bu arada gittikçe insanı anlamaktan uzaklaşıp salt ilkelerini savunan bireyin başına gelenlerin acıklı bir güldürüsüdür Murtaza'nın öyküsü. Türk edebiyatının en önemli klasiklerinden biri olan Murtaza, her okurun mutlaka okuması gereken bir kitap. Orhan Kemal'in kitapları bir okurun hayatta rastlayabileceği o çok nadir hazineler arasında yer alır. Çok az yazar okurun dünyasında onun kadar iz bırakır, okurunu onun kadar biçimlendirir. Orhan Kemal umudu ve aydınlığı yeniden kazanmanız için yol gösterir bize. Edebiyatımızın en değerli ustalarından biri olan Orhan Kemal'in kitaplarını kütüphanemizde bulabilirsiniz. Şimdiden iyi okumalar!

Güzel şeyler de var bu hayatta; kahve ve kitap gibi, yağmur gibi mesela...

Kahve ve kitap bizden okuması sizden.☕📚

Kahve kokusunun kitap kokusuna karıştığı ve manzaranızın usul usul yağan yağmur olduğunu düşünün... Tarifi yapılamaz. Tüm kitapsever dostlarımızı ' ye bekliyoruz.

Bu hafta hem kendi kişisel gelişiminiz hem de çocuklarınız için mükemmel bir kitap önerisiyle geldik. Şimdiden iyi okumalar. 📣📚📚

Dan, seminerlerinde dinleyecilerinden gözlerini kapatmalarını ve kendisi belli bir kelimeyi tekrar ederken onların bedenen ve ruhen verdikleri tepkilere dikkat kesilmelerini ister:
İlk söylediği kelime: 7 kez sert bir şekilde “Hayır” kelimesidir.
Dinleyiciler “Hayır” kelimesini duyduklarında kendilerini kapattıklarını, üzgün, gergin ve savunmacı bir ruh haline büründüklerini söylerler.

Diğer söylediği kelime: 7 kez sakin bir ses tonuyla “Evet” tir.
Dinleyiciler, “Evet” kelimesinde kendilerini daha açık, sakin, rahat ve hafif hissettiklerini söylerler.
Buradan yola çıkarak Beynimizin de bir Evet-Beyin, bir de Hayır-Beyin şekli olduğunu söyler.

Beynimiz Hayır-Beyni modundayken: tepkiseldir, korku doludur, katıdır, kendini kapatır. Dış kaynaklı başarılar ve hedeflere odaklanır, içeriden kaynaklanan çaba ve keşif duygusunu göz ardı eder.

Evet-Beyni ise esnektir, meraklıdır, psikolojik olarak dayanıklıdır, yeni şeyleri denemeye isteklidir, dünyaya ve ilişkilere açıktır, başkaları ile iyi ilişkiler kurmamıza ve kendimizi anlamamıza yardımcı olur.

Evet- Beyni 4 temel karakteristik özelliğe sahiptir:
1. Denge (Duygu ve davranışları yönetme becerisi)
2. Psikolojik Dayanıklılık (Hayatın kaçınılmaz sorunları ve mücadeleleri ortaya çıktığında hızlıca kendine gelebilme becerisi)
3. İçgörü (Kendi içlerine dönüp, kendi kendilerini anlayabilme becerisi)
4. Empati (Bir başkasının bakış açısını anlayabilme becerisi)

Ve kitapta çocuklarda ve kendinizde bu özelliklerin gelişmesi için neler yapabileceğiniz ile ilgili pratik bilgiler mevcut.

Jack London’ın Demir Ökçe’si distopya edebiyatının ilk örneği olarak kabul edilir. Günümüzden yüz yılı aşkın bir zaman önce kaleme aldığı eserinde London, çok eski ama hiç eskimeyen bir hikâyeyi konu edinir. Ezen ve ezilen mücadelesi tüm çıplaklığıyla gözler önündedir. Amerika Birleşik Devletleri’ni pençesine almış olan Oligarşi, namıdiğer Demir Ökçe tüm şiddeti ve gaddarlığıyla emekçilerin üzerine yürümektedir. Tröstler, ekonomik ve siyasi ilişkiler, faşist devlet yapılanması sanki daha o zamandan yirminci yüzyılda insanlığın yaşayacağı acı olayların habercisi gibidir...

Roman sizler için bu haftanın kitabı seçildi. Kitap bir tık uzağınızda. Şimdiden iyi okumalar. 🔊📚

" Belki bir gün kalbimi yormayan birine denk gelirim diye yaşıyorum... "

Reşat Nuri Güntekin'in en yaygın ününü kazandığı ilk romanı.Romanda, iyi öğrenim görmüş bir İstanbul kızının, Anadolu'nun çeşitli köy ve kasabalarında öğretmen olarak yaşadığı serüven anlatılır. Serüven yönü ağır basan bu romanda, kişilerin duygu dünyaları, ülke gerçeklerinden soyutlanmadan verilir.
Feride jurnailinde bizleri yalnızlığa, hüzne, iç hesaplaşmalara, sevince, çabalarına, umutsuzluğuna ve sevdasına sırdaş etti. Ondandır dost bilmemiz onu belki de...
Tüm bu satırları her ne kadar nefret ettiğini söylese de tek gerçek aşkı bir gün okur mu diye yazıyordu. Okuyacak mıydı peki? Kavuşacak mıydı ümitsiz aşkına ? Yoksa bir ömür oradan oraya savrulacak mıydı bir yaprak gibi? 🍂🍂
Gelin bu hafta hep beraber Feride'nin hikayesine ortak olalım. Aşkına, acısına ve yenilmemezliğine eşlik edelim. Kitap bir tık uzağınızda! İyi okumalar.. 📚📖

24 Ekim Pazar günü gerçekleştirdiğimiz TYT sınav simülasyonunda başarılı olan öğrencilerimizi tebrik ediyor,hayatları boyunca başarının hep onlarla olmasını diliyoruz.
🥇 Halit Üzüm
🥈Ceyda Eryılmaz
🥉Kamil Gülsoy

Elveda Gülsarı; Sosyal Politik roman türünde yazılmış bir eserdir.

Elveda Gülsarı; İçinde acıları, imkansızlıkları, zorlukları barındıran bir hayat öyküsü...
Eski Kırgız askeri Tanabay, gece güzel atı Gülsarı ile dar bir yokuşta yol almaktadır. Fakat ne Gülsarı eski Gülsarı, ne de kendisi eski Tanabaydır. İkiside yaşlılıktan nasibini almıştır.

Eskiden herkesi hayran bırakan, ünlü bir yorga atı olan Gülsarı, o dar yokuşta kötüleşmiş, son nefeslerini vermektedir.
Tanabay, atının başında çaresizce beklediği saatlerde, geçmişe doğru yol alır. Gülsarı ile ilk tanıştığı günden, onu güçlü bir at olarak yerleştirmesinden, elinden alınmasından ve günün birinde yollarının tekrar kesişmesine kadar anıları gözünün önünden geçer.
Sadece Gülsarı' nın değil, rejime sıkı sıkıya bağlı Tanabay' ın hikayesine de yer verilmiş. Kırgız halkının yaşadığı zorluklar anlatılmış. Değişim adı altında toplumun bütün değerlerini kaybetmesi eleştirilmiş.

Roman sizler için bu haftanın kitabı seçildi. Kitap bir tık uzağınızda. Şimdiden iyi okumalar. 🔊📚

Sizce biz YKS' ye hazırlanan kullanıcılarımıza TYT sınav simülasyonu yapmış mıyızdır? 😎

Gençler, her şey sizin için. Başarı hep sizinle olsun. 👩‍💻👨‍💻📚

Ölümün artık olmadığını düşünün. Ölümsüzlük sizce başımıza gelebilecek en güzel şey mi olur yoksa en kötü şey mi?

İşte Saramago yine muhteşem zekasıyla bunu sorguluyor, sorgularken bize de sorgulatıyor.

Ölümün terkettiği bir ülkedeyiz Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş' ta. Yılbaşında saatlerin 00.00' gösterdiği andan andan itibaren kimse ölmüyor. Ölmesi beklenen insanlar bile ölmüyor, ölüm döşeklerinde hayatlarını sürdürmeye devam ediyorlar. İnsanlar başta bunun sadece bir tesadüf olduğunu düşünüyor. Sonra günler geçiyor ama hala kimse ölmüyor. İşte o zaman insanlar ölümü yendiklerini düşünmeye başlıyor.

Başta her şey güzelken bunun yerini krizler almaya başlıyor. Bazı sektörler iflasın eşiğine geliyor, fırsatçılıktan doğan mafya ortaya çıkıyor. Hastahaneler, sigorta şirketleri, cenaze hezimetleri, huzurevleri gibi bütün sektörler karışmaya başlıyor. Devlet bu sorunları nasıl çözeceğini düşünmeye başlıyor fakat onlar tuhaf tuhaf çözümler üretirken aklınıza gelebilecek her yerde kaoslar çıkmaya başlıyor. Ve bizde akabinde gelişen olayları okuyoruz.

Roman sizler için bu haftanın kitabı seçildi. Kitap bir tık uzağınızda. Şimdiden iyi okumalar. 🔊📚

Romanın aslında en önemli özelliği; dönemin yapısını, askerin, halkın fedakarca memleketin kurtuluşu için verdiği mücadeleyi geçmişten günümüze ve gelecek nesillere gerçekçi şekilde aktarmasıdır. Halide Edib Adıvar tarafından kaleme alınırken de ideolojik roman niteliğinde dönemin anlatılmasının ana sebebi; biz okurlara aslında en ilgi çekici şekilde sunup her kesimin okuyup anlamasını, dönemin ruhunu hisstemesini sağlamaktır. Aynı zamanda kusursuz betimleme ve tasvir özelliği ile de sanki romanın içindeymiş hissi vererek okuru döneme götüren, içine çeken bir yapıttır.
Çağının en iyilerinden biri olan bu roman sizler için bu haftanın romanı seçildi. Kitap bir tık uzağınızda. Şimdiden iyi okumalar. 🔊📚

Roman o dönemin ve kişiliğimizin doğru- yanlış, iyi- kötü, doğu- batı, idealizim- materyalizm gibi ikilimleri üzerinde gidip geliyor. Aynı evde yaşayan, birbirlerinden çok farklı düşünce ve davranışa sahip aile fertleri üzerinde içsel dengeye ulaşmak için gölge yanıyla barışmak üzere ruhunu, hayat amacını arayan insanları öyle şiirsel resmetmiş ki.
Bir yanda toplumsal kültürün doğruları, diğer yanda yanlış diye etiketlenen ama engellenemeyen içsel isteklerin savaşı ile oluşan, kendisiyle ve doğal olarak çevresiyle bütünleşmeyen kalabalıklar içindeki yanlızların dramı ile karşılaşıyoruz. Ütopya ülkesi Simeranya' nın yalnızları yollarını bulmaya çalışıyorlar. Yalnızlığın tarifi ne kadar incelikli okuyunca derinden etkiliyor insanı.
Kimileri sevdiğinden aldığı samimi ve sıcak bir öpücük ile uyanır,
Kimileri neşe dolu bir günaydın mesajıyla,
Kimileri kendisinden veya köpeğinden gelen masum bir merhaba ile uyanır.
Ama "gerçek" yalnızlar hayatın bile terkettiği kimsesiz bir tokat ile kendine gelir ve perdeyi aralayıp güneşi selamlar. Peki ya sen? Ben? Biz? Bizler nasıl uyanıyoruz? Daha doğrusu uyuyabiliyor muyuz?
Çağının çok ilerisinde olan bu roman sizler için bu haftanın romanı seçildi. Kitap bir tık uzağınızda. Şimdiden iyi okumalar. 🔊📚

29 seneye dayanan bir roman… Livaneli 1974 yılında yazmaya başladığı bu kitaba olaylara ve karakterlere fazla yakınlığından dolayı objektif bir şekilde kaleme alamadığı gerekçesiyle ara vermiştir. Yaklaşık 25 yıl sonra taslaklarını yeniden eline alarak tamamlamış ve basılmasını sağlamıştır ancak içine tam olarak sinmeyen bölümlerden ötürü birkaç yıl sonra revize edilmesinin istemiş ve böylece kitabın şimdiki hali ortaya çıkmıştır.
İsveç’ de bir hastanenin psikiyatri servisinde yatan kitabın ana karakteri Sami, aynı koridorda tedavi gören başka bir Türk olduğunu öğrenince arkadaş edinebileceği düşüncesiyle mutlu olmuştur ta ki o kişinin hayatta en nefret ettiği insan olduğunu öğrenene kadar. Yıllar sonra yeniden karşılaştığı bu adamı affedebilmek ya da intikamını almak arasında gidip gelmekte olan Sami’nin ne yapacağı ise kitabın asıl merak konusudur.
Kullanılan yazım tekniği kitabı başkalaştıran bir başka unsur. Bir bölümü yazarın kaleminden okurken diğer bir bölümü ana karakterin el yazılarından okumak ve iki hikaye arasındaki ufak çatışmalar, bu sayede ortaya çıkan iki farklı ‘son’ gerçekten etkileyici.
Kitap bir tık uzağınızda. İyi okumalar!📣📚

Gençler çay ve kahve ikramlarımızı çok seviyor.😎
Siz yeter ki kitap okuyun- ders çalışın. Gelecek sizin🔊🤩

İkram saatlerimiz:
🍵☕11.00- 11.30
🍵☕14.00- 14.30
🍵☕17.00- 17.30
🍵☕20.00- 20.30

Hepinizi Nöbetçi Kitaphanemiz' e bekliyoruz. Bir kahveye/ çaya ne dersiniz?

Sınırların olmaması sorunuyla karşı karşıya kalan insanlar, kendi kendilerine aşağıdaki soruları sorarlar:
1-) Ben de sınırlar koyup, sevilen bir insan olabilir miyim?
2-) Haklı sınırlar nelerdir?
3-) Ya birisi benim sınırlarım yüzünden incinir veya üzülürse?
4-) Vaktimi, sevgimi, enerjimi veya paramı isteyen birine nasıl hayır diyebilirim?
5-) Neden sınırlarımı belirlerken vicdan azabı duyuyor ve kendimi suçlu hissediyorum?
6-) Sınırların itaat etmekle nasıl bir ilişkisi var?
Bu kitapta sınırların ne olduğu, nasıl koruma sağladıkları, nasıl hasar aldıkları, nasıl tamir edilmeleri gerektiği ve nasıl kullanılacakları anlatılmaktadır. Yukarıda ki sorulara ve daha fazlasına cevap verilmektedir. Bu haftanın kitabı olarak seçtiğimiz 'Sınırlar' kitabı bize çok şey öğretecek. Kitap bir tık uzağınızda. İyi okumalar. 🔊📚📖

Kırmızı Saçlı Kadın, liseli bir gencin kendinden yaşca büyük bir kadınla olan sarsıcı aşkını anlatırken aynı zamanda babasız büyüyen bir çocuğun hayatı boyunca baba arayışına vurgu yapıyor. Üç bölümden oluşan kitap hiç sıkmadan akıcı bir şekilde ilerliyor. Her bölümde nefesinizi kesen bir olaya mutlaka tanıklık ediyorsunuz. Hayatını, okuduğu Batı' 'nın ve Doğu' nun iki temel efsanesi Sophokles' in Kral Oidipus ile Firdevsi' nin Rüstem ve Sührab adlı metinlerine adayan kahramanın niçin bu efsanelere bu kadar takılı kalıp baştan okuduğunu kitabın sonunda "Hayat efsaneleri tekrar eder. " sözüyle öğreniyoruz..
Kitap bir tık uzağınızda. İyi okumalar. 📚📖🔊

Sevgi, mutluluk, dostluk, acı, ölüm, korku vatanseverlik duyguları; tarih, politika, felsefe, savaş stratejisi kahramanlık ve tarihsel kişilikler...

Savaş ve Barış 1865 ile 1868 yılları arasında Tolstoy'un Napolyon savaşları esnasındaki Rusya'yı ve bir çok kişiyi arka plan seçerek anlattığı hikayedir.
Tolstoy yer yer savaşın neden çıktığı olgusuna yönelerek savaşın tek bir kişinin iradesine bağlı olarak çıkmadığını birden fazla nedenin bir araya gelerek ortaya çıkardığı anlatmış ve
" Olay, yalnız ve yalnız, olması gerektiği için meydana gelmiştir." sözünü de özellikle vurgulamıştır.

Tolstoy bir yandan Napolyon ile olan savaşı anlatırken bir yandan da karakterlerin kendi aralarındaki savaşı anlatmaktadır. 600 civarında yan karakter, 10 kadar da ana karakter içermektedir. Karakter çoğunluğundan dolayı başta zorlasa da yavaş yavaş karakter analizleriyle okuru kendine çeker. Karakterler Fransız kültürüyle yetişmiş soylulardır. Bu yaklaşık 1800 sayfalık olan uzun yolculuğa mutlaka çıkmalısınız. Kitap bir tık uzağınızda. İyi okumalar! 📚🔊

Erasmus, Rönesans hümanizminin en büyük temsilcilerindendir. İlk olarak 1511'de yayımlanan Deliliğe Övgü, Erasmus'un güncelliğini zamanımıza değin koruyabilmiş başyapıtıdır. Erasmus, dostu Thomas More'u eğlendirmek için bir yolculuk sırasında bir haftada yazdığını söylediği Deliliğe Övgü'de şu soruyu sorar: İnsanoğlunun tüm zincirlerinden kurtulmasını ve salt özgürlüğe ulaşmasını sağlayan delilik değil midir? Gülmece bu çerçevede gelişir ve söz, kendisini övmesi için deliliğe bırakılır. Delilik, neşe almayı ve baş döndüren yaşamı över. Bu haftanın kitap önerisi eşsiz bir eser olan ve kısa bir sürede yazıldığı öne sürülen bu eser oldu. Okurken Erasmus' un sorularında kendinizi bulacağınız bir okuma olacak. Kitap bir tık uzağınızda. Şimdiden iyi okumalar! 📖📚

Martin Eden, Jack London' un yarı otobiyografik o muhteşem romanı... Martin Eden' a sadece bir aşk- macera romanı veya toplumsal roman diyemezsiniz. Zengin, dolu dolu, her konuda içinde mesajlar olan bir eser. Sınıfsal çatışmalar, toplumsal eşitsizlik, aşk, macera, heyecan ne ararsanız var. Bir insanın kendi içindeki cevheri adım adım işleyişine kendini geliştirişine de şahit oluyorsunuz aynı zamanda. Martin Eden kendini buluyor, geliştiriyor; gözü açılıyor ve siz her adımında ona eşlik ediyorsunuz. Bu haftanın sizlere en güzel armağanı Jack London' un eşsiz eseri olan Mardin Eden olsun.Okurken öyle güzel duygulara kapılacak ve her adımına şahit olacaksınız ki Martin Eden' i asla unutmayacaksınız. Nöbetçi kitaphanemizde de mevcut olan kitap bir tık uzağınızda! İyi okumalar.📚😎

Kısacık bir yol gibi gelebilir; lakin her kitaba uğrayıp okuduğunuzda bir ömür geçer. Kitap yolculuğu uzun bir yolculuktur. Herkesin harcı değil onlarla beraber yürümek! Yol uzun. Yolculukta bizimle olmaya ne dersiniz?📚😊

Nöbetçi Kitaphanelerimiz sizlerle...
✅Binlerce eser
✅Okuma-ders çalışma-bilgisayar alanları
✅Sanal gerçeklik alanı
✅Çay ve kahve ikramı
🕗08:00-00:00 saatleri arasında hizmetinizde 🤗
Bekliyoruz...
📍Nöbetçi Kitaphane-Gençlik Merkezi (Lazlar Camii karşısı)
📍Nöbetçi Kitaphane- Cuma Mh. Ali Hatipoğlu Sk. 32-1