Sanjana Holistik Bütünleşme

Yaşamları kontrolün devam etmesi için herkese sarhoş olacağı bir şey verilmesi gerekiyordu. Şu anda ise bunu büyük dünyada, özgürlüğü küçük bir kafes içerisine sıkıştırarak çalmaya çalışıyorlar. Köleleştirme ve kontrol etme çabalarını iyi bir gözlemci olarak görmeyi seçmelidir. İçimizdeki Yaratıcı güç ile her türlü bağımlılığı nötrleştirip kendimizden başlayarak, çevrimizi ve dünyayı daha yaşanılabilir hale getirmeye başlanmalıdır…C.A.K.

Eğer bir kişi bedenin değerini tam anlamayıp sevemiyorsa ona değer vermesini gerektiğini anladığı anda ona farkında olmadan zarar verebilir. Bu aynı bir eve dekorasyon yaparken daha güzel gözükmesini sağlamak için kolonları kesmeye benzetilebilir. Ev daha güzel gözükecek gibi düşünülse de beden gibi kırılganlığı artacaktır. Ya da kat çıkarak kolonlara kaldırabileceğinden fazla yük yüklemek... Evin yapısal bütünlüğü ne kadar önemliyse Yaratımın eşsizliği de o kadar önemlidir. O yüzden önemsenme ihtiyacı kendi kendine sağlandığı anda bedenin salt bütünlüğünü koruyacak şekilde hareket edip onu değerli kılacak hareketlere dikkatlice yönelinmelidir…Bedeni gerçek anlamda sevip çevreye örnek olunduğunda ancak, düşünsel karanlıktan Özgürlüğe doğru giden çıkış kapısından geçilebilir…C.A.K.

Sadece toprağa tohum ekerek istediğimiz ürünü elde edemeyiz… Toprağın kalitesi, bulunduğu konum, sulanma sıklığı,vb… gibi bir çok faktör tohumun yeşermesinde belirleyicidir… Bu da demek oluyor ki bir kişi zihne attığı tohumlar İle uygun şartları fiziksel ve ruhsal bedeniyle birleştirmediği sürece attığı tohumlar tekrarlanan kelimeler olarak kalacaktır… Tabiki demek istediğimiz olumlu kelimeleri bırakıp kendimizi şikayetlenmenin kollarına bırakalım demek değildir… Şikayetlenme ve memnuniyetsizlikler hem kişinin enerjisini düşürür Hemde anda kalarak geleceği olumlu şekilde yaratamayacaktır… O zaman yapılması gereken şey Kelimeler ile doğru zemini buluşturup hayatları mutlu ve özgür kılmayı seçerek hem kendimize hem çevremize Hemde bütün dünyanın titreşimini artırarak fayda sağlamaktır … C.A.K.

km’yi yıok

Kasların Şifalanma Çalışmalarında gelinmeden önce oturarak su içilmesini ve özellikle eklem problemlerinde kollajen takviyesi (özellikle paça çorbası…) alınması gerektiğini söylerim.
Sebepleri ise bu resimlerde görüldüğü üzere facianın birbirini bağlayan su tüplerinden oluştuğudur. Su fassiyal dokularımızda yaşadığında temel bileşimini değiştirdiğini gösterdi. Fasya bölgesinde su molekülleri sürekli “serbest su"dan "bağlı su"ya geçiş yapar. Serbest su genellikle H20 olarak bildiğimiz ve en akıcı halindedir. Ancak bu, vücuttaki suyun sadece bir evresidir, diğeri ise su moleküllerinin fasyanın bir diğer bileşeni olan kolajen gibi hidrofilik (su seven) dokularla bağlanmasıdır. Su kolajenle etkileşime girdiğinde, su kelimenin tam anlamıyla formülünü H302 olarak değiştirir. Bu jel- su kıvamı almasıyla yağlayıcı, daha esnek ve güçlü hale getirir. Sıvı akışı etkileyen egzersiz ve manuel teknikler ile derin doku seviyesinde bu dönüşümü uyarmaya ve doku kalitemizi artırmaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ağrı terapide yavaş, uzun süreli doku gerdirme, 3 dakika yüklendikten sonra dokudaki bu pozitif moleküler-kimyasal değişiklikleri uyardığı gösterilmiştir...C.A.K.

Quantum Sisteminde artık kelimelerin önemini herkes çok net biliyordur. Hayatımıza çektiğimiz yaratımlar düşünce ile başlar, kelimelere oradan da sözcüklere dökülerek süreci hızlandırabilir.
Bugün “Deneme Yanılma” yönteminin nasıl bir kalıp olduğundan kısaca bahsedeceğim. Adı da üstünde olduğu gibi Bir uygulamayı teoride kalmayarak, uygulamada deneyerek yapıp sonucunda ortaya çıkacak başarılı ve başarısız sonuçları bizzat gözlemleyerek bir sonuca ulaşma yöntemi olarak görebiliriz. Fakat, Çekim Yasası üzerine yapışmış olan YANILMA kelimesini affetmeyecektir. 🙏😇 Özellikle insan üzerinde yapılan psikolojik veya tepkisini ölçmeye yönelik yapılan denemelerde yanılma payı çok büyük oranda olacaktır. Çünkü, kişinin içinden geçen “Kötü cevap verir mi? acaba”, “şöyle olması İçin çabalar mı?”,… vs gibi düşünceler kişinin istemediği şekilde davranması İçin karşı tarafı yönlendirecektir. Hatta Yargı düşünce sistemi ile yargıya varma sonrasında aynı davranış modelini uygulama şeklinde yansımalara sebep olacaktır.🙏
Karşıdaki insanları denemek yerine dürüstçe istenilen yöne yönlendirmek ve istekleri huzurluca beyan etmek en sağlıklı sonuçları aldıracaktır. Sonuçta ne bizler ne karşımızdaki insanlar “deneme yanılma tahtası” değildir…C.A.K.🙏🙌👼🙏

Yaşam Bakılan Yöne Doğru İlerler…
Karşıma gelen sorulara daha kolay anlaşılır olması ve yaşanılanların olayların içinde barındırdığı gerçekliğin görülmesi için yaşamımdan kesitlerden örnek vererek anlatırım.
Yaşamda ilerlerken bakılan odak noktası bize neyi hedeflediğimizi gösterir ve bizi o yöne doğru çeker. Bunu aynı snowboard yapmaya benzetebiliriz. Snowboard Ayağıma taktığım andan itibaren kendime hatırlattığım ilk kural “hangi yöne bakarsam boardun beni o yöne doğru götüreceğidir” bu düz yolda kayarken uzakta ve sağ tarafınızda karşınıza bir çukur çıkar ve korkulu bakışlarını o çukura düşmek istemiyorum diyip ona dikkatinizi çevirirseniz o çukur sizi içine alacaktır. Aynı yaşamda olduğu gibi korku ve endişe edeceğiniz bir olay karşısında bu olaydan korkmuyorum diye sürekli tekrarlarsanız o korku sizi ele geçirmeye başlayacaktır. O yüzden odak her zaman istediğimiz şeylere dönük olmalıdır. İstemediğimizi şeylere odaklanıp istediğimiz şeyleri elde edemeyiz…🙏C.A.K.

Yaratımın mükemmelliği içinde hepimizi ayrı ayrı yeri vardır. Bu mükemmelliğin tamamlanmasında en önemli faktör kişinin hata yapma özgürlüğüne sahip olmasıdır. Hata yaptıktan sonra onun bize değer katacak bilgeliğe dönüştürme şekline ise “ders çıkarmak” deriz. Mükemmel yaratımın bazen soruna dönüşen kısmı ise Mükemmel yansıyabilme çabasıdır. Bu kısım devreye girdikten sonra kişi davranışlarının hatasızlaştığı yönünde izlenime kapılıp karşı tarafın hataları üzerinden çözümlemelerde bulunmaya başlar. Bu da kişinin mükemmel yansımasına yargı karanlığını düşürür. Mükemmel yansımayı kurtarabilmenin en önemli yolu Yaratıcı Sevgide kalabilmektir. Yaratıcı sevgi bütün karanlık perdeleri kaldırarak anı yaşayıp dışarıya bu muazzam bilgeliği yansıtabilme şansını vermektedir…Bu yüzden İçimizdeki Sevgiyi sonsuzlaştırıp ilk başta kendimizle ve sonra sevdiklerimize yansıtma konusunda cesur olunmalıdır…C.A.K.🙏🙌🙏

Genelleme: Bir konu hakkında bir genelleme yaptığında buna dahil olmaması gereken bütün herkesi kendimiz de dahil olmak üzere kapsama alanı Yaratmış oluruz. Farkında olmadan hem hayatımıza çektiklerimiz bu alana girer bazen de kendimiz. Ör. İnsanlar kötüdür veya delirmişler düşüncesi söylendiği taktirde hem hayatımıza bu kişileri çağırmış olacağız hemde kendimiz de insan olduğumuz İçin bu kümeye dahil olacağızdır. Yargı: karşımızdaki insanlara duygu durumu ekleyip yargılarda bulunduğumuz zaman bizler ayna olup aynı davranışı farklı şekillerde yaptığımızı gözlemleyebiliriz. Ör. Çocuğunun yalan söylediğinden şikayet eden bir kadının ağzını arayarak doğruya ulaşma çabası gibi… Etiketleme: Genellemeden farklı olarak genellemeye sebep olacak başlangıçları yaratabilir. Bu kişi şöyledir dediğimizde bir etiket yapıştırırız sonrasında etiketi değiştirmeden başka şekle dönüştürmeye kalkarız bu da sağlıksız iletişimlere yol açar. Etiketleme sonsuz sayıda olabilir. Farklılık yaratmak İçin hem kendi üzerimize koyulan etiketlerden hemde başkalarının bizim üzerimize koyduğu olumsuz etiketlerden uzak durmalıyız… yaşam İçimizdeki barışı sağlayamadıkça çevremize yaydığımız mutsuzlukların geri dönüşlerini sağlayacaktır… O yüzden çevremizde ne olmasını istiyorsak ilk başta biz o olmalıyız…C.A.K.

Yaşanılan her olay bedende iz bırakmaya çalışır. Bu izlerin kalınlığı, derinliği ve kalıcılığı o olaylara verilen değer ile doğru orantılı bir şekilde gelişir. Zihin bu olayları tekrar etmeye programlanırsa seneler öncesinin yükleri şu anda dahi hissedilmeye ve yaşamda yorgunluk hissedilmesine yol açar. Sağlıklı bir uyku düzeni elde eden kişi bir gün öncesinde yaşadığı fiziksel yorgunluğu uyku sırasında yok eder. Bu yüzden geriye zihnin yapacağı özgür irade seçimleri kalır. Şu anı yaşayan ve yaratılan her andan keyif duyabilen bireyler olmak İçin bütün yargıları, kişileri, olayları ve bahaneleri bir kenara bırakıp kendimizi önemseyecek adımlar İle Yarattığımız her anıyı sevgi ile kucaklamalıyız. Şimdi yüksek sesle içimizden bir seçim yapılmasını istiyorum. a) Geçmişin ve olayların yüklerini taşıyıp şu ana getirerek söylenmeyi mi? Yoksa b) şu anda İçimizdeki Bilge Yaratıcı Işıkla Sevgiyi çoğaltacak adımlar İle mutluluğu Yaratmayı mı ? Seçeceğiz… Cevabınızı bekliyorum 🙏🙌C.A.K.

Ego, kendini sevme halinin sağlıklı şeklidir. Bu sevme hali yaşamın zorluklarına maruz kaldığında bir kalkan görevi görür ve kişi kendini haksız durumlara düşürdüğünde kendisini üstün görerek karşı taraf “zaten bunu haketmiyordu” ya getirebilir. Bir süre daha koruma böyle devam ettiğinde kendisinin hiç hatası olamayacağını, kendisinin dışındaki herkesin hatalar yapabileceğini, söyleyip aşağılamalar yaparak farkında olmadan kendisini üstün zannettiği farklı bir yere koyup yanlızlığa doğru itmeye çalışır ve sonrasında Hayalinde yarattığı tahtta kurulmuş bir şekilde yargı dağıtmaya başlar. Tabiki biz şunu biliriz ki bu hayat bize yansımalar sunar. Yargılanan her olay farklı şekillerde kişinin kendi yaptığı bir davranışı yansıtır. Ağız arama yapan bir kişinin karşı tarafta dürüstlük beklemesi gibi… O yüzden Narsizm tahtında oturan kişinin ilk başta gerçekten kendi davranışları İle ilgili bir şifalanma çalışması isteyeceği farkındalığa kavuşması gerekir. Sonra her insanın hata yapabileceğini kabul edip, mühim olanın bu hatalardan ders çıkarmak olduğunun bilincine varması gerekir. Kendisinin de hata yapabileceğini bilme haline geçmesi ve tahtından inip Tanrıcılık oynamayı bırakıp, Yaratıcının Işığında şefkat ve sevgi odaklı bir hayatı nasıl yaşanır ona odaklanmalıdır. Kendi İçinde barışı sağlayamayan hiç bir birey etrafında barışın yansımalarını göremez ve hep şikayetlenme yaparak daha çok şikayet edeceği durumu çağırır ve bu da mutsuzluğu katlayıp bir döngü haline getirecektir. Sevgi, şifa ve mutlu bir hayat İçin kendimizi severek başladığımız bu süreci başkalarının da içinde bu sevgiyi hak edebileceği farkındalığı İle sürdürüp Sevgiyi yaşatan bütün canlılara, olaylara ve kişilere sahip çıkılmalıdır…C.A.K. .

Geçmişte bu silgiyi kullanıp gören veya eline mutlaka alıp inceleyen bir kişi, şimdiki zamanda gördüğünde aklına gelen ilk şey onun güzel kokusu olacaktır.

Beden bu ve bunun gibi bir çok olay ve madde üzerinde biz farkında olmadan kayıtlar tutar. Bu kayıtlar duygulara hükmettiğinde bir maddeyi bir olaya bağlayarak, gelecekte o maddeyi gördüğümüzde o olayın duygularını içimizde hissetmeye başlarız.

Yani başımızdan geçen bütün olaylar; görme, işitme, koklamak, tat alma ve duyma deneyimleri ve duygusal deneyimlere Çapa atarak deneyimin tamamını geri getirmek için kullanılır. Çapalamayı kısaca tanımlayacak olursak; Bir şeyi diğer bir şeye bağlayarak aralarında ilişki kurmaktır. Diğer bir değişle; çapa belirli bir duyguyu veya duyu organlarını harekete geçiren, bir tür uyarıcıdır. Çapalama bize olumlu veya olumsuz hatıraları veya yaşanmış olan ruh hallerini hatırlatır. Maddeyle olan bu bağ kesilmediği sürece alerji gibi aynı duyguları tekrar tekrar yaşayabiliriz…C.A.K.

İnsan beyni bir çok bilgiyi kaydetme kapasitesine sahipken, bizlere onu akıllı uygulamalar ile daha az kullanma imkanı sunuyorlar. Birde üstüne çevresel olaylardan alınan baskılamalar ( İntihar,cinayet, yalan, bilinçli katliam, cehalet,ekonomi,….vs. haberleri) insanların üzerine o kadar çok geliyor ki, beyinler artık kendi sağlığını düşünemez halde yorgun düşüyor. Bu etkenler yaşam kalitesini düşürmesiyle birlikte bu yüklenen olayların yargı alanına sokup, yaşanıların içindeki korkuyu, hüznü ve kederi istemsizce izleyenlerin ve okuyanların bedenlere hapsediyor. Burada yapmamız gereken ilk şey insani duyarlılığımıza sahip çıkarak kaldırabileceğimiz yükün altına girmektir… 🙏Yoksa beden aşırı Psikolojik yük altında ezilip fiziksel bedende hastalıklara sebep olacaktır… Yarınların ışıldayan ruhları olmak İçin bugün Sevgi dolu Yaratıcı ışığımıza sahip çıkıp Anı kaliteli yaşayarak Işığımızı karanlıkta kalanlara güvenle yansıtalım…C.A.K.🙏🙌🙏👼

Bir kişi çevresindeki olumsuz enerjilerden etkilenmek istemiyorsa ilk başta yöneleceği şey içsel güç artırımı İle özgürleşme sağlamaktır. İç gücünü artırmadan koruma yöntemleri uygulamak, aynı bir binanın yıkılan duvarlarının üstüne yalıtım kaplama yapmasına benzetilebilir. 🙏 O yüzden bizlerin ruhsal gücü ne kadar güçlü ve özgür olursa o kadar çevremize ışık saçarız ve bu şekilde hiçbir karanlık bizlere yaklaşamaz…C.A.K.🙏🙌🙏