Kaldıraç Yayınevi
Nearby media companies
Katip Mustafa Celebi Mahallesi Tel Sk. No. 29 D:4 Beyoglu
Kemankeş Karamustafa Paşa Mahallesi Hoca Tahsin Sok. No:21 Polat İşhanı Kat:3 Daire:, Taksim
Kemankeş Karamustafa Paşa Mahallesi Hoca Tahsin Sok. No:21 Polat İşhanı Kat:3 Daire:, Beyoglu
Kuloğlu Mahallesi Sıraselviler Caddesi Başak
Katip Mustafa Çelebi Mah. Anadolu Sk. No:2 Kat:3, Orfáni
Hasnun Galip Sokak Pembe Çıkmazı
Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Hasnun Galip Sok
İstiklal Caddesi No:83/14 Taksim/Beyoğlu
Kaldıraç Yayınevi'nin Facebook sayfasıdır. ”Okumak eylemdir! Okuyalım eyleyelim!”
Kaldıraç yayınevi, devrimci sosyalist bir yayınevidir.
Amacımız, sosyalizmin ve işçi mücadelesi merkezinde özgürlük mücadelelerinin yükselişine katkıda bulunmak ve bu mücadelelerin bir parçası olmaktır. Yayınladığımız kitaplarda, özgürlük mücadelelerinin gelişimi için esas olan tarihin ve şimdinin bilimsel analizini, doğrunun ve bilginin ilerletilmesini esas alıyoruz. Teoriden yoksun eylemin rehbersiz olduğu ve insanın bilinçlenmesinin ve eyleminin ay
YAYKOOP, yayıncılık sektöründeki güçlüklere karşı bir araya gelmiş, emeklerini birleştirmiş yayınevlerinin kooperatifi. Peki YAYKOOP bünyesinde hangi yayınevleri yer alıyor?
A7Kitap Yayıncılık
Ayrıntı Yayınları
Aras Yayıncılık
Abaküs Kitap
Avesta Yayınları - Weşanên Avesta
Berfin Basın Yayın
Cem Yayınevi
Bilim ve Gelecek
Bulut Yayınları
Ceylan Yayınları
Cumhuriyet Kitapları
Çolpan Kitap
Doğu Kitabevi
Dipnot Yayınları
Encore Yayınları
Heretik Yayıncılık
Kaldıraç Yayınevi
Kalkedon Yayınları
Kor Kitap
Kuraldışı Yayınları
Mayıs Yayınları
Nesin Yayınevi
Nika Yayınevi
NotaBene
Ozan Yayıncılık
Paloma Yayınevi
Pan Yayıncılık
Su Yayınevi
Tudem Yayın Grubu
Tekin Yayınevi
Telgrafhane
Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı
Varlık Yayınları ve Dergisi
Yar Yayınları
Yazılama Yayınevi
Yordam Kitap
Teori üzerinde “bulutların” dolaştığı bir tarihsel dönemden geçiyoruz. Öyle ki Marksizm-Leninizm, döneklerin ağzından büyük saldırılara maruz kalıyor. Teori üzerinden SBKP’nin hegemonyasının kalkması, doğruluk için referans noktalarının bir anlamda “yok olması”, en başta burjuvazinin ve onun hempalarının saldırılarını kolaylaştırmıştır. Bugün Marksizm-Leninizme sövmeyi, kapitalizmin “piyasa ekonomisi” içinde yer edinebilmek için temel araç hâline getirenler bu noktada pek “zorlukla” karşılaşıyor değiller. Hatta sövmek, yakın döneme kadar “para etmektedir” ve modadır. Ama hayat bu ya, sınıf mücadelesi SSCB olmadan da işliyor ve kapitalizm var oldukça işleyecek ve bugünlerde aslında Marksizme saldırmanın pek de o kadar kazandırıcı olmadığı ortaya çıkmaya başlıyor.
GİRİŞ’ten
…
Geçtiğimiz 30 yılı aşkın süre boyunca, biz devrimci sosyalistlere en çok yakışan söz “deli” lakabı olmuştur. Kabulümüzdür. Ama biz, gerçeklerden kopuk, hayal ürünü sanrılara dayalı bir kendinden geçmişler grubu değiliz. Tersine, yaşamın, tarihin akışına sıkı sıkıya bağlı, dünyayı değiştirme mücadelesini yürüten savaşçılarız. Bu nedenle, yenilgilerimizi önemseriz ve onlardan dersler çıkartırız. Mücadeleye daha sonra katılan her kişi, bu dersleri içselleştirmiş iseler, zafere ilerleyebilirler. Sadece bu dersleri mücadelenin zaferi için ele alırız, yoksa “pişmaniye” hâline gelmek ve günah çıkartmak için ele almayız. Eğer insan bir mücadele içinde, namusluca kenara çekilecekse; geçmişe, hayallerine, ortaklaşa mücadelesini verdiği değerlere küfrederek değil, atından yere düşmüş bir savaşçı gibi giden atların nal seslerine kulak kabartarak, bu yolun bir süre yolcusu olmuş olmanın sakinliği ve onuru ile kenara çekilmelidir. Dün savunduğun şeyi bugün savunmayabilirsin ama seni bugüne taşıyan değerlere küfrettin mi, senden geriye belkemiği olan bir varlık kalmaz.
Biliniyor, insan nasıl yaşıyorsa öyle düşünüyor."
Yeni kitap: Sosyalist Devrim Zorunludur ve Olanaklıdır
GİRİŞ’ten
…
Geçtiğimiz 30 yılı aşkın süre boyunca, biz devrimci sosyalistlere en çok yakışan söz “deli” lakabı olmuştur. Kabulümüzdür. Ama biz, gerçeklerden kopuk, hayal ürünü sanrılara dayalı bir kendinden geçmişler grubu değiliz. Tersine, yaşamın, tarihin akışına sıkı sıkıya bağlı, dünyayı değiştirme mücadelesini yürüten savaşçılarız. Bu nedenle, yenilgilerimizi önemseriz ve onlardan dersler çıkartırız. Mücadeleye daha sonra katılan her kişi, bu dersleri içselleştirmiş iseler, zafere ilerleyebilirler. Sadece bu dersleri mücadelenin zaferi için ele alırız, yoksa “pişmaniye” hâline gelmek ve günah çıkartmak için ele almayız. Eğer insan bir mücadele içinde, namusluca kenara çekilecekse; geçmişe, hayallerine, ortaklaşa mücadelesini verdiği değerlere küfrederek değil, atından yere düşmüş bir savaşçı gibi giden atların nal seslerine kulak kabartarak, bu yolun bir süre yolcusu olmuş olmanın sakinliği ve onuru ile kenara çekilmelidir. Dün savunduğun şeyi bugün savunmayabilirsin ama seni bugüne taşıyan değerlere küfrettin mi, senden geriye belkemiği olan bir varlık kalmaz.
Biliniyor, insan nasıl yaşıyorsa öyle düşünüyor.
Eğer siz, 30 yılı aşkın süredir mücadele etmemiş iseniz, 30 yılı aşkın bir süredir sadece seyretmişseniz, 30 yılı aşkın bir süredir sadece anılarınızla yaşamışsanız, size her yeni adım, oldukça zorlu bir adım olarak görünür. Bunu bilmeli ve kabul etmeli insan. Yoksa, gelecek mücadelesinde hiçbir zaman saf tutamaz hâle getirir kendini.
Bir kere daha yenilebiliriz. Bu doğrudur. Zaten bu nedenle, bir kere daha yenilme ihtimali olduğu için, birçokları bu mücadeleye yeniden atılmazlar. Ama namuslu ve onurlu olmak, insan olmak; her şeye karşın mücadeleye atılmış olanlara katılmamış olsanız da onlardan yana tutum almaktan geçmektedir. Bu nedenle, sizin umutsuzluğunuzu ve “hâlsizlik” hastalığınızı yansıtan sorulara verilen yanıtlara, hiç değilse, daha cesaretle yaklaşmalısınız.
Elbette bu sadece daha önce mücadeleye katılmış olanlar için bir tartışma değildir. Kapitalist sistemin bugününü ve bu sistemi yıkma mücadelesi, elbette daha geneldir, evrenseldir. Ne bir kuşakla , ne de bir ülke ile sınırlı bir mesele değildir.
Belki de 21. yüzyılın ilk çeyreği geride kalırken, sınıf mücadelesi yeniden komünizm hayalinin dolaşmasına olanak vermeye başlamışken, bu tartışmaları bir kere daha detaylıca ele almanın zamanıdır. Belki de yeniden bilime kulak vermek için, yeterince yalan dinlemiş olmaktan bıkmış beyin hücrelerimize yeniden oksijen taşımanın zamanı gelmiştir.
Önce günümüz kapitalizminden başlıyoruz. Kapitalizmin çoktan değiştiği, proletaryanın bittiği, artık sömürünün olmadığı gibi ucuz teoriler geçerliliğini korumuyor. Bunlar daha çok 2000’lerin başına gelirken etkindi. Oysa şimdi çoktan, kapitalist sistemin tüm baskı ve sömürü sistemleri ile etkin ve hattâ güçlü olduğu gerçeği, devrimin imkânsızlığının kanıtı olarak sunuluyor.
Demek ki, kapitalist sistemin bugününü doğru anlamak, önemini koruyor. Ve bu elbette devrimci mücadeleye girişmiş her işçinin, her kadının, her öğrencinin vb. üzerinde durması gereken bir meseledir. Yıkacağımız sistemi, en iyi yıkarken tanırız. Ve bu elbette teorik çabayı da gerekli kılıyor. "
"Sosyalist Devrim Zorunludur ve Olanaklıdır" yakında tüm kitabevlerinde.
Che'yi görüyor musunuz? Che'nin bakışlarıyla anlattığını kavrıyor musunuz? Dünyayı değiştirmeye hazır mısınız? Tüm bu soru(n)lar yanıtı bekliyor; hem de John Berger'in, “Her şeyi hatırlamamız gereken bu günle, her şeye sahip olduğumuz için her şeyi unutabileceğimiz o gün arasındaki zaman,” diye ifade ettiği kapsamda… Malum ya; “Tarih bize çeşitli biçemlerde gelir, tarihi bilmedikçe günümüzü de anlayamayız,” der Theo Angelopoulos… Tarih geliyor…
..
"Latin Amerika: İsyan Hep Vardı", Kaldıraç Yayınevi etiketiyle yaykoop.com'da %40 indirimle ayın kitapları arasında!
Kitap linki:
https://www.yaykoop.com/latin-amerika-isyan-hep-vardi
Kaldıraç
Kaldıraç Yayınevi
Sunuş
Mihail İvanoviç Kalinin (1875-1949), yoksul bir köylü çocuğu olarak gözünü açtığı yaşamını, öğreniminden sonra, işçi olarak sürdürdü. Partisiyle buluşarak Büyük Ekim Sosyalist Devrimi’ne katıldı. Kararlı ve donanımlı bir devrimci, Bolşeviklerin öncü liderlerinden biri olarak Lenin’in önerisiyle, önce Tüm Rusya Merkez Yürütme Kurulu Başkanlığına getirildi. 1922’de Sovyetler Birliği kurulduktan sonra SSCB Merkez Yürütme Komitesi Başkanı oldu. 1936’da SSCB Anayasası kabul edildikten sonra, SSCB Üst Sovyet Delegesi oldu ve ilk toplantıda Prezidyum Başkanlığına seçildi. 25 yıl görevinin başında kaldı.
M. İ. Kalinin, gençliğin siyasal eğitim sorununa özel önem vermiş, eğitim ve öğretimin amaç, araç, yöntem ve örgütlenme sorunları üzerine değerli katkılar sunmuştur.
Bolşevik deneyim ve devrimci yaklaşımın izlerini yansıtan bu kitapta, Kalinin’in devrimci eğitim ve ahlâk üzerine hemen hemen yirmi yıllık bir dönemi içine alan seçilmiş söylev ve yazıları toplanmıştır.
“Devrimci Eğitim Devrimci Ahlâk” (Sofya 1955) “Narodna Prosveta” yayınları arasında yayımlanan “Komünist Eğitim” adlı kitabın Almanca-Bulgarca aslından Türkçeye çevirilmiş ve önce Ser Yayı-nevi (1976-78), ardından Sorun Yayınları tarafından -gözden geçirilerek- yayımlanmıştır.
Günümüz devrimcilerinin devrimci yaklaşım, devrimci tutum üzerine yürütecekleri tartışma ve eğitim çalışmalarının önemine vurgu yapmak adına yeniden yayımladığımız kitabın tarihsel deneyimler ışığında bugüne değerli katkılar sunacağını umuyoruz.
Kaldıraç Yayınevi, Mayıs 2024
Lenin, Marksizmin tüm yönlerini değişmez değerler düzeyinde zenginleştirdi. Bu, eğitim kuramı içinde, bilimsel komünizmin en önemli parçası için geçerli. A. V. Lunaçarski, Lenin’i “Sovyet pedagojisinin en büyük kurucusu” sayar (Lunaçarski, 1971b, s. 38). Bu, hakikî ama artık yeterli bir karakteristik değil. Sosyalist dünya sisteminin oluşması -sosyalizm ve komünizm yoluna girmiş özgür, bağımsız halkların toplumsal, ekonomik ve politik topluluğu- Lenin’in sosyalist pedagojinin yalnız ulusal olmayan, yalnız sovyetik olmayan, aynı zamanda uluslararası anlama sahip olan temellerini geliştirdiğini ve pekiştirdiğini açıkça göstermektedir.
(Önsözden)
Sunuş
Mihail İvanoviç Kalinin (1875-1949), yoksul bir köylü çocuğu olarak gözünü açtığı yaşamını, öğreniminden sonra, işçi olarak sürdürdü. Partisiyle buluşarak Büyük Ekim Sosyalist Devrimi’ne katıldı. Kararlı ve donanımlı bir devrimci, Bolşeviklerin öncü liderlerinden biri olarak Lenin’in önerisiyle, önce Tüm Rusya Merkez Yürütme Kurulu Başkanlığına getirildi. 1922’de Sovyetler Birliği kurulduktan sonra SSCB Merkez Yürütme Komitesi Başkanı oldu. 1936’da SSCB Anayasası kabul edildikten sonra, SSCB Üst Sovyet Delegesi oldu ve ilk toplantıda Prezidyum Başkanlığına seçildi. 25 yıl görevinin başında kaldı.
M. İ. Kalinin, gençliğin siyasal eğitim sorununa özel önem vermiş, eğitim ve öğretimin amaç, araç, yöntem ve örgütlenme sorunları üzerine değerli katkılar sunmuştur.
Bolşevik deneyim ve devrimci yaklaşımın izlerini yansıtan bu kitapta, Kalinin’in devrimci eğitim ve ahlâk üzerine hemen hemen yirmi yıllık bir dönemi içine alan seçilmiş söylev ve yazıları toplanmıştır.
“Devrimci Eğitim Devrimci Ahlâk” (Sofya 1955) “Narodna Prosveta” yayınları arasında yayımlanan “Komünist Eğitim” adlı kitabın Almanca-Bulgarca aslından Türkçeye çevirilmiş ve önce Ser Yayı-nevi (1976-78), ardından Sorun Yayınları tarafından -gözden geçirilerek- yayımlanmıştır.
Günümüz devrimcilerinin devrimci yaklaşım, devrimci tutum üzerine yürütecekleri tartışma ve eğitim çalışmalarının önemine vurgu yapmak adına yeniden yayımladığımız kitabın tarihsel deneyimler ışığında bugüne değerli katkılar sunacağını umuyoruz.
Kaldıraç Yayınevi, Mayıs 2024
Kaldıraç yayınevinin eserlerinde emeğinin her daim izleri olan, çalışmalarımıza desteğini vererek bizlerle uzun yıllar birlikte yürümüş olan değerli Sabri Abimizi, dergimizin, kitaplarımızın, Özgür Lise ve İşçi Gazetesi'nin baskısını yapan Özdemir Matbaacılık'ın sahibi Sabri Özdemir'i kaybetmenin acısını yaşıyoruz.
Kapitalizmin hastalığı kansere karşı mücadele verdiği son dönemde, hasta yatağında dahi "yetişecek dergi merak etmeyin, bu bizim de dergimiz" diyen, her işimize özveriyle sahip çıkan Sabri abimizin tüm sevenlerinin, hepimizin başı sağolsun.
Komünizmin şafağında, adeta bir ortaçağ karanlığında yaşıyoruz. “Verili üretim ilişkilerinin
üretici gü.lerin gelişiminin .nünde bir engel olması” bütün çıplaklığı ile ortada.
Kapitalist-emperyalist sistem, işleyiş yasaları gereği yaşadığı bunalımı yeni bir paylaşım savaşı ile
aşmaya çalışıyor. Paylaşım savaşı her zaman olduğu gibi işçi sınıfına, ezilen halklara karşı açılan savaşla
paralel yürüyor. Bunun karşısında ise “yeryüzünün lanetlileri”nin, işçilerin, halkların bütün kıtalara
yayılan isyan ve direnişleri hiç durmuyor. Kapitalist-emperyalist sisteme olan öfke,
egemenler tarafından paylaşım savaşının aracına dönüştürülmeye, işçi sınıfının dünya çapında
kapitalist düzenin sahipleri adına birbirini boğazlar hâle gelmesine uğraşılıyor. Emperyalizmin
propaganda makinasının Hi**er faşizminden bu yana katettiği yol çarpıcıdır. Gerçeğin tüm yalınlığı
ile ortada olduğu bir dönemde bu kadar kafa karışıklığı bunu gösteriyor.
“Kendi/ idealleri için/ savaşmayı/ göze alamayanlar/ başkalarının/ idealleri için ölür.” diyordu bir şiirinde Bekir Kilerci.
Yüzyılın başında olduğu gibi, dünya savaş ve devrim aralığında yaşıyor. Böylesi bir dönemde devrimin
gündemine sadık kalmak, devrimin rotasında ilerlemek özel bir çaba ve emek istiyor.
Me-ti, şimdiye değin yazılmış en özgün felsefe eserlerinden biri desek, pek de mübalağa etmiş sayılmayız herhalde. Ozan Kin-yeh'in (Bertolt Brecht) de kimi zaman bizzat katıldığı konuşmalardan ya da hikayelerden oluşan bu kitapta Brecht, yaşama, yaşamaya dair fikirlerini milattan önce yaşamış ve ezilenden yana taraf tutmuş filozof Me-ti'nin ağzından anlatır. Bir diğer adı ‘Özdeyişler Kitabı' olan bu eserde Brecht Lenin, Engels, Marx, Rosa Luxemburg, Hi**er pek çok tarihi figürü de katar hikayelerine, onları konuşturur, insanlığın ve çağımızın sorunlarını irdeler. Hikayelerdeki ve konuşmalardaki diyalektik tutum, dili de bir eylem alanı olarak gören Brecht'e uygun şekilde eserin biçimini de doğrudan belirlemiştir, öyle ki, zamansallığın bir ileri bir geri gittiği, yerlerin ve kişilerin sürekli değiştiği ancak temel olanın dünyayı bu başbelası ve kötü düzenden kurtarma fikrinin her zaman merkezde durduğu bir hareket biçimiyle kalıp fikirlere ve yargılara karşı çıkar Brecht, yol gösterir. Felsefenin sadece konuşmak ve yorum yapmak olmadığının hakkını verircesine hikayelerinin konusunu, sorularını ve çözümlerini gündelik yaşamdan alır Brecht, eylemi ortaya koyar, felsefesi eylemi biçimlendirmektir. Ancak gündelik yaşamın olayları ve diliyle yazılmış bu eserde diyalektik bilinç ve çözümleme kendini en iyi şekilde ifade eder. Zaten Me-ti'ye göre düşünmek; güçlüklerin ardından gelen, eyleme ise öncülük edendir. Böylece yaşam ile düşünce arasında bir ikilik kurmaz. Hayat doğru düşünmektir, doğru düşünmek de hayatın ta kendisi. Bu ikisi de ayrılmaz bir biçimde eylemde gösterir kendini. Me-ti, zor zamanlarımızda, aklımız karıştığında bizlere bir parça ışık oluyor, geceleri ise kuzey yıldızı gibi yönümüzü bulmamamıza yardım ediyor. Başucu değil, her daim yanımızda bulunması gereken bir el kitabı Me-ti. Kaldıraç Yayınevi olarak sizlere bu büyük ustanın bu önemli eserini sunmaktan gurur duyuyoruz. Me-ti pek çok başka kitabı okumanızı gereksiz kılacak bir kitap, aynı zamanda onları okumaya mecbur bırakırken.
..
"Me-Ti", Kaldıraç Yayınevi etiketiyle yaykoop.com’da %35 indirimle ayın kitapları arasında!
Savaşçının Türküsü, Kaldıraç dergisinde devrimci yazar Burhanettin Akdoğdu’nun Bekir Kilerci ismiyle yayınlanan şiir, makale ve öykülerinden oluşuyor.
13 Aralık 1997 tarihinde işkencede katledilen Bekir Kilerci (Burhanettin Akdoğdu) bir şiirinde şöyle sesleniyor:
“Herkes konuştu
O, yaptı.
Sabırla kaynayan bir kaynaktı.
Mertebesini
Yaşamın ayrıştırıcılığına bıraktı.
Büyük görevin bilinciyle
Davaya tüm varlığını katan
Her insan gibi içi rahattı.”
Şiir sizi kavgaya davet ediyor. Biz bu daveti kabul ettik.
Yaşıyoruz, yaşatacağız...
Karaburun bilim kongresinde okurlarımızla buluşuyoruz.
"İnsan tarihin öznesidir. Değişir, değiştirir."
“Lazca Anadilimiz yüreğimizin bir köşesinde kalakaldı!” “Bedia Xala” canlı tarih anlatımı tarzında önemli bir kitaptır. Lazca alfabe ile yazılmış olması bu kitabın önemini bir kat daha artırıyor.
Türkçesi 120, Lazcası 125 sayfa olan kitabın sonuna 21 sayfa içinde toplam 41 siyah beyaz fotoğraf eklenmiştir. Bu fotoğraflar, okuyuculara Bedia Hala’nın varolduğu, yaşadığı Lazona’da, Hopa’da, Abu İslah Köyü’nde son yüzyıl içinde meydana gelmiş ilginç gelişmeleri izleme ve bugün ile karşılaştırma imkanı vermektedir.
Selma Koçiva, Hopalı Bedia Küçükali’nin uzun, maceralı, renkli, zengin hayatını bire bir, canlı tarih anlatımı tarzında kaleme almış. Kitapta kurgulama, öyküleştirme yok. Yazar, Bedia Küçükali ve aile çevresindeki insanlarla konuşmaların yerini, zamanını, konuşma şartlarını açık açık belirterek, anlatılanların gerçek bir hayat hikâyesi olduğunu; kitabın içinde uydurma, hayal ürünü bilgilerin bulunmadığını gösteriyor. Bu nedenle, yazar gerçeklere bağlı kalma ilkesiyle, Bedia Hala’nın farklı zamanlarda, farklı yerlerdeki anlatımlarında varolan tekrarlamaları çekinmeden, aynen kaleme almış.
Asimilasyoncu resmi devlet politikalarının özellikle 1960 sonrasında nasıl sistemli, bilinçli, sürekli uygulandığını; Lazcanın göz göre göre nasıl soldurulup, unutturulduğunu; zengin Laz kültürünün nasıl küçümsenip çoraklaştırıldığını anlamak için bu kitabı okumak gerekir. Devlet 1930’larda, 1940’larda, Lazistan’da, anadili Lazca olan ilkokul çocuklarının okullarda Lazca konuşmalarını yasaklamıştı. Bu yasaklar, 1960 sonrasında başlatılan, “Vatandaş Türkçe konuş!” kampanyasıyla daha da artmış ve sistemleşmişti.
Birçok Laz aile de, “Çocuklarımızın geleceği tehlikeye girmesin, çocuklarımızın kültürel kimlikleri konuşmalarından belli olmasın,” gibi kaygılar ve düşüncelerle çocuklarına Lazca konuşmayı yasaklamıştı.
Bedia Küçükali, kendi ailesinden, kendi çocukluğundan örnekler vererek Lazcanın nasıl soldurulduğunu, Lazların nasıl asimile edilerek Türkleştirildiklerini açık açık anlatıyor ve içindeki acıları “Lazca Anadilimiz yüreğimizin bir köşesinde kalakaldı!” cümlesiyle dile getiriyor.
Kemal Yalçın
“Zorunlu eğitim sınıfta bırakma hakkına sahip
değildir!”
Eğitim sisteminin ciddi bir eleştirisini yapan, eğitimin; düzenin devamlılığı için ne kadar önemli olduğunu gören ve de yaratılmak istenen insan tipolojisine karşı ‘radikal eğitimciler’, yazdıkları kitaplar kadar yeni eğitim modelleri ve okul denemeleri ile de gündeme geldiler.
“Barbiana Öğrencilerinden Mektup” İtalya’nın Fiorentina kentinin Barbiana kasabasında Don Lorenzo Milani’nin okuldan atılmış köylü çocukları için kurduğu ve öğrenci-öğretmen fikrinden hareketle geliştirdiği modelin ve okulun, pratiğin anlatısı.
Eser adı: Barbiana Öğrencilerinden Mektup
Yazar: Barbiana Öğrencileri & Don Lorenzo Milani
Orijinal dil: İtalyanca
Çeviri: Zehra Yıldırım
ISBN No: 978-605-87856-5-6
Yaykoop.com'da çok satan kitaplar %25 indirimde!
- Halkların Rus Devrimi Tarihi, Neil Faulkner, Yordam Kitap
- Avesta, Zerdüştilerin Kutsal Metinleri (Özel Baskı), Zerdüşt, Avesta Yayınları - Weşanên Avesta
- Me-Ti, Bertolt Brecht, Kaldıraç Kaldıraç Yayınevi
- Toplu Yazılar, Mahir Çayan, Su Yayınevi
-Yoga 2. Kitap, Buda'dan Hatha Yoga'ya, Bora Ercan, Paloma Yayınevi
- 50 Soruda Dil Öğrenme, Cem Balçıkanlı, Bilim ve Gelecek
- Yoldaşım ve Öğretmenim Stalin, Kamo (Simon Ter-Petrosyan), Ceylan Yayınları
- İleri Jön Türkler Birliği, (1949-1952), Murat Kılıç, Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı
- Sincan'dan Edirne'ye Hasbıhal-Name, İdris Baluken, Dipnot Yayınları
- Selahattin Demirtaş, Bir Siyasi Rehinelik Öyküsü, Hayri Demir, NotaBene
- İktidar, Bertrand Russell, Cem Yayınevi
- Emperyalizm, Vladimir İlyiç Lenin, Yazılama Yayınevi
- Kızıldan Yeşile, Kelime Ata, Tekin Yayınevi
- Ayrım: Beğeni Yargısının Toplumsal Eleştirisi, Pierre Bourdieu, Nika Yayınevi
Mudanya kitap fuarında okurlarımızla buluşuyoruz.
Fındıklı Viçe Fest'te kitaplarımız yeni okurlarını bekliyor.
Yaykoop.com'da ayın kitapları %35 indirimde!
- Pentimento, İlker Balkan, Kanon Kitap
- Me-Ti, Bertolt Brecht, Kaldıraç Kaldıraç Yayınevi
- Sisler Dağılırken, Alex La Guma, Yar Yayınları
- Bitki Devrimi, Stefano Mancuso, Yeni İnsan Yayınevi
- Tut Ki Kadın Yok, Joan Copjec, Encore Yayınları
- Kral, İmparator, Çar - Dünyayı Savaşa Sürükleyen Üç Kuzen, Catrine Clay, Pan Yayıncılık
- Türkiye Şarkısı Nâzım, Aziz Nesin, Nesin Yayınevi
- Dünyanın Kısa Avlusu, Cevahir Bedel, Manos Kitap
- Konfüçyüs Düşüncesinin Temelleri, Thomas Cleary, Anahtar Kitaplar
İşçi sınıfının yolu: Birleşik Emek Cephesi
/ Perspektif
"İşçi sınıfının devrimci yolunda, direnişleri geliştirecek, işçi sınıfını iktidara taşıyacak olan bu direnişlerin örgütlü hâle getirilmesi gereklidir. Ve bu mümkündür."
https://kaldirac4.org/isci-sinifinin-yolu-birlesik-emek-cephesi/
Yüzbinler olup geldik, tüm halklar olarak geldik, haksızlığa karşı çıkanlar olduk geldik, yeter artık diyerek geldik, özgürlüklerimizi savunmak için geldik, ne istediğimizi bilmesek de ne istemediğimizi bilerek geldik. Taksim'e aktık.
31 Mayıs 2013'te Taksim'i geri aldık.
Taksim özgürleşti.
Taksim, içine dolan kalabalıklarla sadece ağaçları kurtarmadı, güzelleşti.
Biliyoruz ki, isyan özgürleştirir.
Biliyoruz ki, direniş güzelleştirir.
Biliyoruz ki eylem birleştirir.
Biz, bunu hep birlikte yaşadık.
Özgürleşmek ve özgür bir nefes çekmek, gazı bastırdı, korkuları yıktı. Sinmiş, esir, silik hayat yerine artık herkesin bir hikayesi var. Gerçek bir hikaye. Alışveriş merkezlerine sıkışmış, TV karşısına bağlanmış, işyerine hapsolmuş bir bayat hikaye değil, bir sahte yaşam değil, bir gerçek yaşam hikayesi.
Yaşamı gerçekten hissetmektir bu. İnsanlaşma mücadelesidir. İşte direnişe güç veren budur. Herkes kendinin bir şeyler yapabileceğini gördü, herkes, yanındakinin rakibi, düşmanı, bir yabancı olmadığını anladı. Kendine yanındakine inancın nelere yol açtığını gördük.
"O alanda birikmiş öfkelerin yansıması vardı, dayanışmanın en güzel örnekleri vardı, cesaretin eğlenceyle buluştuğu anlar vardı, değişen hayatlar vardı. Alana girildiği ilk günlerde vandal dedikleri o insanları gördüm; barikat olarak kullanılan otobüsün akbil makinesini tekmeliyordu. "Her gün sana akbil basmaktan bıktım." diye bağırıyordu. Kimse onun bu halini yadırgamadı; zira herkes o bıkkınlığı yakından tanıyordu..."
Suriye savaşı, emperyalizm üzerine bir kere tartışmayı güncellemiştir. Üçüncü Paylaşım Savaşı, bize önceki paylaşım savaşları konusunda bilgilerimizi tazeleme zorunluluğu getirmektedir. Bu çalışma, bu amaçla yapılmıştır. ..
Dünya, sosyalizme, komünizme hiç bu kadar uzak ve hiç bu kadar yakın olmamıştır. Uzaklığı, devrimci hareketin, işçi hareketinin yeterince örgütlü olmamasına bağlıdır. Yakınlığı ise, içinde bulunduğumuz nesnellikten gelmektedir. Demek ki, nesnel koşullar olgunlaşırken, burjuva saldırı, öznel koşulların oluşumunu önlemeyi başarabilmektedir. Şimdilik böyledir. Ama tarihin bir akışı var.
Bu çalışma, günümüz tekelci kapitalizmi üzerine üçüncü çalışmamızdır. İlki, 2007 yılında basılmıştı: “21. Yüzyıl ve Kapitalist-Emperyalizm”. İkincisi, daha yeni basıldı, 2020 basımıdır: “Kapitalizm, İnsan, Bilinç ve Eylem” adını taşıyor. Bu çalışma ise sonuncusudur. Bu kitap daha çok, emperyalist paylaşım savaşımının hızlandığı, özellikle Suriye savaşındaki gelişmelerin ardından ya da bu sürecin içinde kaleme alındı.
Suriye savaşı, emperyalizm üzerine bir kere tartışmayı güncellemiştir. Üçüncü Paylaşım Savaşı, bize önceki paylaşım savaşları konusunda bilgilerimizi tazeleme zorunluluğu getirmektedir.
Bu çalışma, Kaldıraç dergisinde çıkmış, çıktığı dönemin ruhunu taşıyan devleti konu alan yazılardan oluşmaktadır. Yazılar, sadece o dönemin ruhunu taşımıyorlar, aynı zamanda, yakın geleceğe ilişkin devrim ve işçi sınıfı cephesinden bazı öngörüleri de içeriyorlar. Olması gerektiği gibi.
Yazılar 2015 dönemindenden başlıyor.
Bu dönem, Suriye Savaşında, ABD cephesinin, Türkiye’nin de içinde yer aldığı ABD cephesinin, savaşı kaybetme eğilimlerinin açığa çıktığı bir dönemdir. Bu yenilgi süreci, Suriye’yi Afganistan’a çevirmeye çalışanların, ister istemez Türkiye’yi de Pakistan’laştırmaya başladıkları bir dönemdir. Suriye savaşı,
IŞİD çeteleri eli ile başka bir evreye çevrildiği andan itibaren, Türkiye’de büyük yansımalara yol açtı. Sadece mülteci meselesinden söz etmek yanlış olur. TC devleti, IŞİD çetelerini çok “sevdi” ve onları sadece Suriye’de toprak işgal etmek için değil, aynı zamanda içerde Kürt devrimine karşı ve Gezi Direnişi ile öne çıkan toplumsal direnişe karşı da kullanmaya başladı.
Bizim analizimize göre, dünya çapında bir paylaşım savaşımı var ve bu savaşım, Ekim Devriminin ülkesi SSCB çözüldükten sonra, hızla su üstüne çıkmaya başladı. Bu paylaşım savaşımında 5 emperyalist gücü iyice seçebilir durumdayız: ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve Japonya. Bu beş emperyalist gücün etrafında elbette başkaları da var. Cepheler, her paylaşım savaşımı öncesinde olduğu gibi, her gün yeniden kuruluyor. Ama ABD’nin cephesi daha kararlıdır. TC devleti, siyasal olarak ABD’nin, ekonomik olarak ise AB’nin sömürgesi olan bir “ortaklaşa sömürge” şeklinde, komünizme karşı bir ileri karakol olarak organize edilmişti. Şimdi, bu son 30 yıldır, Türkiye’nin de kimin elinde kalacağı sorusu ortadadır. Gelişmelere bu cepheden bakınca, çeteleşmenin çok daha derin olduğunu, IŞİD ve diğer İslamî çetelerin bu sürecin arkasından geldiğini söylememiz mümkündür. İşte tüm bu süreci, daha sürecin ilk başlarından itibaren ele alan yazıları, onlara dokunmadan , olduğu gibi kitaplaştırarak yayınlamaya karar verdik.
Hayal bitti... Gerçek; Direnirsek Kazanırız! / İŞÇİ GAZETESİ
Yazının devamı 👇
https://iscigazetesi.org/hayal-bitti-gercek-direnirsek-kazaniriz
Yayıncılar Kooperatifi ve Dikili Belediyesi'nin ortaklaşa düzenlediği. 2. Dikili Kitap günlerinde olacağız. Tüm dostlarımızı standımıza bekleriz.
İşçi Gazetesi "Hayal bitti... Gerçek; Direnirsek Kazanırız!' başlığıyla 209. yeni sayısı çıktı
Gazetemizi, dergi satışı yapan kitabevlerinden, Kaldıraç dergisi büroları Aka-Der Genel Merkez ve şubelerinden temin edebilirsiniz.
Dünyayı İstiyoruz Kırıntıları Değil!
Click here to claim your Sponsored Listing.
Videos (show all)
Category
Website
Address
Beşiktaş
Istanbul
Opening Hours
Monday | 09:00 - 17:00 |
Tuesday | 09:00 - 17:00 |
Wednesday | 09:00 - 17:00 |
Thursday | 09:00 - 17:00 |
Friday | 09:00 - 17:00 |
Saturday | 09:00 - 17:00 |
Istanbul
3. Göz Dergisi Kurucusu / Hipnoz ve Regresyon Terapisti / Yazar twitter.com/gulerpinarbasi Mobil: 0
Yeni çarşı Caddesi
Istanbul, 34435
Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 1978 yılından beri İstanbul'da, Türkiye'nin tarihi, arkeolojisi hakkında yayınlar yapar.
Sümer Mahallesi 30 Sk No:24/A, Zeytinburnu
Istanbul
BKY, Kültüre Açılan Kapı...
Alayköşkü Caddesi
Istanbul, 34110
"çünkü insana en çok kitap yakışıyor ve mürekkebin kuruduğu yerde kan akıyor..."
Osmanlı Sok. Osmanlı İş Merkezi 18/4 Taksim, 34437 Beyoğlu/Istanbul
Istanbul
Okuyan Uslanmaz
Kuloğlu Mahallesi Gazeteci Erol Dernek Sokak Erman Han No:5/10 Beyoğlu/Istanbul
Istanbul, 34430
Türk Devrimi'nin Yayınevi www.kaynakyayinlari.com'dan kitaplarımızı inceleyerek indirimli olara
İBA Blokları 42/6 Barbaros Bulvarı, Balmumcu/Istanbul
Istanbul, 34365
www.demirbag.com.tr
Istanbul
Özgün Bilim Yayıncılık ; Ortaokul 5.Sınıf - 6.Sınıf - 7.Sınıf - 8.Sınıflar İçin Spot