Beauty Trip

Estetik dokunuş isteğiniz var ama hangi doktor iyidir fiyatları nelerdir hastane nasıldır gibi soruların cevaplarını bulmaya vaktiniz mi yok?
O halde hemen, olmak istediğiniz estetik ameliyat ile birlikte bize mesaj atın, ücretsiz size anında geri dönüş sağlayalım.

Estetik ve plastik cerrahlarımız ile tam donanımlı, sadece estetik üzerine kurulmuş 7 katı ayrı bölümlerden oluşan hastanemizde başta saç ekimi, burun, göğüs, yağ aldırma, yüz germe olmak üzere bir çok sayıda başarılı ameliyatlarımızla gururla estetik ve güzellik bizim işimizdir diyebilmekteyiz!

Beauty Trip

[email protected]
0 545 205 43 21

Estetik Burun Ameliyatları ile İlgileniyorsanız..

Estetik burun ameliyatı (rinoplasti) veya burnu yeniden şekillendirme ameliyatı, estetik cerrahi ameliyatlarının en yaygın olarak uygulananıdır. Estetik burun ameliyatı burnunuzu küçültebilir veya büyültebilir, burun ucunun veya kemerinin şeklini değiştirebilir, burun deliklerinizin genişliğini daraltabilir veya burnunuzla üst dudağınız arasındaki açıyı değiştirebilir. Aynı zamanda doğumsal veya yaralanmaya bağlı bir şekil bozukluğunu düzeltebilir, veya soluk almanızdaki bazı problemleri giderebilir.

Estetik burun ameliyatı ne zaman faydalıdır? Nasıl yapılır? Ve sonuç olarak ne bekleyebilirsiniz? Şayet estetik burun ameliyatı ile ilgileniyorsanız,bu sayfa tüm sorularınıza cevap vereyebilir. Anlamadığınız herhangi bir şey olursa lütfen bize danışınız.
Fiyatlarımız hakkında görüşmek için bize fotoğraf göndermeniz gerekmektedir. Doktorlarımız size en uygun tedavi planını yapıp fiyat teklifinde bulunacaktır..

[email protected]

Daha beyaz dişler 4 altın öneri

DİŞLERİ BEYAZ GÖSTEREN RUJLAR KULLANIN
Dişleriniz grimsi görünüyorsa bakır veya bronz tonlarını deneyin; bu renkler gri dişlerdeki beyazlığı ortaya çıkarır.

DİŞLERİ BEYAZ GÖSTEREN RUJLAR KULLANIN
Rujunuzun rengi dişlerinizin daha beyaz tonda görünmesini sağlayabilir. Eğer dişleriniz sarı görünüyorsa kiraz veya çiklet pembesi gibi renkleri tercih etmelisiniz. Bu renklerin içerdiği mavi alt tonlar dişlerinizdeki beyazlığı açığa çıkaracaktır.

BRONZLAŞIN
Güneş veya solaryum ile bronzlaşmak dışında bronzlaştırıcı veya bu işlevi gören losyonları kullanmak dişlerinizin daha beyaz görünmesini sağlar. Teniniz ne kadar koyu olursa, dişleriniz o kadar beyaz görünür.

KOYU RENK KIYAFETLER DENEYİN
Koyu renk kıyafetler yüzünüzün kontrastını yükseltir ve dişlerinizin daha beyaz görünmesine yardımcı olur. Bu nedenle çok sık beyaz giyinmeyin. Sarışınların ve ten rengi açık olanların dişlerinin daha beyaz görünmesini sağlamak, esmerlere ve koyu ten rengine sahip olanlara göre çok daha zordur.

SABAH KAHVESİNDEN SONRA AĞZINIZI SU İLE ÇALKALAYIN.
Sabah kahvenizi veya çayınızı takiben su ile ağzınızı çalkalamak dişlerinizin daha az renklenmesini, kahvedeki partiküllerin dişlerinizde bulunan biofilme daha az yapışmasını ve oyuğun içine daha az girmesini sağlar.

DİŞLERİNİZİ KORUYUN
Asitli içeceklerden sonra dişlerinizi fırçalamak yerine su ile çalkalamayı tercih edin. Bunu yapmadığınız takdirde asitli içecekler diş minelerinizde aşınmalara sebep olabilir.

BEYAZLATICI SAKIZ YERİNE DİŞ FIRÇASI TERCİH EDİN
Otomobilinizde ya da çantanızda beyazlatıcı sakız taşıyor musunuz? Onun yerine diş fırçası koyun. Renklenmeye sebep olan yemeklerden en az 30 dakika sonra dişlerinizi fırçalamanız, söz konusu renklenmeyi önlemede çok etkili olacaktır.

FIRÇALAMAK DAHA PRATİKTİR
Eğer kesinlikle fırçalayamayacak durumda iseniz su ile çalkalayın. Bu sadece kahve için geçerli değildir; kirbep olur.

Ebola 15 dakikada test edilecek

İngiliz yayın kurumu BBC'nin haberine göre, ABD'li Corgenix şirketince hazırlanan ''ReEBOV'' adlı test, mevcut kullanılan klasik metotlara göre daha az kesin ve güvenilir sonuçlar veriyor, ancak en büyük özelliği sonuçların 15 dakika gibi kısa sürede alınabilmesi.

A'DAN Z'YE EBOLA VİRÜSÜ

Test, kanda virüse ait başka parçaları araştırabiliyor. Elektrik bağlantısı olmadan da yapılabilen test, enerji nakil şebekesinin bulunmadığı uzak bölgelerde de kullanılabiliyor. Hızlı test, kişiden elde edilecek ilk sonuçlara göre virüsün ilk belirtilerinin bulunup bulunmadığını tespit ederek, hızlı bir şekilde hastanın izole edilerek tedaviye başlanmasına imkanı verebiliyor.

DSÖ, söz konusu testin ilk basamak sağlık hizmeti veren kurumlar ile mobil ünitelerde kullanılabilmesi için onay verdi. Mevcut tekniklerle yapılan testlerde, laboratuvar ortamında virüsün genetik yapısındaki parçalar kan içerisinde tespit edilerek, kişinin virüs taşıyıp taşımadığı anlaşılıyordu. Bu sistemde sonuç alabilme süresi ise 12 ila 24 saat arasında değişiyordu.

DSÖ, hızlı testin ardından güvenli sonuç için geleneksel yöntemlerin de kullanılması uyarısında bulundu.

Dünya genelinde ebola virüsü yüzünden yaşamını yitirenlerin sayısının 9 bin 177'ye yükseldiği bildirildi. Ebola vakası sayısının ise 22 bin 894'e ulaştığı açıklandı.

On kişiden beşinde o hastalık var!

ŞEKER HASTALIĞI AMELİYATI (İLEAL İNTERPOZİSYON) NEDİR?
İleal İnterpozisyon yani Şeker Hastalığı Ameliyatı metabolizmanın yeniden düzenlenmesini sağlar. Şeker hastalığı ameliyatı, diğer bir adıyla ileal interpozisyon; hastanın şeker hastalığını kontrol etmekte güçlük çektiği ve şeker hapları, insülin tedavisine rağmen şekerin hala yüksek olduğu durumlarda oldukça faydalı olan bir sindirim sistemi cerrahisidir. Diyabet için, ileal interpozisyon bilinen bütün tedavilerden daha etkindir.

ŞEKER AMELİYATI NEDİR?
Şeker Hastalığı Ameliyatı ile, ince bağırsağın bitiş bölümü ile başlangıç bölümünün yerlerinin değiştirilmesi işlemi uygulanır. Bu uygulamanın asıl amacı, ince barsaktan GLP-1 ismi verilen hormonunun salgılanmasını arttırmayı sağlamaktır. GLP-1 hormonu, insülin etkisini çoğaltır. Bunun yanında pankreasın insülin üretimini sağlar. İnce bağırsağın bitiş bölümüne ''ileum'' denir.

ŞEKER HASTALIĞI AMELİYATI NASIL YAPILIR?
Bu ameliyatla, insülin hormonunun önünde olan doku direnci meydandan kalkar ve ince bağırsakların besin ile temas etme sıralamasında bir değişiklik yapılır. Şeker Hastalığı Operasyonu sonrasında, ince bağırsaklardan salınan açlık hormonu, GLP-1 uyarılır. GLP-1 hormonu, insülin üretimi için işlev görev ve pankreasta bulunan beta hücrelerinin sayısını arttırır. Bu sayede tek tek her hücrenin insülin üretme potansiyelini arttırır.

ŞEKER AMELİYATI NASIL YAPILIR
Diyabet hastaların büyük bir genelinde ameliyat sonrası normal kan şekeri seviyesine ulaşılır. İleal İnterpozisyon, yani şeker hastalığı, hastanın diyabetini ve diyabetin yol açtığı yüksek tansiyon, yüksek kolesterol gibi ciddi sorunları kontrol altına alır. Şeker hastalığı ameliyatı olan hastaların yüzde 90'ı ilaç ve insülin tedavilerini bırakır.Şeker Hastalığı Ameliyatı sonrasında hastalarda meydana gelen değişim ve iyileşme oldukça hızlı ve fark edilebilir biçimdedir.

ŞEKER HASTALIĞI AMELİYATININ (İLEAL İNTERPOZİSYON) METABOLİK SENDROM’A ETKİSİ NEDİR?
Metabolik Sendrom; şeker hastalığı, ağır kalp hastalıkları, felç ve kansere sebep olan sorunları ifade eder. Kişinin insülin direncişnin fazla olması hayati tehlikeye yol açan, kalp krizi riskini arttıran bir durumdur. Bu durumda, vücut, enerji kullanımını sağladığı yolları değiştirir. Daha fazla yağ metabolizmasını kullanır. Bu sebeple de yağ birikmeye başlar. Bu, normal olmayan bir yağ depolanmasıdır. Bu yağlanlamarın başında da damar duvarları ve hücreleri vardır. Boyun damarlarında ve kalp damarlarında oluşan yağlanlanmalar ve tıkanmalar sebebiyle kalpte beslenme yetersizliği oluşur. Kalp kasları, beslenemediği zaman bir anda olan ve ölüm tehlikesi bulunduruan kalp krizleri görülebilir. Şeker hastalarının kalp krizi riski, normal göre 20 misli fazladır. Bu riskler, Şeker Hastalığı Ameliyatı ile yok edilebilir.

ŞEKER HASTALIĞI SONRASI YAŞAM
Şeker Hastalığı Ameliyatı ardından hastanın kan şekerindeki dalgalanmaların meydandan kalkar. Şeker hastalığı tedavisindeki asıl hedef, uzun dönemli ve devamlı olarak kan şekerinin kabul edilebilir düzeyde kalmasıdır. Organ hasarları, kan şekeri sık sık olarak, bir anda yükseliyor ve bir anda düşüyor ise erken dönemde ve ciddi şekilde meydana gelir.

AMELİYATIN FAYDALARI
*Şeker Hastalığı Ameliyatı ile uzun dönemli organ hasarlarının önüne geçilmiş olur.*Şeker Hastalığı Ameliyatı, kan şekeri değişimlerini, bütün tedavi yöntemlerinden daha etkin şekilde düzenler.*Kan şekerinin devamlı yüksek olmasının önüne geçer.*Şeker hastalığının belirtilerini yok eder.*Kişinin hayat kalitesi artar.

ŞEKER AMELİYATI NASIL YAPILIR
Şeker hastalığı nedeniyle meydana gelen damar hasarı hasebiyle, özellikle diyabetik ayak yaraları ve geçmeyen ülserler nedeniyle hayat kalitesi düşer. Kişi hayatını rahat bir şekilde sürdüremez. Böbrek yetmezliği sebebiyle diyalize giren 10 hastanın 5'i sadece şeker hastalığı kontrol altına alınmadığı için ömür boyu diyazlize girmek zorundadır.

Şeker Hastalığı Ameliyatında yalnızca ileumun yeri değişmez. Şeker Hastalığı Ameliyatının etkisini arttıracak şekilde hormon değişiklikleri sağlamak için, midenin bir bölümü de çıkartılır. Çıkartılan bu bölüm açlık hormonu salgılanan ghrelindir. Şeker Hastalığı için yapılan cerrahi müdahalede amaç, midenin hacmini küçültmek değildir. Açlık duygusunun tetiklenmesini sağlayan, hormonunun salgılanmasını azaltmaktır.

Şeker Hastalığı Ameliyatı, hastanın metabolizmasında meydana gelmiş ve geri döndürülebilen bütün sorunları düzeltir. Hastanın yaşam süresini kısaltacak ekenlerin ortadan kaldırılmasını sağlar. Şeker Hastalığı Ameliyatının sonuçları kısa sürede fark edilebilir. Bu sonuçlar herhangi bir tedavi yöntemiyle kıyaslanamayacak kadar başarılı ve etkindir. Bu başarısının esas sebebi ise, uzun vadede diyabet komplikasyonlarının meydana çıkmasını durdurabilmesinde yatar.

Şeker hastalığının yol açtığı problemler ve hastalıklar sebebiyle hastanın yaşam kalitesi düşer. Sosyal hayatı, cinsel hayatı, iş hayatı olumsuz etkilenebilir. Hasta, bu sorunlarını doktoruyla konuşmaya çekinir. Şeker ameliyatı ile, tüm bu olumsuz durumlar ortadan kalkar.

Şeker ameliyatı için, insülü rezervlerinin yeterli olması, organlar hasarlı ise geri döndürülebilir durumda olması gerekir.

Şeker hastalığı belirtilerini ortadan kaldırır. Şeker hastası olan birey, yeniden normal bir hayat sürme şansı bulur.

Tuvalette uzun zaman geçirenler dikkat!

Tuvalette uzun zaman geçirenler, sürekli kabızlık sorunu yaşayanlar, masa başı çalışanlar hemoroid tehdidi ile karşı karşıya. Her 10 kişiden 8'inde görülen basur, mayasıl ya da tıbbi adıyla hemoroid, hastaların utanmaları, muayene olmaktan korkmaları gibi nedenlerle genellikle geç teşhis ediliyor ve zamanında tedavi edilmeyen hemoroidler ilerleyip dayanılmaz ağrılara, şişliklere, kanamalara, kansızlık ve halsizliğe neden oluyor, hastaları günlük hayatlarından kopartıyor.

Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Sezai Leventoğlu, hemoroid ile ilgili önemli uyarılarda bulundu.

Hemen hemen herkes hayatının bir döneminde hemoroid sorunuyla karşı karşıya kalabileceğini belirten Leventoğlu, "Sıklıkla makattan kendiliğinden ya da dışkılamayla kan gelmesi, klozetin kana bulanması gibi şikayetlerle ön plana çıkan bu hastalık, 10 hastadan 4'ünde hiçbir şikayete neden olmadan da var olabilmektedir. Dışkılama sırasında tuvalette taze kan görünce hastaların aklına ilk gelen soru 'ben kanser miyim' olur. Hastalar, önce utanmaları nedeni ile hemoroidi ananevi yöntemleri denerler ancak şikayetlerinin devam etmesiyle içlerini iyice kaplayan kanser korkusu onları sıkıştırır ve sonuçta hekime giderler. Hastalık tedavi edilmezse kansızlığa, bu da halsizlik, yorgunluk, televizyon karşısında uyuma, merdiven çıkarken çabuk yorulma gibi yakınmalara neden olur. Ayrıca ilerleme durumunda da tüm hemoroidlerin dışarıda kalmasına bağlı ağrılı, kanamalı, ödemli şişlikler ile çok gürültülü hemoroid krizleri yaşanır. Bu hastalar dayanılmaz ağrı kanama şikayetleri ile çoğunlukla acil servislere başvurmak zorunda kalırlar" dedi.

Leventoğlu, şunları kaydetti: "Hemoroid denildiğinde sıklıkla iç hemoroidlerden bahsedilir. En temel anlamıyla hemoroid, makatta normal insan anatomisinde de mevcut damardan zengin yastıkçıkların dışa doğru sarkmaları, şişmeleri ve kanamaları ile ele gelen memeler, şişliklerin ortaya çıkması olarak tanımlanır. Nedenlerin başında kabızlık, uzun süreli ıkınma ve tuvalette uzun zaman geçirilmesi gelir. Ayrıca yaşın ilerlemesi, gebelik ve doğum süreci, barsak kanseri, barsak fıtığı gibi başka hastalıklar da hemoroid oluşumuna neden olabilir. 45-65 yaş arasında sıklıkla rastlanılan bu hastalık 20 yaşından önce nadir olarak görülür. Dış hemoroidler ise ağırlıklı olarak makat ağzında ele gelen ağrılı şişlik ile ortaya çıkar. Bunlara da kan pıhtısı toplanması anlamına gelen tromboze hemoroid denilir. Kişinin aşırı yorulması, uzun süre oturma ya da uzun süreli ayakta kalma bu duruma neden olabilir".


HER HEMEROİD AMELİYAT GEREKTİRMİYOR
Hemoroid tanısı için rektal muayene ve anoskopi yapıldığını belirten Leventoğlu, "Hasta 50 yaşın üzerindeyse kalın barsak kanseri tarama protokolü çerçevesinde kolonoskopi de yapılması gerekir. Tedavinin büyük bir kısmında cerrahi yöntemlere başvurulmaz. Araştırmalar, hemoroidlerin sadece yüzde 5-10'unda cerrahi girişime gerek duyulduğunu göstermektedir. Dış hemoroidlere de sorun çıkarmadıkları sürece müdahale edilmez. Hastalığın evrelenmesi memelerin dışarı çıkma durumu ile irdelenir ve tedavide buna göre planlanır:

* Hemoroid oluşmasına engellemek ya da tekrarlamasını önlemek için Dr. Leventoğlu'nun önerileri şöyle:

* Sağlıklı beslenin ve öğün atlamayın.

* Sebze ve meyve ağırlıklı beslenin, dışkınızı yumuşatın ve zarar vermeden çıkmasını sağlayın.

* Acılı, baharatlı gıdalar, domates ve turşu tüketiminden uzak durun.

* Günde bir kez sabahları dışkılama, tam boşaltma yapmaya çalışın. Mümkünse kahvaltıdan yarım saat sonra tuvalete gidip ihtiyacınızı ıkınmadan giderin ve 5 dakikadan fazla tuvalette kalmamaya dikkat edin.

* Tuvalet sonrası makat ağzına sıcak duş uygulaması da bu bölgedeki şişliklerdeki, memelerdeki ödemin azalmasına neden olacak hastanın şikayetlerini azaltacaktır.

* Spor, özellikle karın ve pelvik kaslarını çalıştıran pilates yapın. Halter, ağırlık kaldırma, bisiklet binme, spinning gibi sporlar sıkıntınızı arttırabileceği için dikkatli olun.

* Uzun süreli oturarak ya da ayakta durarak çalışıyorsanız iki saatte bir 10 dakikalık bir mola ile dinlenin".

Obezite, karaciğer kanserini tetikliyor

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdülkadir Dökmeci, dünyada en sık görülen kanser türü arasında 6'ıncı ve ölümcül kanser türleri arasında da 3'üncü sırada bulunan karaciğer kanserinin Türkiye'de sık görüldüğünü ve toplum sağlığını tehdit ettiğini söyledi.

Türkiye'de siroz ve karaciğer kanserinin en sık görülen nedenlerinin sırasıyla, "Hepatit B, Hepatit C, alkol ve karaciğer yağlanması" olduğuna işaret eden Dökmeci, Hepatit B ve C virüslerin karaciğer kanser gelişiminin üçte ikisini oluşturduğunu kaydetti.

Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasının en önemli sebepleri arasında da obezite, insülin direnci, şeker hastalığı, kolesterol ve trigliserid yüksekliği, kalıtsal faktörlerin yer aldığını belirten Dökmeci, şunları kaydetti:

“Obezite birçok sağlık sorununa neden oluyor. Karaciğer yağlanması ve buna bağlı siroz ve kanserde, eskiden obezitenin etkisi çok bilinmiyordu. Toplumda obezite nedeniyle karaciğer yağlanması görülen kişi sayısında artış gözlenmeye başlandı. Artık her 6-7 kişiden birinde karaciğer yağlanması görülüyor. Karaciğer yağlanması da karaciğer sirozu ve daha ileri aşamada karaciğer kanserine neden oluyor. Karaciğer kanserinin görülme sıklığı da Türkiye'de obeziteyle birlikte giderek artıyor. Bu nedenle karaciğer sağlığı için alkolden uzak durmanın yanı sıra sağlıklı beslenmek de önem kazanıyor"

HEPATİT C YAKIN GELECEKTE TEHLİKE OLMAKTAN ÇIKACAK

Karaciğer kanserine neden olan Hepatit B virüsünün de toplumun yüzde 4,5’inde, Hepatit C'nin ise yüzde 1'inde görüldüğüne işaret eden Dökmeci, Hepatit B'yi önlemek için aşı programının 1998'de ülkenin aşı takvimine girdiğini hatırlattı.

Hepatit C konusunda henüz aşı bulunmamasına rağmen son 5 yılda çok etkin, yüzde 95'e yakın hastalığı yok eden ilaçların piyasaya çıktığını bildiren Dökmeci, "Geliştirilen yeni ilaçlarla Hepatit C yakın gelecekte tehlike olmaktan çıkacak" dedi.

'KARACİĞER OLİMPİYATLARI' MART AYINDA İSTANBUL'DA

Dökmeci, başkanı olduğu dünyanın en önemli 3 karaciğer derneğinden biri olan Asya Pasifik Karaciğer Araştırma Derneği'nin (APASL) yıllık kongresinin, 12-15 Mart 2015 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi'nde yapılacağını bildirdi.

"Karaciğer olimpiyatları" olarak nitelendirdikleri kongreye, dünyadan ve Türkiye’den yaklaşık 5 bin bilim adamının katılımını beklediklerini belirten Dökmeci, bunun Türkiye'de gastroenteroloji ve hepatoloji alanında uluslararası düzeyde yapılan en büyük bilimsel etkinlik olacağını ifade etti.

Türkiye'den çok sayıda bilim adamının da konuşmacı olarak yer alacağı kongreye özellikle Uzak Doğu, Avrupa, Amerika ve diğer ülkelerden de bilim adamlarının katılacağına işaret eden Dökmeci, kongrede “Karaciğer kanseri, siroz, karaciğer yağlanması, karaciğer nakli, Hepatit B ve C, aşı ve koruma yöntemleri yanı sıra yeni ilaçların etkinliği” gibi konuların ele alınacağını söyledi.

Dökmeci, kongrede 1200'e yakın bilimsel çalışma ve yeni araştırmaların katılımcılara sunulacağını sözlerine ekledi.

Göbek yağlarını eritmek için öneriler

Şekerden Vazgeçin:
YEMEKLERE, İÇECEKLERE SONRADAN EKLENEN ŞEKERİ GÖBEK YAĞLARINIZA EKLENEN YENİ BİR PARÇA GİBİ DÜŞÜNEBİLİRSİNİZ. VÜCUDUMUZUN SEBZE VE MEYVELERİN İÇERDİĞİ ŞEKER DIŞINDA ŞEKERE İHTİYACI YOK. PASTA, KEK, BİSKÜVİ, PASTANE İŞLERİ, ÇAYI, KAHVEYİ ŞEKERLİ İÇMEK, ŞEKERLİ GAZLI İÇECEKLER, ŞEKERLİ MEYVE SULARI VE DAHA PEK ÇOK ÜRÜNÜN İÇERDİĞİ ŞEKER TAMAMEN BOŞ KALORİ VE DAHA FAZLA YAĞLANMANIZA NEDEN OLUYOR.

Ambalajlı İçecekleri içmeyin
MARKETLERDE GÖRDÜĞÜMÜZ VE GENELLİKLE ETİKETLERİNDE “%100 DOĞAL” YAZAN MEYVE SULARI SONRADAN EKLEMİŞ ŞEKER İÇERİR. KOLA VE DİĞER GAZLI İÇECEKLERİN NE KADAR ŞEKERLİ OLDUĞUNU ZATEN HEPİMİZ BİLİYORUZ!

Daha çok Protein Tüketin
KONU KİLO VERMEK OLUNCA PROTEİN EN ÖNEMLİ BESİN ÖĞESİDİR. BUNUN BAŞLICA NEDENLERİ TOKLUK HİSSİNİ %60 ORANINDA UZATARAK GÜNDE ORTALAMA 441 KALORİ DAHA AZ ALINMASINI SAĞLAMASI VE METABOLİZMAYI HIZLANDIRARAK GÜNDE 80-100 KALORİ DAHA FAZLA YAKILMASINI SAĞLAMASIDIR. GÖBEK YAĞLARINI ERİTMEK İSTİYORSANIZ KARBONHİDRAT AĞIRLIKLI BESLENME YERİNE DAHA ÇOK PROTEİN İÇEREN BİR BESLENME PROGRAMINA GEÇMEK ATACAĞINIZ EN ÖNEMLİ ADIM OLACAKTIR.

Karbonhidratı Azaltın
TÜKETTİĞİNİZ GIDALARDAN ALDIĞINIZ KARBONHİDRATI KONTROL ALTINDA TUTABİLİRSENİZ ÇOK DAHA KOLAY KİLO VERİRSİNİZ. KARBONHİDRATIN AZALMASIYLA BİRLİKTE İŞTAHINIZ DA AZALIR VE DAHA AZ KALORİ ALIRSINIZ. BU KONUDA YAPILAN ARAŞTIRMALARDA DİYET YAPARKEN YAĞI AZALTMAK YERİNE KARBONHİDRATI AZALTANLARIN 2-3 KAT DAHA FAZLA KİLO KAYBETTİKLERİ SONUCU ELDE EDİLMİŞTİR

Daha çok Besin Lifi Tüketin
BİR ARAŞTIRMAYA GÖRE 1 GÜN İÇERİSİNDE 14 GRAM DAHA FAZLA BESİN LİFİ (3 ORTA BOY KABUKLU ELMA) ALARAK HİÇ DİYET YAPMADAN 4 AYDA 2 KİLO VEREBİLİRSİNİZ. BİR DİĞER ARAŞTIRMAYA GÖREYSE HER GÜN 10 GRAM DAHA FAZLA BESİN LİFİ ALMAK GÖBEK BÖLGESİNDEKİ YAĞLARDA %3.7 ORANINDA AZALMA SAĞLIYOR.

Daha çok Hareket edin
SADECE KARIN BÖLGESİNİ HEDEFLEYEN EGZERSİZLER YERİNE VÜCUT GENELİNDEKİ KASLARI ÇALIŞTIRAN EGZERSİZLERİ SEÇİN. SADECE MEKİK ÇEKEREK GÖBEK YAĞLARINI ERİTEMEYECEĞİNİZİ, GÖBEK VE DİĞER BÖLGELERDE BULUNAN YAĞLARIN EŞİT ORANDA YAKILDIĞINI, EGZERSİZLE BÖLGESEL ZAYIFLAMA DİYE BİR ŞEY OLMADIĞINI UNUTMAYIN.

Ne yediğinizi ve ne kadar yediğinizi not alın:
GÜNÜN KOŞUŞTURMASI İÇİNDE BAZEN NE YEDİĞİMİZİ UNUTUYORUZ VE AKŞAM EVE GELİP KALORİ HESABI YAPMAYA ÇALIŞTIĞIMIZDA BAZI ATIŞTIRMALIKLAR TAMAMEN AKLIMIZDAN ÇIKABİLİYOR. BUNU ÖNLEMEK İÇİN BİR DİYET DEFTERİ TUTMAK EN İYİ ÇÖZÜM.

Aldığınız Ürünlerin Etiketini okuyun.
BAZEN BUNU YAPMAK BİRAZ ZOR OLABİLİR ÇÜNKÜ BAZI ÜRÜNLERİN ETİKETİNDE BULUNAN İÇİNDEKİLER VE BESİN ÖĞELERİ BÖLÜMÜ “NORMAL” BİR GÖZLE OKUNAMAYACAK KÜÇÜK OLUYOR.. ÜRÜNÜN KALORİ DEĞERLERİNİ OKURKEN DİKKATLİ OLUN ÇÜNKÜ AMBALAJDA YER ALAN KALORİ MİKTARI GENELLİKLE O ÜRÜNÜN 100 GRAMININ İÇERDİĞİ ENERJİYİ GÖSTERİR.

Salatalarınızda Sirke Kullanın
SİRKENİN KİLO VERMEYE ETKİSİ ÜZERİNE JAPONYA’DA YAPILAN BİR ARAŞTIRMAYA GÖRE GÜNDE 1-2 YEMEK KAŞIĞI SİRKE TÜKETMEK VÜCUDUN YAĞ ORANINI DÜŞÜRÜYOR SİRKE AYNI ZAMANDA YEMEKLERDEN SONRA YAŞANAN KAN ŞEKERİ DALGALANMALARININ DA ÖNÜNE GEÇEREK TOKLUK HİSSİNİ UZATIYOR.

Uykunuzu Düzenleyin
WAKE FOREST ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TARAFINDAN YAPILAN BİR ÇALIŞMAYA GÖRE GÜNDE 6 SAATTEN AZ VE 8 SAATTEN FAZLA YADA DÜZENSİZ UYUYANLARIN BEL BÖLGESİNDE VE İÇ ORGANLARI ÇEVRESİNDE YAĞLANMA ORANI DÜZENLİ OLARAK UYUYANLARA GÖRE DAHA FAZLA.

Kondisyona dair bilinen 9 yanlış kanı

Şu tuzağa düşmek kolaydır: Antrenmandan bir arkadaşınız size bir egzersiz önerisi verir, sonra siz de bunu tanıdığınız kişilere aktarırsınız. Çocuğunuzun antrenörü size bir tavsiye verir, aynı şeyi diğer ailelerden de kesinlikle duyarsınız. Böylelikle bunun doğru olması gerektiğini düşünürsünüz. Ama uzmanlar, kondisyon dünyasında yanlış kanıların ve yarı gerçeklerin kol gezdiğini, bazılarının sizinle ailenizi en iyi ve en güvenli antrenmanları yapmaktan alıkoyabileceğini söylüyorlar.

Bazı yanlış kanılar yalnızca zararsız yarı gerçeklerdir, ama birçoğu da zararlı olabilir. Antrenmanda gerginliğe ve bazen yaralanmaya bile yol açabilir.

Yanlış kanıların başlamasının bir nedeni, hepimizin egzersize biraz farklı şekilde tepki vermemizdir. Böylelikle bir kişi için doğru olan, diğeri için doğru olmayabilir.

Bu bağlamda bazen, size doğru gelen şeyleri, kendi “egzersiz doğrularınızı” bulmanız gerekir.

Uzmanlar, kondisyona dair sona ermesi gereken birtakım yanlış kanılar olduğunu ve bunun ne kadar erken olursa o kadar iyi olacağını söylüyorlar.

1. Yürüyüş bandında koşmak, dizlerinize asfaltta veya kaldırımda koşmaktan daha az stres yükler.
Koşmak güçlü bir antrenmandır, fakat dizleri etkileyebilir ve vücut ağırlığınızın eklemlerinizin üzerine binmesi strese neden olduğundan yürüyüş bandında mı yoksa asfaltta mı koştuğunuz fark etmez, sonuç aynı olur.

Dize olan yüklenmeyi azaltmanın en iyi yolu, antrenmanınızı çeşitlendirmektir.

Koşmayı, kondisyon bisikleti gibi başka kardiyo hareketleriyle birlikte yaparsanız, dize binen yükü azaltırsınız, hem böylece daha uzun süre de koşabilirsiniz.

2. Zayıflatma kemerleri, sizi göbek çevresi yağlanmasından kurtaracaktır.
Gece geç saatte yayınlanan reklamlarda duyduğunuz herşeye inanmayın! Uzmanlar, bir zayıflatma kemerinin “vücudunuzun orta kısmındaki kasları güçlendirmeye ve duruşunuzu düzeltmeye” yardım edebilirken, karın kaslarınızı “görebilmenin” vücut yağ oranınızla ilgili olduğunu söylüyorlar. Göbekte biriken yağları vermezseniz, karın kaslarını göremeyeceğinizi de ekliyorlar.

Peki, zayıflatma kemeri göbekteki yağları vermenize yardımcı olabilir mi? Uzmanlara göre, yanıt “hayır”.

Vücudunuzda yağını yakmak istediğiniz bölgeleri seçemezsiniz. Bu nedenle zayıflatma kemerleri bölgesel kilo kaybında başarılı olamaz.

Yağ yakmak için kardiyovasküler ve kas güçlendirme eğitimi içeren bir antrenman uygulamanız gerekir. Bu, vücudunuzun orta kısmı da dahil tüm vücudun yağ oranını azaltır.

3. Bir aerobik jimnastik antrenman bittikten saatler sonra bile metabolizmayı artırır.
Bu ifade aslında doğrudur, ama yakılan kalori düşündüğünüz kadar çok olmayabilir!

Metabolizmanızın aerobik antrenmanı bittikten sonra bile hafif bir oranla yakmaya devam ettiği yağ miktarı istatistiksel olarak önemli değildir. Aslında günde yalnızca fazladan 20 kalori yakmanızı sağlar. Kas güçlendirme eğitiminden sonra da metabolizma hızlanması biraz daha fazla olurken rakam halen düşüktür.

Yani, aslında pek kalori yakmış sayılmazsınız.

4. Yüzme, çok kilo verdiren bir spordur.
Yüzme akciğer kapasitesini artırmak, kaslara ahenk kazandırmak, hatta fazla gerilimi atmak için müthiş bir sporken uzmanlar, şaşırtıcı bir gerçek olarak bir günde saatlerce yüzmezseniz size çok fazla kilo kaybettiremeyeceğini söylüyorlar.

Suyun kaldırma kuvvetinin vücudu desteklemesi nedeniyle koşarken olduğu gibi kendi gücünüzle hareket ettiğiniz kadar çok çalışmazsınız.

Ayrıca sudan çıktığınız zaman kurt gibi aç hissetmeniz de oldukça bilinen bir durumdur.

Normalde yiyeceğinizden daha fazla yemenize neden olabilir, bu durum bir yeme programına bağlı kalmayı da zorlaştırabilir.

5. Yoga tüm sırt ağrılarına iyi gelebilir.
Yoganın sırt ağrısına iyi geldiği doğrudur, ama her türlü sırt ağrısı için eşit derecede iyi değildir.

Eğer sırt ağrınız kaslarla ilgiliyse, evet yoga esnetir ve pozisyonların bazıları ağrılara iyi gelebilir. Birçok insan için alt sırt ağrısını çözecek olan güçlü bir karın yapısına sahip olmayı sağlayabilir.

Ama sırt sorunlarınız diğer sorunlarla (disk kayması gibi) ilgiliyse, yoga pek yardım edemez. Üstelik doğrusu zedelenmeyi artırabilir ve daha fazla ağrıya neden olabilir.

Eğer sırt ağrınız varsa, herhangi bir egzersiz programına başlamadan önce doktorunuzun onayını alın.

6. Eğer terleyecek kadar antrenman yapmıyorsanız, yeteri kadar çok çalışmıyorsunuz demektir.
Terlemenin çaba göstergesi olması şart değildir. Terleme, vücudunuzun kendisini soğutma şeklidir.

Hiç terlemeden de önemli miktarda kalori yakmak mümkündür: Bir yürüyüşe çıkın veya biraz hafif ağırlık kaldırma antrenmanı yapın.

7. Antrenman yaparken iyi hissettiğiniz sürece muhtemelen aşırıya kaçmıyorsunuz demektir.
İnsanların bir egzersiz programına başladıklarında yapmaya eğilimli oldukları en büyük hatalardan biri, çok kısa sürede çok şey yapmalarıdır. Bunun nedeni, antrenman yaparken kendimizi iyi hissetmemizdir.

Üzerinden bir iki gün geçene kadar gerçekten de aşırıya kaçtığınızı hissetmezsiniz.

Ara verdikten sonra antrenmana geri döndüğünüzde ne kadar iyi hissettiğinizin önemi yok, daha önce yaptığınızın iki katını yapmayı asla denemeyin. O anda öyle hissetmiyor olsanız bile, zamanı gelince hissedeceksiniz ve bunu yapmak sizi oyunun dışında bırakabilir.

8. Makineler egzersiz yapmanın daha güvenli bir şeklidir, çünkü her defasında doğrusunu yapıyor olursunuz.
Uzmanlar, bir egzersiz makinesi otomatik olarak vücudunuzu doğru pozisyonda tutuyormuş ve bütün hareketleri doğru yapmanıza yardım ediyormuş gibi görünmesine rağmen, bunun sadece makinenin ağırlığınıza ve boyunuza uygun şekilde ayarlandığında doğru olduğunu söylüyorlar.

Uzmanlar, “Makineleri size göre ayarlayacak bir çalıştırıcınız veya eğitmeniniz yoksa, ağırlık veya makine içermeyen herhangi bir antrenman yapıyormuş gibi kullanmakla birçok hata yapabilirsiniz, bu yüzden yaralanma riskiniz oldukça yükselir” diyorlar.

9. Konu antrenman olunca, biraz fayda sağlayacaksanız hafif ağrı olması normaldir.
Uzmanlar, bütün konsiyon söylentileri içinde en fazla “ağrı yoksa kazanç da yoktur” lafının potansiyel zararı olduğunda hemfikirler.

Antrenmandan bir veya iki gün sonra bir dereceye kadar ağrınız olmasını beklemelisiniz, bu ağrı antrenman yaparken olan ağrıdan çok farklıdır.

Bir kondisyon hareketini yaparken hareket acıtmamalıdır ve eğer acıtıyorsa ya yanlış yapıyorsunuzdur ya da bir zedelenmeniz vardır.

Uzmanlar “ağrıyla çalışmayı” önermezler. Ağrıdığı zaman ağrı geçene kadar durup dinlenmeyi tavsiye ederler. Eğer ağrı geçmezse veya tekrar başlarsa veya antrenman yapmaya başladıktan sonra artarsa bir doktorla görüşün.

Dişleri beyazlatmanın 5 yolu

Muz:
Muz kabuğunun iç kısmı potasyum, manganez ve magnezyum gibi mineraller açısından oldukça zengindir. Bu mineraller diş minesi tarafından emilir ve beyazlatıcı etki gösterir. Dişlerinizi fırçaladıktan sonra muz kabuğunun içini dişlerinize sürün ve 2 dakika bekletin. Ardından iyice durulayın.

Aktif Karbon:
SON ZAMANLARIN ÇILGINLARINDAN BİRİ DE AKTİF KARBON İLE DİŞ BEYAZLATMA FURYASI. NEW JERSEY'Lİ DİŞ HEKİMİ JOSEPH BANKER, AKTİF KARBONUN DİŞ BEYAZLATMADA İNANILMAZ ETKİLİ OLDUĞUNU BELİRTİYOR. AZ MİKTARDA AKTİF KARBON VE SUYU KARIŞTIRIP DİŞLERİ FIRÇALARSANIZ BEYAZLATMA ETKİSİNİ GÖRECEĞİNİZİ İDDİA EDİYOR. TABİİ Kİ AĞZINIZI KARBON TAMAMEN GİDENE KADAR DURULAMAK VE ASLA YUTMAMAK GEREKİYOR.

Çilek Macunu:
ÇİLEK, MALİK ASİT İÇERİR. BU ASİT, KAHVE, ŞARAP VE ÇAY LEKELERİNE KARŞI MUHTEŞEM BİR ETKİYE SAHİPTİR. 2 ÇİLEĞİ EZİN VE KARBONAT İLE KARIŞTIRIP 5-7 DAKİKA DİŞLERİNİZİ FIRÇALAYIN. HER GÜN KULLANMAMANIZI ÖNERİRİZ.

Elma Sirkesi:
SEYRELTİLMİŞ ELMA SİRKESİNİN DİŞLERDE İNANILMAZ BİR ETKİSİ OLDUĞU SÖYLENİR. 3 ÖLÇEK SU VE 1 ÖLÇEK SİRKEYİ KARIŞTIRIP GARGARA OLARAK KULLANABİLİRSİNİZ.

Oksijenli Su Ve Karbonat:
OKSİJENLİ SU VE KARBONAT EVDE DİŞ BEYAZLATMA YÖNTEMLERİNİN EN S*K KULLANILANIDIR. MACUN KIVAMINA GELENE KADAR HER İKİ MADDEDEN DE KARIŞTIRIN VE DİŞ FIRÇANIZ İLE HER ZAMANKİ GİBİ DİŞLERİNİZİ FIRÇALAYIN. ANCAK BU KARIŞIMI 3-5 GÜN KULLANDIKTAN SONRA TEKRAR KULLANMAK İÇİN 6 AY KADAR BEKLEMELİSİNİZ. AŞINDIRICI MADDE OLAN BU İKİ MALZEME DİŞLERİNİZE ZARAR VEREBİLİR.

Diş çürüğü bir hastalıktır

Adana Diş Hekimleri Odası "Florür Salan Restoratif Materyallerin Kullanımı" seminerine konuşmacı olarak katılan Doç. Dr. Esra Uzer Çelik, diş çürüğünün temizlenip Florür Salan Restoratif Materyal ile yapılan dolgunun ağızda çok uzun süre kalacağından hasta kazanmaya neden olduğunu söyledi.

Çelik, "Hastaya rahatsızlık veren birçok işlem bu materyaller sayesinde ortadan kalktığı gibi estetik görüntü devamlılığını sürdürmektedir. Diş çürüğü bir hastalık olduğundan kontrol altına alınması gerekmektedir. Diş çürüğü riski yüksek hastalarda Florür Salan Restoratif Materyallerin Klinik Kullanımı ön plana çıkıyor. Diş çürüğünü engelleyici florür bileşiklerinde florür ve flor var. Fulor bu materyallerden salınarak yani açığa çıkarak diş dokusunu tekrar çürümelere karşı koruyor, sağlam dişi koruyor. Çürümüş dişte restorasyon yani dolgu materyalidir. Her yaşta her hastaya uygulanabilir; ama diş çürüğü yüksek hastalarda kullanılması çok daha uygun. Flor içerikli dolgular çok daha dayanıklı oluyor" şeklinde konuştu.

Karbonhidratlı yiyeceklerin ve asitli içeceklerin sık kullanılması tüketiminin artması dişlerde mine kaybına ve dentin açığa çıkmasına neden olduğunu da hatırlatan Doç. Dr. Çelik "Bir çocuğun iki yaşına kadar diş fırçalama alışkanlığı kazandırılmış olması lazım. Yaklaşık on bir yaşına kadar ebeveynler dişlerini çocukla birlikte fırçalamalıdır. Diş hekimlerine gidip koruyucu önlemler almalıdırlar" dedi.

Bilgilendirmenin ardından Dr. Dt. Hasan Boğa, Doç. Dr. Esra Uzer’e teşekkür ederek plaket verdi.

'Diş çürüğü bir hastalıktır' © Posta.com.tr 'Diş çürüğü bir hastalıktır'
Göreve geldikleri günden bugüne teknolojide ki yenilikleri gün geçirmeden üyeleriyle paylaştıklarını ifade eden Adana Diş Hekimleri Odası İkinci Başkanı Dr. Dt. Hasan Boğa ise, "Eskiden diş kaybına neden olan dolgu malzemelerinin yerini dişin çürümesini engelleyen dolgu malzemeleri almıştır. Gururla söyleyebilirim ki gelişmekte olan yeni materyalleri, yeni teknikleri özel muayenehanelerimizde başarıyla uygulayabildiğimiz için hastalarımız daha mutlu oluyor" diye konuştu.