Videos by İzmir Terapi Merkezi in Konaklı. Umut Dönüşümcü Kuvvettir. Başlamak için şartların mükemmel olmasını beklemeyin..
Çevremizdeki kişilerin bazı özellikleri bize itici gelebilir, hoşlanmayabiliriz. Sizi uyaran şey, rahatsız olduklarınız onunla ilgili değil, sizin onda gördüğünüz KENDİ İHTİYAÇLARINIZLA ilgili olabilir mi?Sizi yüksek uyaran her şey sizinle ilgilidir. Herhangi birinin bir özelliği sizi tetikliyorsa, rahatsız hissettiriyorsa, yargılıyorsanız bu onunla ilgili değil, sizinle ilgili bir şeyi anlatıyordur.* Eğer birinin şımarıklığı sizi rahatsız ediyorsa, biraz şımarmaya,* Tembelliği rahatsız ediyorsa, dinlenmeye,* Düzensizliği rahatsız ediyorsa, kontrolü bırakmaya,* Fazlaca görünür olması rahatsız ediyorsa, kendinizi göstermeye,* Rahatlığı rahatsız ediyorsa, hayatınızı gevşetmeye,* Çok planlı oluşu rahatsız ediyorsa, hayatınızda biraz daha planlı gitmeye,* Hırslı oluşu rahatsız ediyorsa, biraz kendinizi zorlamaya ihtiyacınız olabilir!Bu zamanlarda hislerinize dikkat ederseniz ihtiyaçlarınızın farkında olursunuz. Psk Çiğdem Tokgöz
Çevremizdeki kişilerin bazı özellikleri bize itici gelebilir, hoşlanmayabiliriz. Sizi uyaran şey, rahatsız olduklarınız onunla ilgili değil, sizin onda gördüğünüz KENDİ İHTİYAÇLARINIZLA ilgili olabilir mi?Sizi yüksek uyaran her şey sizinle ilgilidir. Herhangi birinin bir özelliği sizi tetikliyorsa, rahatsız hissettiriyorsa, yargılıyorsanız bu onunla ilgili değil, sizinle ilgili bir şeyi anlatıyordur.* Eğer birinin şımarıklığı sizi rahatsız ediyorsa, biraz şımarmaya,* Tembelliği rahatsız ediyorsa, dinlenmeye,* Düzensizliği rahatsız ediyorsa, kontrolü bırakmaya,* Fazlaca görünür olması rahatsız ediyorsa, kendinizi göstermeye,* Rahatlığı rahatsız ediyorsa, hayatınızı gevşetmeye,* Çok planlı oluşu rahatsız ediyorsa, hayatınızda biraz daha planlı gitmeye,* Hırslı oluşu rahatsız ediyorsa, biraz kendinizi zorlamaya ihtiyacınız olabilir!Bu zamanlarda hislerinize dikkat ederseniz ihtiyaçlarınızın farkında olursunuz. Psk Çiğdem Tokgöz
Omurgan dik olacak şekilde rahat bir zemine/sandalyeye otur. Kendi hızında fakat derin derin, yumuşak, burnundan nefesler al ve aldığından daha fazlasını ağızdan ver. Nefes alırken bedeninin tüm yönlere doğru bir balon gibi yavaşça genişlemesine gayret et. Nefes verirken, balonun sönüşü gibi bedenini nazikçe gevşeterek geri dön. Böyle 10 - 15 nefes aldıktan sonra, kapat o güzel gözlerini ve sadece burundan derin alıp, verdiğin nefese dön. Etraftaki uyaranlardan/uyuşturanlardan, düşüncelerden… kararmaya yön tutmuş zihnine biraz ışık süzülsün… Nefesinle birlikte içinde, evin olan bedeninde bir gezintiye çık. Her parçanda sakince dolaş. Bak bakalım orada neler oluyor? Farkındalıkla izle, gözlemle… Hangi bölgenin, hangi organın neye ihtiyacı var, neyi eksik, neler fazla gelmiş? Anla, ihtiyacı olanı o parçana, organına ver. Sevginle besle, varlığına şükret, teşekkür et… Beden gezintin bitince dikkatini yavaş yavaş olduğun zemine, odaya, ortamdaki ya da dışarıdan gelen seslere çevir… Hazır olduğunda gözlerini aç ve etrafına bir süre bak. Şimdi kalk ve yapman gerekeni yap…🤍
#Repost @emretopcu_official with @use.repost・・. Umut moleküllerini salgılamak için egzersiz yapmayı hayatınızın bir parçası haline getirin arkadaşlar... Video: Shawn StevensonKonuşmacı: Dr. Kelly McGonigal
Kaygıyı en hızlı nasıl durdururuz?
Parmağınızı kulağınıza (rahat bir şekilde) koyun ve yerinde tutarak basınçla aşağı doğru çekin.
Sinir sisteminiz parasempatik (dinlenme, sakinleşme) duruma geçerken derin nefes alın.
Kulağımızdan geçen vagus siniri bu baskı noktasının uyarılmasına yanıt verir.
Deneyin, sadece birkaç dakika içinde farkı göreceksiniz
@the.holistic.psychologist
Kırılganlık
#Repost @biokusana
・・・
Günümüzün önde gelen doktorlarından ve yazarlarından birisi olan Gabo Maté, geçtiğimiz yıl katıldığı bir podcast programında kırılganlığın kökeninden ve gelişimimiz için oldukça gerekli olduğundan bahsediyor.
Başta travma ve çocuk gelişimi olmak üzere sağlık alanında birçok önemli çalışma yapan Gabor Maté, yazmış olduğu önemli kitaplarla da insanların fiziksel ve bedensel sağlıkları konusunda farkındalık kazanmalarına yardımcı oluyor.
Kaleme aldığı ‘’Vücudunuz Hayır Diyorsa’’ ve ‘’Normal Efsanesi’’ gibi kitapları ile tecrübelerini binlerce insana aktaran yazarın, travmanın insan ve toplum üzerindeki etkilerini ortaya koyduğu ‘’Wisdom of Trauma’’ belgeseli ile de insan davranışları hakkında bakış açınızı değiştirecek etkileyici bir yapımın altında imzası bulunuyor.
#gabormate #psikoloji #kırılganlık #kişiselgelişim
Yeniden doğmak
Değişim süreci zor ve sancılıdır.
Fakat değişmek insana gerçekten yaşadığını hissettirir. Yerinde saymaktansa, her zaman ileri doğru bir adım atmak gerekir.
En fazla tökezler düşer insan fakat yeniden ayağa kalkmak ve nefes aldığını hissetmek her şeye değer.
Kendimize bilinçli/bilinçsiz yaptıklarımızın sorumluluğunu almadığımız sürece değişim gösteremeyiz.
Değişim için ilk adım; “Bırakmayı öğren”…
Sana, özüne ait olmayan sözleri bırak…
Sana, özüne ait olmayan davranışları bırak…
Sana, özüne ait olmayan alışkanlıkları bırak…
Sana, özüne ait olmayan duyguları bırak…
Başkalarına benzemeyi bırak…
En çok da sana ait olmayan seçimleri bırak, “ben seçtim” zannettiklerini...
Bırakmaya devam et; ta ki "Her şeyinle sen" kalana kadar...
🎥 @pd.ahmetyildiz
Öğrendik ki..
Öğrendik ki…
Bir tek insanın bize ”iyi ki varsın” demesi, var olduğumuz için mutlu olmamızı sağlar.
Öğrendik ki…
Kibar olmak, haklı olmaktan daha önemlidir…
Öğrendik ki…
Hayat şartları bizi ne kadar ciddi görünmeye zorlasa da hepimiz çılgınlıklarımızı paylaşacak birini arıyoruz…
Öğrendik ki…
Bazen tek ihtiyacımız olan bir el ve bizi anlayacak bir yürektir…
Öğrendik ki…
Parayla ”klas insan” olunmuyor…
Öğrendik ki…
Gün içinde başımıza gelen küçücük şeyler gün sonunda koca bir mutluluğa dönüşüyor….
Öğrendik ki…
İnkar edip içimizde sakladığımız şeyler gerçekliğini kaybetmiyor…
Öğrendik ki…
Biriyle dalaştığımızda tek başardığımız onun bize daha çok zarar vermesini sağlamaktır…
Öğrendik ki…
Her yarayı saran zaman değil sevgidir…
Öğrendik ki…
Çabuk olgunlaşmak için zeki insanlardan çevre edinmek gerekir…
Öğrendik ki…
Karşılaştığımız herkes bir gülüşümüzü hak eder…
Öğrendik ki…
Hiç kimse mükemmel değildir…
Öğrendik ki…
Hayat zorludur ama biz daha zorluyuz…
Öğrendik ki…
Gülümsemek, daha güzel bir görüntüye kavuşmanın bedava yoludur…
Öğrendik ki…
Hepimiz zirvede olmak istesek de asıl keyif oraya tırmanırken yaşadıklarımızdır…
Öğrendik ki…
Zamanımız ne kadar azsa yapacak işler o kadar çoktur…
Öğrendik ki…
BİRİNİ NE KADAR ÇOK SEVERSEK HAYAT ONU BİZDEN O KADAR ÇABUK ALIYOR…
Can Dündar
🤍
Yaşam Enerjisi
Bedenimizin doğal bilgeliği olan #yaşamenerjisi bizi sürekli olarak sağlıklı, dengede ve iyi halde tutmayı sağlar.
Duygusal, zihinsel, fiziksel ve çevresel bir takım olumsuz faktörlerin bir araya toplanması ile bedenimizde, meridyenlerle doğal olarak serbest dolaşan yaşam enerjisinin akışı engellenir.
Bu durumda enerji bedenimizin, organların kendine özel olan #frekans düzeyleri (titreşimleri) bozulur, duygu durum dengesizlikleri ve rahatsızlıklar oluşur.
Bir takım duygudurum bozuklukları ve rahatsızlıkların oluşum sebeplerinden bir diğeri ise, doğduğumuzda doğal programımız olan doğru, yeterli solunum yeteneğimizin zaman içinde duygusal baskılar ile kısıtlanıp, bedenin, organların hücre bazında oksijenle sağlıklı beslenememesidir.
Vücudun en iyi #detoks yöntemlerinin başında yine sağlıklı, doğru #nefes alma&verme ve ihtiyaca göre işlevsel solunum çalışmaları gelir.
Bütüncül sağlıklı ve iyi halde olmamızın baş rolünde; doğal, doğru beslenme şeklimiz de yer alır.
Bedenimizin acid-alkali seviyesi ile toksik yükü bütünsel sağlığımız için önem taşır.
Yeterli doğal, sağlıklı gıdalar ile özellikle “vitamin-mineral” bakımından zengin canlı beslenmemize ve destekleyici takviyeler almamıza rağmen, vit-min depolarımız hala yetersiz ise, sindirim sistemimizde eliminasyona engel bir durum gelişmiş olabilir.
Sindirim sistemi sorunlarına (karaciğer, safra kesesi, miğde ve bağırsaklar..) alerjilere ve diğer tüm rahatsızlıklara bütüncül yaklaşılmalıdır.
Kişiye özel yeniden düzenlenen beslenme şekline ek olarak, sindirim sistemimizin işlev blokajlarına sebep olan, düşük titreşimli olumsuz duygular da, yani kök nedenler farkedilip şifalandırılmalıdır.
Fiziksel, ruhsal rahatsızlıklara bu bütüncül bakış açısı ile yaklaşmak sağlıklı olandır.
İstenmeyen geçmiş yaşam anıları, düşük bilinç düzeyinin olums
Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Aracılar göndermiş. Fakir ihtiyara bir servet önermiş atı satması için.
''Satmam'' demiş ihtiyar köylü, ''bu benim için bir at değil, bir dost.'' Sonra da eklemiş. ''İnsan dostunu satar mı?'' Bir sabah kalkmışlar ki at yok. İhtiyarın ahırı boş. Köylüler ihtiyarın başına toplanmışlar. ''Seni ihtiyar bunak'' demişler, ''kralın bu atı sana bırakmayacağı, adamlarını gönderip atı çaldıracağı belliydi. Neden atı ona satmadın? Zengin bir adam olacaktın... Şimdiyse ne paran var, ne atın.''
''Karar vermek için acele etmeyin'' demiş ihtiyar. ''Şimdilik sadece 'at kayıp' deyin. Çünkü bildiğimiz gerçek bu. Atımın kaybolması bir talihsizlik mi, yoksa bir talih mi, henüz bunu bilmiyoruz. Atın kaybolması bir başlangıç, ardından ne olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz.''
Köylüler ihtiyarla alay etmişler. Gülmüşler onun haline.
İki hafta sonra at bir gece ansızın dönmüş. Meğer çalınmamış. Ahırından kaçıp dağlara gitmiş. Dönerken de dağlarda rastladığı on iki atı peşine takıp getirmiş. Atları gören köylüler gelip ihtiyardan özür dilemişler. ''Sen haklı çıktın ihtiyar,''Atının kaybolması bir talihsizlik değil, bir talih oldu senin için. Eskiden bir atın vardı, şimdi bir at sürüsüne sahipsin.''
''Karar vermek için gene acele ediyorsunuz'' demiş ihtiyar köylü.''Şimdilik sadece atın geri döndüğünü söyleyin.Çünkü bildiğimiz o kadar. Bundan sonra ne olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz. Bu sadece başlangıç..Bir kitabın ilk sayfasını okur okumaz nasıl sonu hakkında fikir yürütebilirsiniz?'' Köylüler bu kez açıkça alay etmemişler ama içlerinden ''bu adam şaşkın'' diye geçirmişler.
Bir hafta geçmeden, ihtiyarın tek oğlu vahşi atları terbiye etmeye çalışırken attan düşüp bacağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul uzun bir zaman için yatağa mahkum olmuş. Köylüler gene gelmişler ihtiyara. ''Bu kez de haklı çıktın, '' demişler, ''bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını kırdı. Uz
☯️
Aklına olumsuz (işlevsel olmayan) bir düşünce geldiğinde onun yerine 3 tane olumlu şey düşün…
O olumsuz düşünceyi olumlu (uyumlu) 3 adet düşünce ile değiştirdin.😊
Gezgin zihnin düşüncede, geçmişte ya da gelecekte takılı kaldığını farkettiğinde ana gelmek için;
etrafında olan 5 şeye odaklan ve farkındalıkla onların şekline, rengine, işlevine vb. bir süre dikkatini ver.
Olduğun yerde dokunabileceğin 5 şeye dokun, dokunduğunda uyandırdığı hisse odaklan.
Örn: Masandaki sıcak fincana, üzerindeki giysiye, oturduğun koltuğa…
Etrafında olan 5 ayrı sese dikkatini ver.
Örn: Kuş sesi, rüzgarın sesi, korna sesi, komşudan gelen müziğin sesi...
Etrafında kokusunu alabileceğin 3 şeye dikkatini ver. Örn: yemek kokusu, parfüm kokusu, temizlik malzemesinin kokusu, toprak kokusu…
Şimdi nasılsın?
"KÖRE YÜZÜNÜ, SAĞIRA SÖZÜNÜ SÜSLEME EY GÖNÜL, YORULURSUN." "KÖRLER ÇARŞISINDA AYNA SATMA, SAĞIRLAR ÇARŞISINDA GAZEL ATMA!"
"KÖRE YÜZÜNÜ, SAĞIRA SÖZÜNÜ SÜSLEME EY GÖNÜL, YORULURSUN."
"KÖRLER ÇARŞISINDA AYNA SATMA, SAĞIRLAR ÇARŞISINDA GAZEL ATMA!"
BİR ALANDA YETENEKLİ, BAŞARILI OLAN BİRİNİN FARKINI ANCAK O KONUDA İLMİ OLANLAR İLE FARKINDALIĞI OLANLAR BİLİR. BİR ŞEYİN DEĞERİNİ ANCAK O KONUDAN ANLAYAN VE ONU DEĞERLENDİRENLER BİLİR. SARRAF ALTININ DEĞERİNİ EN İYİ BİLENDİR, KIYMETLİ BİR ŞEYİ ANCAK ONDAN ANLAYANLAR TAKDİR EDER. KÖMÜRÜN ELMASA NASIL DÖNÜŞTÜĞÜNÜ VE ELMASIN DEĞERİNİ EHİLLER BİLEBİLİR..
Bir kemancı 45 dakika boyunca New York metrosunda keman çalıyor. Birkaç alkış eşliğinde 25-30 dolar bahşiş topluyor.
Metrodaki o kemancı dünyanın en iyi müzisyenlerinden biri olan Joshua Bell...
O metroda Joshua, 3.5 milyon dolarlık kemanıyla şimdiye kadar yazılmış en karmaşık parçalardan birini çalıyordu.
Metrodan sadece iki gün önce Joshua Bell, Boston'daki bir tiyatroda kapalı gişe sahne almıştı ve koltukların ortalaması yaklaşık 100 dolardı.
Deney sıradan bir ortamda olağanüstü olanın parlamadığını ve çoğu zaman gözden kaçtığını ve hatta küçümsendiğini kanıtlar nitelikte. Çok iyi olabilirsiniz ama takdir görmüyorsanız sakin olun ve ait olduğunuz yere doğru ilerlemeye çalışın, yeteneğiniz doğru yerde kıymet görecektir.
"TAKDİRİNİ KENDİNDEN BAŞKA KİMSEYE BIRAKMA."
Pozitifte kalmak için; İlk insanlık tarihinden bu yana, beynin doğası gereği “hayatta kalma” programı pozitiften daha fazla negatife odaklı, tehdit/risk algılama ve kaydetme şeklinde işler. Bu negatif işleyişler, olumsuz görüntüler arttığında memnuniyetsizlikler, duygudurum bozuklukları ortaya çıkar. Beyin pozitif duyguları anda yaşıyor ve geçiyor, maalesef olumlu duygu ile halleri negatif duygular kadar güçlü ve kalıcı kaydetmiyor. Pozitif kayıtların kendiliğinden oluşması, program haline gelmesi için, üzerinde bir süre disiplinle çalışmak gerekiyor. Peki nasıl yapacağız? Gün içinde gayet iyi hissettiğiniz, güzel duygu içinde olduğunuz, pozitif duygularınızın yükseldiği anları takipte olun. O hissi yakaladığınızda tüm dikkatinizi ona yöneltin ve nefesinizle destekleyerek içinizde o duyguyu/hali büyütün. Minimum 1 dk boyunca o hissi tüm bedeninizde, sinir siteminizde dolaştırın, hücrelerinize hapsedin : ) Örneğin; Keyifli bir sohpet içindeyken, hoşlandığınız bir şeyle meşgulken, leziz bir yemek yerken, güzel bir manzara seyrederken, sevdiğiniz müziği dinlerken … içinizde canlanan tüm hisleri çoğaltın/büyütün ve tüm bedeninize yayın… Bu pratiği gün içinde sıkça yapın. İkinci bir yöntem ise; bilinçdışını temiz tutmak içinde kullandığımız “hayal kurmak”. Beyin, gerçek ile hayali ayırt edemediği için hayalinizdekileride “yaşanmış” sayacaktır. Gün içinde birkaç kez hayal kurarak, içinizde açığa çıkan tüm iyi hislerle bir süre kalın. Günün diğer kalan zamanlarında kurduğunuz hayalleri düşündüğünüzdede güzel, iyi hisleri tekrar canlandırabilirsiniz.
Öncelikle sıkıntının neye işaret ettiğini anlamak için hangi ihtiyacının eksik olduğunu bul. Fark ettiklerinin üzerinde çalış; Ben gerçekten ne istiyorum? Bana ne iyi gelir? Ne yapabilirim? Uzun süre boşlukta kalmaktan kaynaklanan can sıkıntısına, gevezeleşen zihnin işlevsiz düşüncelerine, karşılaştığımız sorunların yarattığı negatif duygulara takılıp kalmaya karşı uygulanacak reçete; ufak adımlarla başlayarak bir şeyler yapmak. Odaklandığı şeyi büyütmeye programlı zihni, anda uğraşına odaklarsanız ilk kırılmasını gerçekleştirmiş olursunuz. Bir sonraki adım ise; sonuca giden süreçte, ilgi ile adanabileceğiniz bir hedef belirlemek ve o hedef için günlük çalışmalar yapmak. Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder; çünkü, her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır. Michel De Montaigne 🩵 Bir amaca yönelik çalışmaya başladığınızda, zihninizdeki olumsuz düşüncelerin yerini sorumluluğunuzun getirdiği uygun düşünceler, yeni fikirler ile motivasyon alır ve iyi hissetmeye başlarsınız. Hergün attığınız adımlar sizi ilerletir…
Nefes al… O nefesi alabildiğin için kalbindeki şükür hissini tüm bedenine yay… Nefes al… Her nefeste içinden; “sevgi alıyorum” de… Nefes ver… Her nefes verişte içinden “sevgi veriyorum” de… Bana yalnızca sevgi girer, benden yalnızca sevgi çıkar… Ve tekrar et…
Çok uğraştın ama hiçbir şey değişmedi mi? Pes ettin ya da neredeyse pes etmek üzere misin? Seans odasında en çok duyduğum cümlelerden biri; "Ben bu konularla ilgili o kadar çok uğraştım ki, hepsini biliyorum" 🤷🏼♂️ Baktığımızda oldukça fazla haklılık payının olduğunu söylemekle birlikte önemli bir noktanın gözden kaçtığını fark ediyorum. ⛔ Hedeflerimiz çok büyük ! 🎯 Başvuru yapan danışanlarımla ilk seanslarda yaşadıkları sorunların nöro-biyolojik temelini konuşuyoruz. 🧠 Ne oluyor da bildiği bir şeyi hayatına geçiremiyor? Biliyor ama neden eyleme dönüşmüyor? Çok iyi giden işler neden bir anda alt üst oluyor? Bunları konuşmamızın ardından hedefler belirliyoruz. Eğer çalışılan konu tek bir travmatik mesele değilse; süreçte kendinize zaman tanımalısınız. "Ben kendimi bildim bileli böyleyim" dediğiniz bir konu için 1-2 ayda mucizevi gelişmeler beklemek kendinize haksızlık olur. Tek bir olayın travmasını çalışıyorsanız 8-12 seans ile tamamlamak sıklıkla mümkün olabilir. (Örneğin; deprem, kaza vb tek olay gibi) Mesele uzun yılların sorunları ise; aklınıza Bambu bitkisinin hikayesi gelsin. Bambu en hızlı büyüyen, bazı alanlarda çelikten daha sağlam, köprü ve yapı yapılırken kullanılan, sağlığa olumlu katkıları olan, havayı bir çok bitkiden daha fazla temizleyen ve daha birçok faydası olan bir bitkidir. Tüm bu faydaları sağlamak için bir Bambu yetiştirmeye kalktığınızda; yaklaşık 4 yıl boyunca, tohumu toprağa ilk attığınız gündeki gibi boş bir toprağı sulamaya ve bakım vermeye (hiçbir ilerleme görmeseniz de gerekeni yapmaya) tahammül etmeniz gerekir. Çünkü; Bambu yaklaşık ilk dört yıl boyunca filiz vermez. Sabreder ve yapmanız gerekenlerden vazgeçmeden işinize odaklanırsanız; dört yılın ardından filiz vermeye başlar ve bu saatten sonra dünyanın en hızlı büyüyen bitkisini
Travma durumunda hissedilen güçsüzlüğe ve çaresizliğe tam tersi bir güç olarak ‘hayatta kalma parçası’ gelişir. Travma parçasının aşırı zayıflığı, hayatta kalma parçasının aşırı güçlülük ve hakimiyeti ile telafi edilir. Bazı hayatta kalma görüntüleri şöyledir: Travmasında ebeveynlerinden hiçbir ilgi görememe de bulunan bir çocuk, sıklıkla görülmesini sağlayabilmek için çok büyük ve abartılı bir hayatta kalma parçası geliştirir. Bu tür bir hayatta kalma parçasının tutkusu; büyük bir sanatçı, tanınmış bir politikacı veya ünlü bir bilim insanı olmak için gerekli enerjiye sahiptir. Fazlasıyla yaralı bir travma parçasına sahip bir çocuk, yeniden yaralanmayı engellemek için hiçbir şeyin onu durduramadığı öfkeli ve agresif bir hayatta kalma parçasına da sahip olabilir. Tutunacak bir yer arayan, çaresizlik içindeki aşırı kaygılı bir travma parçası karşısında, hayatta kalma parçası tam tersi bir tepki verebilir ve kendini tamamen bağımsız yaparak hiç kimseye bağlanmak istemez. Utanç ve suçluluk duygularının yarattığı aşırı travma durumunda ise bir ayna imgesi olarak fazlasıyla ahlakçı bir hayatta kalma parçası gelişebilir. “Franz Rupert” Ruhtaki Bölünmeler
HİÇ BİR İLAÇ KÖTÜ GEÇMİŞ BİR ÇOCUKLUĞU DÜZELTMİYOR! Kronik hastalıklara düçar kalmışların çoğunun geçmişinde bir zaman da ne yazık ki travma ve sonrasında gelişen stres hakimdir. Bu hastaları ilgili branşa gönderdiğimde hüsrana uğradığımı itiraf edeyim. Zira şimdiki psikiyatri anlayışı, yakınmalarınızı anlatmanız ve hekimin de bu yakınmaları düzeltecek bir ilaç önermesi üzerine kurulu. Ancak “Hiçbir ilaç, kötü geçmiş bir çocukluğu düzeltmiyor”. Anne, babanızın veya eşinizin size nasıl davrandığı, nasıl bir ailede büyüdüğünüz, anne babanızın birbirlerine sevgi dolu ya da düşmanca davranışları, sizden daha zayıf insanlara , hayvanlara ve tabiat varlıklarına nasıl davrandığınız nasıl bir toplumda yaşadığınız da göstermekteyken bireysel, ailesel, hatta toplumsal travmaların üzerinizdeki izleri ne yazık ki hiç konuşulmuyor. Tıp mesleği, çaresizliğe tahammül etmenizi gerektirir. İnsanlar hastalanır, yaşlanır ve ölürler. Henüz kronik hastalıkların çözümüne bütüncül yaklaşmayı bilmiyoruz. Konvansiyonel Tıp ile yapabildiğimiz çoğu zaman acıları azaltmak, acı çeken insanların yanında olmak, ölümü geciktirmeye çalışmak, çoğu zaman da çaresizce beklemek... Acı kaçınılmazdır. Yaşam hepimiz için neşe sağlık ve mutluluk kadar, az ya da çok ıstırap ve kayıpla dolu. Kimimiz bunlarla çok erken, çok savunmasızken ve üst üste karşılaşırız, kimimiz daha geç. Artık biliyoruz ki beynimiz ve bedenimiz karşılıklı etkileşimler üzerinde şekilleniyor. Bu etkileşimlerin değerlendirilmediği bir tanı ve tedavi anlayışı her zaman eksik kalacaktır. Sıklıkla, “Öyle düşünmemelisin... Düşünce şeklin yanlış!, Boşver takma !” diyen terapistlerle karşılaşıyorum. “Oltaya yakalanmış bir balığın davranışlarını gören arkadaşları, onun çıldırdığını düşünebilir”. Ama bal
İnsanın vücudunu sarmalayan, kendine özgü rengi olan bir elektromanyetik alan bulunmaktadır. Bu alana AURA adı verilmektedir. Vücudumuzdan (kişiye göre değişen genişlikte) ortalama ise 20–30 cm dışına doğru uzanarak, koruyucu kalkan görevi görür. Vücudumuzun içinde 7 endokrin beze denk düşen, çakra adı verilen 7 güç merkezi bulunur. Auramızla çakralar senkron şekilde çalışır. Auraların renkleri ruhsal durumumuza, psikolojimize göre değişkenlikte gösterir. Yanyana olduğumuzda da diğer kişilerin auraları ile etkileşimde oluruz. Bu etkileşim uzun süreli olursa, enerji alışverişinden doğan benzerlikler (ruh hali, düşünce yapımız, mimiklerimiz) açığa çıkabilir. İçinde bulunduğumuz evrenin, çevremizde bulunan canlıların yaşam enerjileri auramıza akar ve bu enerji vücudumuz için kullanılır. Eğer aurada yırtılmalar, titreşim bozulmaları varsa sık hastalanılır, iç ve dış negatif etkilerden kolay etkilenilir, enerjimiz başka kişilere negatif olarak yansır. Bolluk+bereketde daralmalar yaşanabilir. Paralel olarak yayılan bu negatif enerji, kullanılan ve temas edilen eşyalarada düşük frekansta etki edeceğinden olumsuz birikim yapar. AURANIN onarılması, GÜÇLENDİRİLMESİ için kullandığımız cihazlarımızdan ve uyguladığımız protokollerimizden merkezimizde destek alabilirsiniz. AURANIZI TEMİZLEMEK VE GÜÇLENDİRMEK İÇİN; *Sağlıklı yeterli nefesler alıp vermek. *ŞÜKRETMEK... *Bol canlı su tüketmek ve sağlıklı beslenmek. *Pozitif düşünmek, bol bol kahkaha ile gülmek ; )) *Toprağa basmak; (özellikle çıplak ayak ile) ve akşam saat 17:00 dan önce, niyet ederek topraklanmak üzerimizdeki negatif enerjiyi atar, topraktaki pozitif enerjiyi bedenimize çeker. *Spor yapmak, yürüyüş yapmak. *DUA etmek. Yoga, meditasyon yapmak. *Güzel niyetlerle akışta olmak… *Denize girmek, ya da doğal sirkeli su veya doğal tuzlu su ile duş almak
Her kalbe bahar gelir, ancak yalnızca bazıları filizlenir ve yalnız bazıları çiçek açar… … İçinize bu baharda filizlenecek neler ektiniz? Ektiğin o tohumlar derin bir bahar temizliği bekliyor, filizlenmek-çiçeğe geçebilmek için doğan, doğacak olanlara yer aç istiyor… Baharda filizlenen tohumlar gibi yenilen… Bedenini beslemeyenleri, zararlı tüketimlerini, bağımlılığa çevirdiğin aşırılıklarını bırakmaya hazırlan… Sürekli tekrarlayan mutsuz eden düşüncelerinden, seni ele geçirmiş olumsuz duygularından, gelişime-değişime olan direncinden özgürleşme, süresi bitmiş içsel kontratlarını bitirme zamanı. Varoluşuna artık hizmet etmeyenleri, zarar verenleri, yoranları, hayallerinin önünde duranları toprak anaya birer-birer teslim et… Gücünce kendi toprağını şükranla, heyecanla, merakla havalandır… Hayatın bilgeliğine, dinamiğine, akışın öğreticiliğine teslimiyetle açık ol… Tek başına zorlandığında, yapamadığını düşündüğünde destek al. Hoş gel bahar 🙏🤍